17

5.4K 66 16
                                    

...5 yıl sonra

''Serkan, hayatım ben çıkıyorum Ege'nin bakıcısı gelince çıkarsın sen de.'' deyip yanıma yaklaşarak:

''Sakın hizmetçilere bırakma onlara hiç güvenim yok, zaten ufak bir hatalarını gözlüyorum. Neyse.'' dudağımdan bir öpücük alıp çıktı. Mine çıktıktan sonra ben de oğlumun yanına gidip biraz oynadım onunla. Hemen sonra bakıcısı geldi:

''Merhaba Serkan Bey salon da bekleyeyim mi ?''

''Ha yok yok Sedef Hanım, buyurun ben de sizi bekliyordum. Çıkacağım şimdi.''

''Peki o zaman, iyi günler.''

Oğlumu bir kez daha öpüp, Sedef Hanıma da ''İyi günler.'' deyip çıktım evden. Şirkete gittiğim de bugün bir çok toplantımın olduğu haberini Derya verince aniden bir yorgunluk geldi. Odama gidip hemen çalışmaya başladım. İşlerim bir an önce bitsin diye uğraşıyordum, çok sıkılıyordum. Dışarıdan 'patronunuz nerede ? Onunla konuşacağım.' diye bir ses gelmeye başladı ve Derya koşarak içeri girdi:

''Serkan Bey adamın biri geldi patronunuzla konuşacağım falan diye yaygara çıkarıyor ben güvenliklere habe...''

''Derya tamam, al içeri bakalım kimmiş, ne istiyormuş ?''

''Peki efendim.'' deyip adamı içeri yollamaya gitti ve neredeyse Derya'nın çıkmasıyla, adamın içeri girmesi bir oldu. İçeri girip hemen koltuğa oturdu.

''Beyefendi bakın bu yaptığınız çok yanlış bir şey biliyorsunuz değil mi? Bir isteğiniz ya da bir şikayetiniz varsa keşke önce randev...'' adam nefes nefese benim sözümü kesti:

'' Serka, Serkan Bey sizsiniz değil mi ?''

''Evet, ama ben size diyo...''

''Serkan Bey merhaba ben Mehmet. Yaptıklarımdan dolayı çok özür diliyorum ama buraya çok önemli bir şey için geldim ve hemen görüşmem lazım dedim ama bugününüz çok dolu olduğu için giremeyeceğimi söylediler, maalesef bunu yapmak zorundaydım.'' çok telaşlanmaya başlamıştım.

'' Nedir bu kadar önemli olan konu ?''

''Efendim isterseniz bunu kendi gözlerinizle görün, benimle ya da kendiniz gelin lütfen.''

''Uzun sürecek mi ?''

''Normal olarak 1 saate her şeyi anlarsınız ama sonrasında ne kadar sürer onu bilemeyeceğim.''

''Sadece merakıma yenik düştüğüm için geleceğim ve tabi ki kendi şoförüm ile.''

''Peki efendim.'' dedi ve şirketten ayrıldık, ayrılırken Derya'ya:

''1 saat içinde ki tüm toplantıları ertele ve sonra da benden haber bekle bugün bütün her şeyi de iptal edebilirim.''

''Serkan Bey kötü bir durum yoktur umarım.''

''Derya sonra konuşuruz, dediğimi yap.''

''Tamam Serkan Bey.'' Şirketten ayrıldığımız da adamı takip ederek yola çıktık. Ben çok tedirgindim acaba ne olacaktı ? Rakip şirketlerin bir oyunu ya da kazandığımız ihalelerin adamları olabilir miydi ? Birazdan her şey açığa çıkacak olsa bile epey bir telaşlanmıştım. Çok merak ediyordum. Takip ettiğimiz adam çok lüks bir otelin önünde durdu. Oteli görünce eşim Mine'nin bir sürprizi mi acaba diye düşündüm. Arabasından inip arabaya doğru yaklaştı ve şoföre:

''Geldik burası.'' dedi şoför arabayı park ettikten sonra indik arabadan ben ve Mehmet 8. kata, lüks bir süit odanın önüne kadar geldik. Mehmet:

''Benim görevim burada son Serkan Bey içeride sizi bekleyen birisi var.'' dedi ve gitti. Ben artık Mine olduğuna kesin emindim. Oğlumuz 1 yaşına geldi ikinci çocuğumuzu yapmayı düşünelim artık diyordu ve mutlaka onun sürpriziydi bu zaten Mehmet'i de sanki bir yerden tanıyor gibiydim, bir hevesle içeri girdim ve filmlerde ki gibi ayakta arakası dönük elleri cebinde bir adam cama bakıyordu, kapının örtülme sesiyle arkasını döndü.

