''Ege nereye gidiyoruz ?''
''Sürpriz olsun, kafanın dağılacağı bir yer.''
''Gerek yoktu aslında ya.''
''Olsun bir tanem senin için her şey değer.''
''Canımsın'' deyip yanağına bir öpücük kondurdum.
''Sen de benim.'' dedi. Nereye gidiyordu tam anlayamadım ama biraz uzaktaydı herhalde derken bir kaç dakika sonra hava limanı gözüktü.
''Ege hava limanına gelmedik değil mi ?''
''Ama sürpriz.''
''Ege saçmalıyorsun herhalde, böyle bir sürprizse olmasın he, geri dönelim.''
''Olur olur, çok güzel olur.'' dedi ve hava limanından içeri girdi. Arabayı park ettikten sonra indik.
''Ege, Allah aşkına da, söylesene nereye gidiyoruz ?''
''İnince görürsün, lütfen daha fazla sorgulama.''
''Oy Ege oy, kafamı mı dağıtıyorsun yoksa delirtiyor musun anlamış değilim.''
''Emin ol çok mutlu olacaksın, güven bana.''
''Güveniyorum da ne bileyim yani en azından gideceğimiz yeri söyleseydin.'' Durdu ve;
''Kendine ısrar edilmesininden hoşlanmıyorsun, lütfen sende etme.'' dedi gülümseyerek.
''Peki peki, tamam.'' Diyebildim sadece. Kimliğimi istedi verdikten sonra görevlilere 1 pasaport, 2 kimlik, 1 de vize uzattı anladığım kadarıyla yurt dışına çıkıyorduk. Of bu çocuk çıldırmış olmalı. İyi de benim pasaportum yok, vizem de yok hiç. Çıldıracağım da neyse laf etmiyorum sürpriz dedi, ısrar dedi onu, bunu dedi bir şekilde kapadı ağzımı, susuyorum bu yüzden, daha fazla delirmeden en iyisi akışına bırakayım her şeyi. Yarım saatlik bir bekleyişin ardından uçağa bindik, uçak dediğim de özel jet. Geçtik koltuklarımıza ve jet havalandı
''Üç buçuk saat sürecek olan yolculuğumuz başladı, iyi bir yolculuk olsun.''
''Üç buçuk ?'' dedim şaşırarak ''Nereye gidiyoruz öyle, yani bunu ülke olarak değil de hani uzaklık olarak anla canım.'' diye de ekledim gülerek.
''Aşkım sadece anın keyfini çıkar, bu arada ilk defa mı uçağa biniyorsun ?''
''Evet.''
''Ama sanki her gün uçağa biniyor gibisin, hiç korkmadan bindin, uçağa ilk binen birisi olarak tepkilerin normalin üstünde.''
''E yani şimdi tam öyle uçağın zevkini, korkusunu, heyecanını yaşayacak bir havada değildim, nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz telaşındaydım.''
''Zaten korkulacak da bir şey yokmuş değil mi ?''
''Kesinlikle öyleymiş. Akşama döneceğiz değil mi ?''
''Hayır.''
''Şirket ? Hem de toplantıyı yarına erteledin.''
''İki günden bir şey olmaz, hem de zaten bugün baya bir iş yaptım. Uçağa binmeden toplantıları yarına değil de Cuma gününe ertele dedim Derya'ya, o da bana geri döndü Cuma günü de onlar müsait değilmiş. Pazartesi olacak yani bu yüzden Pazar döneceğiz. Hiç sıkıntı değil. Şirketi boş ver şimdi. Keyfine bak.''
''İyi ama 4 gün nereye gidiyoruz böyle, hiç bilmediğim bir yere apar topar hazırlıksız gene gidiyorum.''
''Dert ettiğin şeye bak alırız yeni şeyler hiç önemli değil.''
''E iyi o zaman.''
''Başka aklını kurcalayan soru...''
''Var var, nereye gidiyoruz ?''
''Bunun haricinde tabi ki.''
''İyi, pasaportum yok, nasıl ayarladın ?''
''Kimlik bilgilerin vardı, hatırlarsan şirkette işe başlayacağın zaman biyometrik fotoğrafını da çekmiştik bu şekilde.''
''E pat diye nasıl çıktı bu pasaport 5 dakika da ?''
''E saçmalama tabi'' deyip güldü. ''Seninle ilk tanıştığımız gün başladı işlemler bugün ulaştı bana da.''
''E ama yuh yani, nasıl böyle bir şey yaptın. Ya istemeseydim ?''
''Bir bahane bulurdum ama niye etmeyesin ki ? Sonuçta benim gibi yakışıklı kaç tane insan var bu dünyada.''
''Aman aman hemen de öv kendini.''
''Aşkım herhalde öveceğim çünkü seninle sevgiliyim. Bu bir ayrıcalıktır.'' deyip dudağıma bir öpücük kondurdu.
''Peki vize, onu nasıl hallettin ?''
''Aynı şekilde kimlik ve fotoğrafların. Kısa süreli olduğu için sana gerek yoktu.'' deyip güldü.
''Peki bunları neden en başından beri yaptın ?''
''Çünkü bu sürprizi sana yapacaktım bir şekilde bugüne nasipmiş.''
''İyi o zaman öyle olsun. Ben biraz uyumak istiyorum. İnmeden önce beni uyandır lütfen.''
''Tabi ki de canım, rahatına bak.'' dedi ve ben uyumaya daldım. Annemleri tamamen unutmuştum bile şimdiden. 1 hafta bile olmadan bir sürü şey yaşadım. Hiç birine aklım ermiyor. Bakalım daha neler bekliyor beni. İnmemize yakın Ege beni uyandırdı. Gözlerimi açtığım da hostes yanımıza gelip 'inişe geçiyoruz, lütfen kemerlerinizi bağlar mısınız' dedi. Camdan dışarı baktığımda bulutların açılmasıyla gördüğüm Eyfel Kulesinin şokuyla Ege'ye dönüp;
''Egeee... Ama burası çok güzel.''
''Öyledir, nasıl buldun sürprizimi ?''
''Muhteşem'' deyip sarıldım o arada uçağın yere inmesiyle bir sarsıldık.
''Nedense bu sarsılma hoşuma gitti.''
Yok artık, sen gerçekten daha önce hiç uçağa binmediğine emin misin .?''
''Evet, ne olmuş ki ?'' deyip gülümsedim.
''Yani uçağa ilk binenlerin verdiği tepkileri vermiyorsun da hiç.''
''Ben herkes değilim yani Egecim.''
''Bilmez miyim, kusursuz ve eşsizsin.'' deyip dudağıma yapıştı uçak park edene kadar öpüştük. Hostesin öksürük sesiyle bir anda hostese döndük.
''Gelmiş bulunmaktayız, birazdan ineceğiz uçaktan. Yolculuğunuz nasıl geçti ?''
''Gayet iyiydi. Teşekkürler.''
''İyi tatiller'' deyip yolu gösterdi hostes ve indik uçaktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Tesadüf Böyle Olsa
Teen FictionHayal gücümün yettiği kadar ve muhteşem önerilerinizle Serkan ve Ege'nin aşk dolu hayatlarını beraber yazacağımız harika bir kitap olacak. Çarpışarak tesadüfen karşılaşan bir aşkın harika tohumları yeşeriyor. Platonik olarak başlayan bu aşk harika...