"oh baby girl, you know we're gonna be legends.
i'm a king and you're a queen and we will stumble though heaven.
if there's a light at the end, it's just the sun in your eyes.
i know you wanna go to heaven but you're human tonight."
loki x aelia
okullarınızın açılmasından dolayı artık bölümleri saat 16:00dan sonra atacağım. xx ________
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
________
- 12. BÖLÜM -
Sonsuzluk gibi geçen saniyelerin ardından ayaklarım yere bastığında, Loki'nin koluna yapışmış bir vaziyetteydim. Gözlerim sımsıkı kapalıydı çünkü geçitin yaydığı ışık o kadar parlaktı ki gözlerimi alıyordu. "Artık beni bırakmalısın çünkü baban geliyor." dediğinde Loki, gözlerimi açtım ve olduğumuz yere bakınca Avengers'ın üssünde olduğumuzu fark ettim. Burada Thor'un çimenleri katletmeden Asgard'a gidip gelebileceği bir alan yapılmıştı ve haftalar önce Asgard'a yine bu alandan gitmiştik. Loki'nin kolundan ayrıldığımda babamın ve Tony'nin bize doğru geldiğini fark ettim.
Ağzım kulaklarıma varana dek gülümsedim ve babama doğru koşup, kollarına atladım. "Seni çok özledim." dediğimde babam da kollarını bana dolayarak "Ben de seni. Bir daha bu kadar uzun süre senden ayrılmak istemiyorum," dediğinde Loki'nin dudaklarını içine katlayıp yanımızdan geçtiğini gördüm. Babama cevap vermeyip yalnızca gülümsemekle yetinirken, Tony, babam benden ayrıldıktan hemen sonra bana sarıldı ve "Evine hoşgeldin," dedi.
İçeri girdiğimizde bizi daha önce hiç tanışmadığım ama ismini duyduğum kişiler ile birlikte neredeyse tüm ekip karşılamıştı.
Natasha ve Wanda bana sarılıp, benimle samimi bir sohbete girerken Steve benimle tokalaştı ve gülümseyerek hoşgeldiğimi söyledi.
"Merhaba ben Peter Parker," dedi liseli gibi görünen kumral çocuk. Yüzünde geniş bir sırıtış vardı ve Tony'nin yanında dururken, tanışmak için yanıma gelmişti ve elini uzatmıştı. Elini tutup tokalaştığımda, "Aelia Strange," dedim ve o sırada Loki'nin Thor'un arkasında durup, ellerimize bakarak gözlerini devirdiğini görebiliyordum.
"Ee..." dedi Peter kollarını göğsünde birleştirirken. "Senin uydurma adın ne?"
"Ah..." dedim başımı iki yana sallarken. "Sanırım benim bir uydurma ismim yok."
"Morgan sana bir aralar bir şey diyordu..." dedi Tony. Doğru kelimeyi bulmaya çalışırken parmağını şıklatıp tavana bakıyordu. "Zaman bükücü?é Yüzümü buruşturarak, Tony'ye baktığımda bana omuzlarını silkti ve ellerini iki yanda sallayarak "Ne? Bence çok yakıştı."
"Ona sadece ayna boyutunu ilk kez gösterdiğimde bana böyle demişti ve lütfen... ben adımla gayet iyiyim. Bir Strange olmak hoşuma gidiyor." dedim ve babama gülümsedim. Bana gururlu bir bakış attığında, aklıma geldi ki, ben bir insan bile değildim ve acaba babam tüm bu olanları biliyor muydu? Bunu daha sonra babama mutlaka sormak için aklıma kazıdığım sırada Peter'ın arkasından tamamiyle kırmızı bir bedene sahip olan adam geldi. Omuzlarında bir pelerin sallanıyordu ve ayakları zeminden birkaç karış yüksekteydi.
