---39---

389 36 15
                                    

Selam...
Keyifli okumalar.

***

Yoruluyorum, son bir haftadır çok yoruluyorum. Onun yanında olacağımı söylemiştim. Evet yanındayım. Ama her gün intihar girişiminde bulunması, kendine zarar vermesi yordu beni. Onu bu kadar çok severken, bu kadar çok değer verirken hem kendi canını yakması, hem bizim canımızı yakması günden güne öldürüyor beni. Ağlamaktan başka bir şey yapamıyorum. Ömer her an onun yanında, yurtta başında bekliyor. Endişeleniyoruz hepimiz onun için.

Yatağımdan kalktım. Tamamladığım resmimize baktım. Bu resimdeki gülüşünü özlemiştim. Annesinin babasının ölümünü kaldıramamıştı. Anlıyordum. Zor olmalıydı. Ama onun yıkılışını da biz kaldıramıyorduk artık. Doğru düzgün yemek yemiyordu, uyumuyor gökyüzünü izliyordu. Ağlıyordu, sürekli bir şeyler yazıyordu siyah ajandasına. Kimseye göstermiyordu. Resmi elime alıp dışarıya çıktım. Yağız'a götürecektim. Onun da bu gülümsemesini özlediğini biliyordum. Belki iyi gelir diye elimden gelen her şeyi yapıyordum. Hızla onların yurdunun önüne geldim. Yağız'ı aradım yurdun önüne çıksın diye. Açmadı. Bende hemen Ömer'i aradım. Ömer açtı.

"Ömer. Nasılsın?" Dedim hızla.

"Bilmiyorum." Dedi telaşla.

"Neden?"

"Yağız yok." Dedi.

"Ne, nasıl?" Dedim telaşla. Cevap vermeden kapandı telefon. Ömer koşarak geliyordu.

"Ben lavaboya gittiğimde yurttan kaçmış." Dedi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Zeynep'i de aradım. Hep birlikte dağılıp aramaya başladık. Koşar adımlarla yürürken yoldan geçenlere, yol kenarındaki marketlere onu soruyordum. Canım yanıyordu. Onu bulamadığım her saniye ölüyordum. Telefonum çalmaya başladı. Arayan Yağız'dı. Hızla açtım ve konuşmaya başladım.

"Nerdesin canımın içi?" Derin bir nefes aldı telefonun ucunda.

"Özür dilerim." Dedi.

"Ne özürü?" Dedim.

"Lütfen sadece dinle." Dedi yine derin bir nefes alarak. "Olmuyor, ben yapamıyorum. Canım çok yanıyor ve bu yola devam edemiyorum. Size de zarar veriyorum gittikçe."

"Ne zararı?" Dedim sinirle gözlerim dolarken. "Nerdesin söyle bana."

"Hiç aynaya baktın mı? O gözündeki morluklar, kızarıklıklar, yorgun bedenin... Hepsi benim yüzümden. Hepsi endişelerin yüzünden uyumadığın gecelerin izleri. Benim izlerim onlar. Şey biliyor musun? Sana neden gökyüzüm dedim?"

"Neden?" Diye bir ses çıktı dudaklarımdan.

"Çünkü sen gökyüzü kadar güzel ve özelsin. Bir Güneş gibisin. Ya da ay. İnsanları aydınlatıyorsun bi gülümsemenle. Gamzelerini çok seviyorum. Hani iki kocaman çukur varya onlar benim yaşam merkezlerim. Beni gamzelerinde sakla olur mu? Gülüşünde hep benden bir parça taşı."

"Seninle gülümseyelim, gitme canımın içi." Deli gibi ağlıyordum. Canım yanıyordu.

"Gökyüzüm Sen, bizim şarkımız değil mi?"

"Evet, bizim." Dedim.

"Söylesene benimle birlikte."

"Neden?" Dedim kızarak. "Gel yanıma birlikte söyleyelim."

"Merak etme, bir gün sen benim yanıma geleceksin. Hadi söyleyelim." Önce bir şeyler mırıldandı. Sonra birlikte söylemeye başladık.

"Sordum yarenimde kalmamış mı
Yolsun yol yokuştu koştum
Sorsun dertlerin de dolmadın mı?
Yoksun dudaklarım kurur

Ben her gece yokluğunla dertleşince
bulduğum beni gözlerinde öyleyse
yanmaktır aşk özledikçe
Ben yollarında pervane

Gökyüzüm sen ayı düşürür o gülüşün
Tek sözüm gel kalbim de büyüsün
Yaş gözümde saçların da düğümüm
gelmedikçe yıldızlar dökülür"

"Sesinin çok güzel olduğunu söylemiş miydim?"

"Şuan konumuz bu değil." Dedim ağlarken hâlâ. Yere diz çökmüş ağlıyordum. Kızgın ve kırgın çıkıyordu sesim.

"Hayır, konumuz yok bizim. Her şeyden konuşuyoruz şuan. Ve sesin çok güzel gökyüzüm. Her şeyden daha güzel. Kokun mayıştırıyor. Ellerin bütün yaraları kapatacak kadar narin değiyor tenime. Ama ben yarayım başlı başına. Seni de yaralarım, bu yüzden bunu yapma. Bana bağlanma gökyüzüm."

"Yaralarını sararım. Çünkü sen de benim yaralarımı sardın." Dedim titreyerek. "Bunu yaparım çünkü seni önemsiyorum. Seni çok seviyorum."

"Güzelim, kendine çok iyi bak olur mu? İçindeki beni yaşat. Unutma hayat devam ediyor. Ben bu oyunda yenildim. Daha güçlü birilerini bul. Seni gerçekten yaşatacak birilerini. Bir şey soracağım. Bir süper gücün olsa, ne olsun isterdin?"

"Ne alaka?" Dedim hıçkırarak.

"Sadece söyle." Dedi sessizce, sonra hıçkırdı. O da ağlıyordu biliyordum.

"Şuan senin olduğun yere ışınlanmak isterdim." Dedim.

"Seni seviyorum güzelim. Ben ne isterdim biliyor musun?"

"Ne isterdin?" Dedim sessizce.

"Hep uçmak istedim, gökyüzünde süzülmek. Şimdi uçacağım. Yukarıya bak." Kafamı gökyüzüne çevirdiğimde onun hemen karşımdaki binanın çatısında olduğunu gördüm. Telefon kapandı, çığlık atmaya başladım.

"Yağız! Yapma bunu bana! Gökyüzüm! Nolur yapma!" Çığlıklar atıyordum. Kolları açık bekliyordu. Canım yanıyordu, elimden bir şey gelmiyordu.

***
Özlemişim bölüm sonu yazıları yazmayı, sizleri özlemişim. Konuşmak isteyen herkes yazabilir. Terslemem. Sohbet ederiz.
Evet, bir sonraki bölüm final olacak...
Biliyorum, beklemiyordunuz. Ama yeni bir kitap fikrim var ve bu kitabı da tamamlamak istiyorum.
Sonu nasıl olacak, bunun hakkında bilgi vermeyeceğim...
Bir sonraki bölümü bekleyin, birkaç güne yayınlarım.
Sizi seviyorum ♥️

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin