Merhaba arkadaşlar umarım güzel gidiyordur, cinsellik ve cinsel kelimeler istemeyenler için altı çizili kısmı geçmelerini öneririm. Bölümüm hepsini geçmeyin derim. Anlayışınız için TEŞEKKÜRLER. İyi okumalar.
Sabah olunca gözlerimi açtığım da Ege'nin kusursuz yüzüyle karşılaştım. O kadar tatlıydı ki keşke her sabah onunla uyansam. Ben onu izlerken birden gözlerini açtı ve gülümseyerek;
''Sen, beni mi izliyorsun ?''
''Evet ne olmuş, sevgilime bakamaz mıyım ?''
''Seni yerim bak, sen benimle böyle konuşamazsın.''
''Sen benimle konuşuyorsun ama''
''Ben konuşurum.''
''Allah Allah ben neden konuşamıyor muşum ?''
''Çünkü ben tahrik oluyorum senin böyle konuşmanla.''
''Günaydın. Hadi kalkalım.'' Deyip yataktan tam kalkacakken kolumdan tutup üstüne çekti beni.
''Öyle kaçmak yok.'' Deyip dudağıma yapıştı ben her ne kadar kaçmaya çalışsam da kaçamadım. Bir anda indirdi şortumu ve penisimi yalamaya başladı. İp kopmuştu artık sıra bendeydi bende onun penisini yalamaya başladım ama onu boşaltmak çok zordu. Dakikalar sürüyordu.En sonunda boşalmıştı ağzıma, böyle şeylerden tiksinen birisiydim normalde ama Ege'ninkinden hayır, üstelik bir de yutuyordum. Ardından çekmeceden çıkarttığı prezervatifi taktı penisine ve popomu yalamaya başladı. Sonrasında ise yavaş yavaş soktu penisini içime.İleri geri gittikçe ben her defasında inliyordum acıdan zevkten Bir daha ona iltifat asla etmem zaten. Ama yine de onsuz yapamam :) Sonrasında duş alıp indik aşağıya. Kahvaltımızı yapıp dışarı çıktık. Arabayı Ege sürdüğü için Fransızca çözmeye çalışmayacaktım.
''Aşkım nereye gidiyoruz ?''
''Seni bir arkadaşımla tanıştıracağım, çocukluk arkadaşım. Aslında arkadaş dediğime de bakma beraber büyüdük kardeşim gibidir.''
''İlk defa senin yakınınla tanışacağım, heyecanlandım sanki.''
''Ya tabi istersen seni babamlarla da tanıştırmak isterim.''
''Ya aşkım daha erken sanki.''
''Tamam aşkım sen nasıl istersen.'' Dedi ve gideceğimiz yere de vardık. Arabadan indiğimizde bizi Ege'den hafif uzun siyah saçlı ve mavi gözlü kirli sakallı Ege'den yakışıklı olmasın yakışıklı biri karşıladı bizi
''Hoş geldiniz'' deyip Egeyle sarıldılar sonra Ege;
''Sevgilime de merhaba de.'' deyip beni gösterdi. Tabi onun arkadaşları da her şeyi de biliyor durumunu. Benim gibi ne yaparlar ne derler durumu yok onun.
''Merhaba, Emir ben.''
''Serkan ben de, memnun oldum.'' çok remi bir giriş oldu umarım böyle devam etmez.
''Hadi içeri girelim burada beklemeyelim böyle.'' dedikten sonra içeri girdik onun da evi büyüktü baya ve balkonundan Eyfel Kulesi gözüküyordu. Tabi güzel manzaralı balkonlara zaafım olduğumdan Ege de bunu bildiğinden orada oturalım dedi.
''Ne yapıyorsunuz bakalım ? Dün gelmiştin değil mi ?''
''Aynen öyle kardeşim. Ne yapalım Sevgilime büyüdüğüm şehri gezdireceğim ilk senden başlayayım dedim.''
''Başka ne yapacaktın olum'' deyip güldü. Oh sonunda attı resmiyeti üstünden, hiç de eksik olmadı akşama kadar oturduk bolca gülerek. Çocukluk anılarını, kavgalarını onu rezil edecek şeyleri de anlattı hep nasıl sevgili olduğumuz da konuştuk. Sabahtan akşama kadar tüm yıllarımızı konuştuk kısaca.
''Kardeşim muhabbete doyum asla olmaz geç oldu zaten kalkalım biz.''
''Kalırdık ama yine de siz bilirsiniz.''
''Başka sefer Emirim, görüşürüz.''
''Görüşürüz kardeşim, iyi geceler.'' çıktık oradan ama geldiğimiz yoldan gitmiyorduk.
''Kestirmeden mi gidiyoruz ?''
''Hayır, seni buranın en meşhur restaurantına götüreceğim, orada erken yedik akşam yemeğini acıkmışsındır.'' deyip gülümsedi.
''Evet doğru bildin.''
''Sonra da gece kulübüne gideriz olur mu ?''
''Fark etmez, olur.''
''Tamam o zaman, önce midemizin boşluğunu giderelim.'' dedi ve müthiş konumlu bir restauranta geldik. Harika yemekler yiyerek Ege'nin tabiri ile midemizin boşluğunu giderdik ve gece kulübüne doğru yola çıktık zaten yakın olduğu için 5 dakika sürmedi indik arabadan geçtik içeriye. Her şey çok güzel giderken bize doğru bakan bir tip vardı. Dik dik bakıyordu pislik ben çok fark etmesem de Ege'yi baya bir rahatsız etmişti.
''Şu piç bize mi bakıyor ?''
''Yok aşkım boş ver, bakmıyodur.''
''Bakıyor bakıyor.'' deyip adamın yanına gitti tabi bende arkasından Ege, Ege diyerek
''Qu'est-ce que tu regardes (Ne bakıyorsun)''
''Ege abi, sensin değil mi ?''
''Sen Türk müsün ? Ayrıca beni nereden tanıyorsun ?''
''Abi tanımadın mı beni Mustafa ben, Salim'in oğlu Burak amcanın arkadaşı.'' Burak, Ege'nin babası oluyor bu arada.
''Sen Salim amcanın oğlu musun ? Tanıyamadım lan çok değişmişsin.''
''Ben de seni tanımaya çalışıyordum ondan öyle dikkatli dikkatli bakıyordum. Dikkat ettim kendime bu ara.''
''Et tabi yakışıklı olmuşsun.''
''Gel bir sarılayım.'' dedi ve sarıldılar ben zaten hiç bir şey anlamadım. Biz de tanıştıktan sonra oturduk baya bir bunlar konuştular eskileri yenileri her şeyi arada da bir bana da soru sordular Allah razı olsun, sonra vedalaşıp kalktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Tesadüf Böyle Olsa
Teen FictionHayal gücümün yettiği kadar ve muhteşem önerilerinizle Serkan ve Ege'nin aşk dolu hayatlarını beraber yazacağımız harika bir kitap olacak. Çarpışarak tesadüfen karşılaşan bir aşkın harika tohumları yeşeriyor. Platonik olarak başlayan bu aşk harika...