young god | 1. bölüm : where i belong to
hikayeye başlamadan önce bir not: arkadaşlar hikayede hristiyanlıktan ve dinsel konulardan ağırlıklı olmasada bahsedilmektedir. lütfen hristiyanlık inancınız olmasa bile yargılamayın, yazarınız (miss nazlisanova) hristiyandır.
hikayeye başlamadan önce başka bir not: hikaye filmler ve çizgi romanlardan aşırı bağımsızdır, adı üzerinde fanfiction.
________
-GİRİŞ-
"Genç Tanrı," diye düşündü Aelia içinden, ufak parmakları, bir Tanrı'nın kocaman parmaklarına tutunurken. Boş ve geniş balkonda sanki saniyeler daha yavaş geçsin diye sürünerek yayılan hafif müzik sesini, Tanrı'nın kalp atışları bastırıyordu. "Özür dilereyek söylüyorum ama sanırım sana aşık oluyorum."
"Genç Midgardlı," diye düşündü Tanrı içinden. Saf, zümrüt yeşili gözleri onun göğsüne başını yaslamış ve parmaklarını parmaklarına dolayarak yavaş hareketlerle Tanrı'nın dansına ayak uydurmaya çalışan Aelia'nın sessiz bedenine kaydı. Tanrı'nın kutsal eli Aelia'nın belini sararken, onu hiç bırakmak istemediği fikri döküldü zihnine tane tane. "Hiç istemeyerek söylüyorum ama sanırım sana aşık oluyorum."
________
- 1. BÖLÜM -
Birbirine geçirdiğim parmaklarım, Tanrı'nın lütfuna ulaşabilmek için çırpınırken, zihnim çok farklı yollar arıyordu. Gerçekten, bizi Tanrı'ya ulaştıracak tek yol.. ölüm müydü? diye düşündüm kilisede dua ederken. Yoksa ölüm, Tanrı'nın merhametine layık olmak için ödediğimiz bir bedel miydi? Eğer öyleyse, yaşadığımız bu dünya, bir sürgündü. Bizler ise cennetten kovulmuş, lanetlenmiş ve belki de... unutulmuş kölelerdik.
"Tanrı sizi kutsasın," dediğinde Rahip, içimden Tanrı'ya şu an sahip olduğum veya olmadığım her şey için şükranlarımı sunuyordum.
Acaba, Tanrı beni affeder miydi? Acaba beni cennetine layık görür müydü? Ya Tanrı, duvarlarımızı süsleyen resimlerden ve okuduğumuz kutsal kitaplardan daha da fazlasıysa? Ya biz onun sadece eğlenmek için bir parmak şıklatmasıyla yarattığı fanilerden daha fazlası değilsek? Tanrım, eğer seni kırıyorsam, üzgünüm. Ama ne yapayım, aklımdan çıkmıyorsun bir türlü.
Kiliseden çıktıktan sonra markete uğrayarak kendime bir meyve suyu aldım ve beni sokağa atılmaktan kurtarmış olan doktorun evine gitmek için adımlarımı hızlandırdım. Hava ben kiliseye girdiğimden beri inanılmaz derecede soğumuştu, benim üzerimdeyse incecik bir hırka ve kazak vardı. Kollarımı birbirine dolararak soğuğun biraz da olsa etkisini azaltmaya çalıştım. Kar taneleri saçlarıma yavaş dökülürken, sonunda eve ulaşabilmiştim.
Beyaz çitleri aşıp, yıllardır benim gözetimimde olan bahçeye dolan karları gördüğümde biraz daha üşümüştüm bile. İçeriye girdiğimde ise kemiklerime kadar işleyen bir sıcaklık beni ele geçirmeye başlamıştı. Bu hissi seviyordum. Kendimi tam olarak evimde gibi hissediyordum. Aslına bakarsanız, burası zaten benim evimdi. Başka hiçbir yerde olmak beni bu kadar mutlu etmiyordu ve asla da etmeyecekti.
"Meraba Aelia," dedi Doktor Strange, benim içeri girdiğimi görünce. Elinde tuttuğu kitabını hızla kapattı ve bana gülümsedi. "Sabahın güzel geçti mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/198830000-288-k90916.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
young god : loki
Fanfic"oh baby girl, you know we're gonna be legends. i'm a king and you're a queen and we will stumble though heaven. if there's a light at the end, it's just the sun in your eyes. i know you wanna go to heaven but you're human tonight." loki x aelia