Hani tuzlu suya girdiğinizde, hiç beklemediğiniz bir anda bedeninize dalga çarpar ya. Hem korkutur sizi hem güldürür hem de şaşkınlığa uğratır ya öyle bir andı yaşadığım. Tuzlu su taneleri çıplak bedenime çarpıp yakarken sızlar ya teniniz, bir o kadar da hoşunuza gider, vücudumdaki sızı bundan ibaretti. Kalbimde taze bir heyecan hemde alışılmış bir his vardı.

Onu karşımda gördüğümde tam da böyle hissetmiştim. Tuzlu su genzime kaçmış gibi öksürmekten başka bir şey yapamadım. Yiğit ise büyük adımlarıyla yanımıza geldi. Şeker'in ve benim şaşkın bakışlarımıza karşılık o gülümsüyordu.
"Merhaba." dedi çekingen bir sesle. Şeker'i minderlerin üzerine oturtup ona geleceğimi söyledim ve hızla ayağa kalktım.
Elbisemin tek askısı omuzlarımdan kaymış, topuz halinde olan saçlarım huysuzluğunu ispatlamak adına her yerden fırlamışken karşısına dikildim.
"Ne işin var senin burada? Nereden buldun adresi?"
Sorularım belki kabaydı ama hakettiği sorular bunlardı. İçimde çiçeklerimin güzel kokusuna rağmen hemde.
"Annenden aldım, yeni iş yerini görmek istedim."
Sabah evden çıkmadan annemin ne olur ne olmaz diye sorduğu adresi hatırladım. Evet, ona adresi vermiştim ama aklımda adresi Yiğit'e verebileceği yoktu.
"Nasıl ya? Konrtole mi gönderdi annem seni?"
Küçük çocuklar gibi konrtole gelmişti beni. Akşam eve döndüğümde zaten onlara çalıştığım yeri anlatırdım, ne gerek vardı böyle şeylere?
"Kontrole gelmedim, kimse göndermedi. Sadece dün kötüydün, nasıl olduğunu merak ettim." dedi mahcup sesiyle. Derin bir nefes alıp verdim.
"Arayabilirdin Yiğit, beni zor duruma düşürüceksin. Daha ilk günüm ve böyle bir izlenim bırakmak istemiyorum."
Sesim sinirli ve bir an önce gitmesini ister gibiydi. Ama hep yanımda kalsaydı çıtım çıkmazdı.
"Seni zor durumda bırakmak için burada değilim."
"Misafirimiz mi var?"
Bu sesin sahibi Pelin'di. Yüzümü ellerimin arasına alıp arkamı Yiğit'e döndüm.
"Kusura bakmayın, benimde haberim yoktu." dedim utanç dolu bir sesle.
"Hiç problem değil tatlım. Arkadaşınla beni tanıştırmayacak mısın?"
Pelin, küçük ve sakin adımlarla yanımıza gelip elini tokalaşmak adına Yiğit'e uzattı.
"Merhaba, ben Pelin. Şeker'in yengesiyim."
"Tanıştığıma memnun oldum, Yiğit bende." dedi Pelin'in elini sıkarak. Dişlerimi birbirine geçirip gıcırdatmamak için kendimi zor tuttum. Bu adam hayatımda tanıştığım her insanla tanışmak zorunda mıydı?
Pelin ve Yiğit, ayaküstü bir muhabbete girdiğinde Şeker'e döndüm. Elindeki kitabı sıkıca tutmuş bizim olduğumuz tarafa doğru bakıyordu.
"Şeker'cim, ben hemen döneceğim."dedim el sallayarak. Şeker tamam anlamında başını salladığında hala gergindim.
Bu sırada Pelin ve Yiğit'in dikkati bize kaymıştı.
"Buraya kadar gelmişken Şeker'le de tanışmalısın."
Pelin'in söylediği bu sözler beni daha çok şaşırttı. Bu kadar ılımlı ve sıcakkanlı davranması beni hayretler içinde bırakıyordu.
Yiğit, Şeker'in yanına doğru ilerleyip yanında diz çöktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İpek'
General FictionUzak, çok uzak diyarlardan gelmiş gibiydi gözleri. İki yeşil boncuk düşmüştü yer yüzüne,o da onları çok sevmiş takıvermişti sanki kirpiklerinin arasına. O kadar güzeldi ki gülüşü, bıyıklarının arasından firar edip kaçıveriyordu bazı zamanlar. O hoş...