Uyandığım da yanımda yatanı görüp tekrardan bayıldım. Uyanıp yaşananlar bir film şeridi gibi aklımda geçti ve odaya bakındığım da kimse yoktu. Tüm hepsini rüya zannedip hâlâ bir yerlerden Mine'nin çıkmasını bekliyordum ama elinde suyla diğer odadan o geldi:

''Ege ! Se-se sen gerçek misin ? Sen rüya değilsin. Sen yaşıyorsun, sen buradasın, karşımdasın. Nasıl, nasıl ? Ama sen öldün. Öldün sen öldün, hayır, hayır hayır, hayır bulamadılar seni. Seni hiçbir yerde bulamadılar seni. Öldün sen kayboldun, öldün...'' bunları tekrarlarken yatağın üzerinde bacaklarımı büküp üzerine oturup ve omuzlarım çökük bir biçim de söylüyordum. Ege elindeki bardağı bırakıp bana doğru hızla geldi ve yanıma oturup ellerimi tuttu.

'' Hayır, çek ellerini. Bırak, dokunma bana.'' diye bağırdım, ve ellerimi ellerinden kurtarıp ayağa kalktım.

''Serkan dinle beni ne olur ? Her şeyi anlatayım sana.''

''Ya neyi anlatacaksın he, neyi anlatacaksın ? Ben seni üç sene bekledim üç, her günüm belki ölmemiştir, ya yaşıyorsa, gelir, o beni bulur, beni seviyor o, diye geçti. Ben neler çektim senin haberin var mı ?'' bunları söylerken göz yaşlarım yerlere, ağzıma bir çok yere savruluyordu, adeta bir çeşme gibiydi. Ege'nin ise ben konuşmaya başlarken, gözyaşları hızla akmaya başlamıştı:

''Serkan, be-ben çok özür dilerim ama ben bilerek sana bunları yaşatmadım.'' deyip ayağa kalktı.

''Ya bırak, yaşatmamış mış, neyi yaşatmadın ben senelerdir ızdırap çektim, niye biliyor musun senin yüzünden.''

''Serkan ben sana haber verecektim ama hiç iyi bir durumda değildim, sana ulaşacaktım ama her seferinde bir aksilik bir sıkıntı çıktı ulaşamadım, ve ben seni hiç unutmadım hiç çıkmadın aklımdan.'' o bunları söylerken yaşları yanaklarından süzülse de ben ağlamayı bırakıp, göz yaşlarımı sildim. Tüm metanetimi toplayıp:

''Ulaşsaydın o zaman, çünkü ben seni unuttum, aklımdan çıkalı da 2 sene oldu.'' deyip kapıya doğru hızla yöneldim, tam kapının olunu açacakken Ege:

''Serkan yapma böyle.'' demesiyle arkamı dönüp ona baktım ve yine tüm ciddiyetimle;

''Evliyim ben Ege, evli. Bir tane de çocuğum var, adı da ne biliyor musun Ege. Evet çocuğumun ismini Ege koydum. Benim için, beni mutlu etmek için dünyadan bir Ege ayrıldı dedim, benim yüzümden oraya gidildi, sırf ben mutlu olayım diye. Hep kendimi suçlu hissettim. Bu yüzden de beni mutlu ederken dünyadan ayrılan bir Ege vardı dedim, şimdi benim mutlu edeceğim bir Ege olsun dedim. Son cümlemi söylerken çok zorlandım yutkunarak söyledim ve bir kaç göz damlasıyla beraber. Aniden odayı terk edip ağlayarak aşağı indim.




   

Her Tesadüf Böyle OlsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin