---20---

518 62 15
                                    

Merhaba tatlı okurlarım...

Nasılsınız?

Hadi, keyifli okumalar...

***

Günler hızla geçerken aklıma gelen o konuşmayla gözlerim doldu yine.

"Gökçe sence kaçıncı sınıf defterine bunu yazan?"

"Bence kesinlikle dokuzuncu sınıf."

"Peki, neden böyle düşüyorsun?" Baktı yüzüme usulca.

"Peki, sen söyle bakalım. On birinci sınıflardan beni seven birini tanıyor musun?" Sustum. Bir şey diyemedim. O an bağıra çağıra "ben" demek istedim ama yapamadım. Sonra dudaklarımı araladım.

"Bilmiyorum." Dedim sessizce.

"Bence, kesinlikle biri beni kandırmaya çalışıyor." Dedi bana bakış atarken. "Dokuzlardan biriyse gününü göstereceğim ona."

"Peki." Dedim umutsuzca.

Mutsuzdum. Beni düşünmemişti bile. Kırgındım. Ama yine de belli etmiyordum bunu.
Odamın kapısı çaldı ve anneannem girdi içeriye. Ben gökyüzünü izliyordum yine. Elindeki kurabiyeleri ve sütü komodinin üzerine koyup yanıma yaklaştı.

"Neden bu kadar düşüncelisin oğlum?" Dedi başımı okşarken. Hüzünle gülümsedim ve baktım ona.

"Farketmiyor beni." Dedim.

"Sen farketmesini sağlıyor musun peki?"

"Nasıl yani?" Dedim ona bakarak.

"Diyorum ki; kendini farkettirecek ne yaptın ona?"

"Bilmiyorum." Dedim kafamı eğerken. "Bilmiyorum."

"Onu mutlu et. Onunla ol. Değerli olduğunu hissettir. Farkına varmasını sağla." Dedi başımdan elini çekerken. Sonra yavaşça çıktı odadan. Telefonumu alıp saate baktım. Saat yediye geliyordu. Hızla giyinip çıktım odamdan. Gökçelerin evine doğru yürüyordum. Ne yapacağımı bende bilmiyordum. Evin önüne geldim ve zili çaldım. Gökçe açtı kapıyı. Annesi ve babası birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmıştı.

"Selam!" Dedi utanarak. Tavşanlı bir pijama takımı giymişti. Gülümsedim.

"Şey." Dedim elimi enseme atıp. "Biraz dolaşalım mı?" Önce baktı bana.

"Peki." Dedi. "Ama ben üstümü değiştireyim." Gülmeye başladım.

"Peki küçük tavşan." Dedim. Gülümseyerek girdi içeriye. Ben de dışarıda bekledim onu. Sonra geldi yanıma. Mavi bir tişört ve altına da siyah bir pantolon giymişti. Tıpkı benim gibi. Saçını da toplamıştı.

"Geldim." Dedi gülümseyerek. "Nereye gidiyoruz?"

"Nereye istersen oraya." Dedim gülümseyerek. Gülümsedi ve gamzesi göründü yine yanağında. Dokunmak istedim o an gamzesine. Ama yapamadım. Birlikte yürümeye başladık kalabalık sokakta. Sonra bir kafeye girip dondurma yemeye karar verdik. O kakaolu dondurma yedi, ben limonlu. Dondurma yerken sohbet ettik birlikte. Hesabı istedim.

"Efendim bu yaz kafemizde sevgililerden ücret almıyoruz." O an Gökçe ile bakıştık.

"Şey." Dedim genç adam bize bakarken. "Biz sevgili değiliz."
Adam şaşkınca baktı bize.

"Sizi bu kadar uyumlu ve samimi görünce sevgili sandım kusura bakmayın." Dedi ben ücreti öderken.

"Sorun değil." Dedim ve kalktık masadan. Gökçe'nin yanakları kızarmıştı. Tam kafeden çıkarken bir köpek yaklaşmaya başladı bize doğru. Tam köpeği eğilip sevecektim ki Gökçe korkuyla sarıldı koluma. Köpekten korktuğu belliydi. Ona baktım bir an, korkulu gözlerle köpeğe bakıyordu. Bu haliyle bile çok tatlıydı. Kafedeki genç köpeği yanına çağırıp bana göz kırptı. Gülümsedim. Gökçe hala koluma sarılıyken yürümeye başladık. Başını da yasladı koluma. İnsanlar bize bakıp gülümsüyordu. Eve geldiğimizde Gökçe anahtarla evi açtı ve içeriye girdi.

"İyi geceler." Dedim gülümseyerek.

"İyi geceler." Dedi. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

"Yağız!" Arkamdan Gökçe'nin sesini duyduğumda ona baktım.

"Teşekkür ederim." Dedi kapıdan bana bakarken.

"Ne için?"

"Her şey için." Dedi gülümseyerek.

"Rica ederim." Dedim ona bakarak. Sonra el salladı ve içeriye girdi. Heyecanla eve doğru yürümeye başladım. Çok mutluydum ve sırıtıyordum. Bu anı hiç bir şeye değişmezdim.

***

İçim çok rahat onlar mutluyken. Keşke hep böyle kalsalar...

Bu bölüm çok özeldi benim için.

20. Bölüme geldik. Bakalım ne kadar sürecek...

Oy ve yorum istiyorum artık. Hayalet okuyucu olmayın. Birileri farkedilsin artık.

Sizleri seviyorum...

Hep umutlu kalın^^

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin