young god | 3. bölüm : my own universe
________
- 3. BÖLÜM -
"Daha güçlü," dedi babam tam yanımda durup ifadesiz bir yüz ile benim yeni bir büyü denememi izlerken. Parmaklarımdan çıkan sarı ve turuncu ışıltılar, yapmaya çalıştığım büyü güçlenirken içimdeki tüm gücü sömürüyormuş gibi hissediyordum. "Neredeyse başardın. Şimdi gözlerini kapat ve hayal et. Seni oraya götürmesine izin ver."
Amacımız tam olarak şuydu; eğer bir saldırıya uğrarsak sevdiklerimizi saklayacak ve koruyacak, dünyadan ve evrendeki herhangi bir noktadan bağımsız bir yaşam alanı yaratmak.
"Sana ait olacak evreninin nasıl olmasını istediğini düşün. Gökyüzünü, bulutları, evleri, yeryüzünü, kokusunu... Her şeyi gözünün önünde canlandır. Dokunduğunda elinde olan hisleri, saçlarına değen rüzgarı..." dedi babam, avuçlarımdan çıkan büyü etrafımı sardığında ikimizi de incitmeyecek bir patlama yaşandı. Birkaç saniyeliğine yerden kesilen ayaklarım, yemyeşil çimenlere bastığında ayaklarımın altından kocaman yeryüzüne farklı türlerde çiçekler yayılmaya ve yeşermeye başladı. Artık kendi dünyamdaydım. Başımı kaldırdığımda ise belki de binlerce renkten oluşan bir gökyüzü ve gün doğumu ile karşılaştım. Etrafa sedef kokusu yayıldığında bunu başardığıma inanamıyordum. "Yapabileceğini biliyordum." dedi babam ve elini omzuma koyarak sıktı ve bana gururla gülümsedi. Sağımda bir deniz vardı, belki de bir okyanustu. Masmavi suları, sanki gökyüzüne akıyordu. O kadar büyüleyici bir manzaraydı ki. Birkaç ev için olacak boşluk alanın arkasında belki de sonsuza kadar giden bir orman vardı. İçindeyse binlerce kuş türü ve canlı yaşıyordu. Tabii ki hiçbiri dünyada barınan canlılar değildi. Simülasyon gibi bir şeydi, yalnızca bana özeldi ve içinde istediğim her şeyi yapabilirdim. Babam ellerini iki kere birbirine vurup, bizi çalışma odamıza geri getirdiğinde neredeyse tüm gücümün tükendiğini hissediyordum. "Hadi, şimdi gidip dinlen. Daha sonra istediğin zaman orayı geliştirmeye devam edersin."
Başımı salladım ve yavaş yavaş odama doğru yürümeye başladım. Tanrım... başım o kadar çok ağrıyordu ki, gözlerim açık yürümek benim için şu an çok zordu. Bir süre dinlemem gerekiyordu çünkü normalde bu kadar ağır büyüleri yapmak için uzun zaman ayırırım. Belki bir ay ya da daha fazlası gibi. Fakat bu büyünün üzerinde yaklaşık sekiz saattir çalışıyordum ve damarlarımda dolanan tüm güç sanki yok olmuş gibiydi. Merdivenlere ulaştığımda gözlerimin bir anda kararmasıyla yeri boyladığımı hissettim ve tüm dünyaya ani bir karanlık çöktü.
________
"Onu bu kadar zorlamamalıydın," dedi Tony elini saçlarının arasından geçirirken. Oturduğu sandalyeden bir yatakta baygın yatan genç kızı izliyordu bir de odada volta atan Stephen'a laf yetiştirmeye çalışıyordu. Aynı sırada da düşünüp bir çözüm bulmaya çalışıyordu. "Haline baksana, daha uyanamadı bile."
"Onu güvende tutmam gerekiyor," dedi Stephen kaşlarını daha da çatarak ve eliyle, düzgünce tıraş ettiği sakallarını karıştırdı. "Gerekirse kendinden bile korumam gerekiyor."
"Stephen," dedi Tony, uyarı dolu bir ses tonu ile. Sandalyesinde dikleşti ve Stephen'a doğru baktı. "Kaderin önüne geçemezsin. Bırak öğrensin-"
"Beyler belki de bu konuları başka bir yerde konuşmasınız," dedi Pepper, odaya girip Tony'nin omzuna elini koyarken. "Aelia'nın biraz daha dinlenmesi gerekiyor, onunla bem ilgilenirim. Siz içeri gidin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
young god : loki
Fanfic"oh baby girl, you know we're gonna be legends. i'm a king and you're a queen and we will stumble though heaven. if there's a light at the end, it's just the sun in your eyes. i know you wanna go to heaven but you're human tonight." loki x aelia