23 (Final)

4.4K 90 46
                                    

"Neden geldin ?"

"Bir kahve ikram etmeyecek misin ?" Dedi Mine koltuğa oturarak.
"A tabi ya, pardon unutmuşum. Nasıl böyle bir kabalık ederim, evime gizlice girmiş birine nasıl kahve ikram etmem ya" dedim çıkışarak. Mine gözlerini bana dikerek baktı ve baştan aşağı süzdü, sonra Ege'ye dönerek, onu da baştan aşağı süzdü ve tekrar bana dönüp ağzını yayarak "yıllardır Ege, Ege, Ege diye sayıkladığın Ege bu demek. Ölmemiş ama seni bırakıp giden, sana acılar yaşatan, seni inciten, seni değiştiren, seni kıran..." Mine sözlerine devam ederken Ege sinirlenip bir adım öne çıkarak tam bir şeyler söylemek üzereydi ki ona elimle dur işareti yapıp, Mineye dönerek "Haddini aşıyorsun Mine, sus ve derhal evimi terk et" diye bağrındım.

"Hayır efendim, hiçte haddimi aşmıyorum gayette tabii olarak buradayım. Asıl hadsiz sensin, bir karta üç kuruş para koyup, uyduruk bir mektupla ülkeyi terk etmek ne demek, bizim bir çocuğumuz var ve ben bu çocuğu tek başıma yapmadım herhalde."

"Alacağım Ege'yi senden zaten. Biraz büyüsün, akıl baliğ olsun. Kararını veripte beni seçerse beraber yaşarız" bu konuyu Ege ile hiç konuşmamıştım ama umarım şuan onu kırmamışımdır.

"Böyle bir şey olamaz Serkancığım" dedi Mine sonunu uzatarak.

"Buna sen karar vermiyorsun Mine" dedim sert bir şekilde.

"Ha-ha gayette ben karar veriyorum. Böyle bir şey olmayacak demiyorum, olamayacak diyorum." Dedi kendinden emin ve kararlı bir şekilde. O arada Ege sadece bizi izliyordu. Karışmak istiyordu ama yapamıyordu. Ben ise Mine'nin sözüne sinirlenip

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsum, Ege'nin seçimine karışamazsın Mine" dedim öfkeyle.

"Yok ben oğlumun seçimlerine saygı duyarım, asla da karışmam."

"O zaman kendinen bu kadar emin olma ve bu kadar maskaralık yeter, şimdi hemen çık git evimden."

"Bilirsin kendimden emin olmadığım şeyleri konuşmam. Ege seçim yapmakta zorlanmayacak."

"Ne demek o ?" Derken kapı tekmelendi ve içeriye 3 tane silahlı adam girdi ve yan yana dizilerek silahlarını Ege ile bana doğrulttular. Ege hemen benim önüme geçti. Mine ise silahlı adamların yanına geçerek bize döndü.

"Sana demiştim Serkan, seçim yapmak zorunda kalmayacak ve kendimden emin olmadığım şeyleri asla konuşmam."

"Mine ne yaptığını sanıyorsun sen ? Bu bir şaka mı ? Öyleyse hiç komik değil" dedim Ege'nin yanına geçerek.

"Ha-ha-ha komik olma Serkan" dedi sinsice gülerek.

"Mine bak konuşabiliriz. Ne istiyorsun ? Neden böyle bir şeye kalkıştın ?"

"Aaa! Ne kadar zırvaladın be, bağlayın şunları" dedi Mine.

Mine'nin cümlesi biter bitmez adamlar üzerimize doğru gelmeye başladı. Ege hemen önüme geçerek ilk gelene yumruğu vurdu, ardında bana yaklaşana ben de tekme attım ama nafile. Hemen ellerimi tutarak arkadan kelepçeledi. Ege ikinci yumruğunu atacakken diğer adam Ege'yi tutup savurdu ve yerdeyken ellerini tutarak arkadan kelepçeledi. Bunlar yetmiyormuş gibi sandalyeye oturtturup karşı karşıya bağladılar bizi. Yakınlarda evin çok olmaması ve bugünün milli bayram olmasından dolayı herkes meydanlardaydı, bağırmamız hiç etki yapmazdı. Şimdi ne olacaktı diye düşünüp Ege'yle birbirirmize bakınırken Mine atıldı:

"Siz iki aşığı başbaşa bırakalım biz biraz münakaşa edeceğiz dışarıda" dedi ve adamlarla birlikte dışarı çıktılar. Biz ise Egeyle başbaşa kalmıştık ama elimiz kolumuz bağlı bir şekilde. İlk sessizliği bozan Ege oldu.

Her Tesadüf Böyle OlsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin