13

3.5K 141 4
                                    

Yiğit'in boynuna asılıp onu kendime doğru çektiğimde bedenimden fışkıracak olan çiçeklerden haberim yoktu.

Nemli dudakları, dudaklarıma değdiğinde benliğimin ona karışacağını tahmin edememiştim.

O an, dışarıda, öptüğüm adamın babası ve kendi babamın orada olması gerçeğini göz ardı etmiştim. Aklımda sadece ona kavuşmak, onu ne kadar çok sevdiğimi haykırmak vardı.

30 saniyede dudaklarım yeşerdi, içimdeki çiçekler sığamadı, taştı. Bedenimin her yerinden filizler fışkırdı. Yiğit nemli dudaklarıyla onları öptü, sevdi büyüttü.

Hayallerimdeki gibi gerçekleşen bir öpücük değildi. Üstümde beyaz, uzun bir elbise yoktu. Bir deniz kenarında, akşam vakti değildi. Romantik bir an yoktu ortada.

Babamın sahibi olduğu bir antika dükkanında, iki sıkışık rafın arasında, en paspal halimle onu öpüyordum.

Ama şuana kadar yaşadığım hiç bir anı, bu ana değişmezdim. Ben, sevdiğim adamı öpmüştüm. Bundan daha güzeli yoktu.

Ben o deniz kıyısındaki çiçek tarlası oldum, denizime kavuştum. Ilık sularında can buldum, oysa öleceğimi sanıyordum. Boğulmadım, ben yaşadım. Ben onun tuzlu suyunda şifa buldum.

Her bir gözeneğimden fışkıran çiçekleri Yiğit'in eline tutuşturmak, bunlardan bize bir yol yap demek istiyordum.

Çiçekli yollarımız, güneşi günlerimiz olsun Yiğit'im.

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında omuzlarında asılı kalan ellerimi, belime dolanan kollarını, parmak ucuna bastığım ayaklarımı, alnıma değen burnunu hissettim. Bir çiçek tarlasıydım az önce şimdi ise İpek olmuştum.

Bu an hiç bitmesin istedim, çerçeveletip asalım, hep bu anda yaşayalım istedim.

"Sen bana ne yaptın?"

Yiğit'in sesi uysal bir kediyi andırıyordu. Huzur dolu sesine sokulmak istedim.

"Ben seni çok sevdim."

Omuzlarındaki ellerim sakallarına ulaştı. Parmak uçlarımdaki çiçekleri, sakallarına taktım. Benden bir parça hep göreyim istiyordum onda. Sakallarını usul usul sevdim, öptüm, kokladım doyasıya.

"İçimi yakan güzel kız, bende seni çok sevdim. "

Sözleri yüzümde daha önce görülmeyen bir gülümseme yarattı. Gevşekçe asılı kalan gülümseme, huzur doluydu. Yiğit vardı dudaklarımda, nasıl huzur dolu olmasındı?

Kapının açılmasıyla büyük rafın ardında kaldığımız için sevindim.

" Merhaba. "diyen müşteri sesini duyduğumda ne kadar mutsuz olsam da Yiğit'e uzun uzadıya bir bakış atıp müşteriyle ilgilenmek için ön tarafa geçtim.

---

Aslan amca ve Yiğit önde, babam ve bende arka da yavaş yavaş eve doğru yürüyorduk. Arabayı dükkanın orada bırakıp yürümeye karar vermiştik.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İpek'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin