Merhaba ...
Yepyeni bir hikaye ile geldim .. basit bir aşk hikayesi ... öyle kumpaslar, gizemler efendime söyleyeyim çetrefilli yollar vs. barındırmıyor içinde ... film tadında bir hikaye olsun istedim açıkçası,basit ama okuyana mutluluk versin istedim. Beğenirsiniz umarım ...
Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin 🌟🌟❤❤❤
Sevgiler .....
🍲🍝🍜🍛🍔🍟🎂🍬🍬🌋🏔🏝⛱🗻🕌
Allahım başım çatlıyordu. Sabaha karşı 11 saatlik uçak yolcuğundan inmiş, 2 saat dinlenip,tabii ona dinlenmek denirse kendimi Eskişehir'e giden giden trene zor atmıştım. Elimde ki biletten önce numarama baktım. İlerleyip, koltuk numaralarını tararken, bir yandan da kulaklığım kulağımda Arno ile telefonda konuşuyordum.
Ve bingo!! Koltuğumu bulmuştum.
Koridor tarafındaki adama,yerimi işaret edip onun kalkmasıyla,cam kenarında ki yerime geçtim. Arno hala telefonda anlatıyordu. Onu dinliyormuydum, bilmiyordum. Kesin jetlag olmuştum. Ya da uykusuzluktan kafayı sıyırmıştım. Sırt çantamı çıkardım. Sonra açıp içinden laptobumu aldım. Ön koltukta ki portatif masaya koyup, açtım. Kafamda derginin fotoğraf düzenlemeleriyle ilgili bir sürü şey vardı. Birden durdum.
Arno ne anlatıyordu Allah aşkına ..."En son yattığı kız çok mu seksi bir parçaydı.."
Ne !!! "
Hemen toparlanıp "Je dois fermer Arno " * diyerek telefonu kapattım.
Kulaklığı çıkardım. Laptobuma döndüm. Maillerimi açtım.Tam 70 okunmamış maili görünce, nasıl bayılmadım bende bilmiyorum.
Gelen maillerin çoğu,derginin Avrupa koordinatörü olan İvan Sergei'nin "çok sürtük, pardon çok sevgili " asistanı Nicola'ya aitti. Her halta mail atıyordu. Derin bir nefes aldım.
Bu arada tren hareket etmişti.Yanımdaki adam,önde oturan iki kızla pek bir samimiydi. Onun tarafında ki kız, dizlerini koltuğa koymuş,bizim tarafa sarkmış ve ağzında "cikletiyle", adama bir şeyler anlatıyordu. Gözlerimi devirmemek için kendimi tuttum. İşime döndüm.
Mailleri hızla taradım. Önemli olan üç tanesini kopyaladım. Sonra kulaklığımı takıp, işte asistanım, hayatta can yoldaşım Aslı'yı aradım.
"Asom, ne var ne yok ?"
"Bravo Tam zamanlama, Kudret bey kudurdu. "
Güldüm. Kudret Bey bizim ofisin patronuydu. Aslında basit bir müďürdü ama biz ona CEO muamelesi yaptığımız için, kendini patron zannediyordu.
"Kudurtmayın adamı sizde "
"Lidya !! sen gelmedin diye kudurdu yalnız "
"Hımm, o zaman daha çok kuduracak çünkü ancak perşembe sabahı geleceğim"
"Offf desene gene sakinleştirmek bana kaldı, bezdim kızım senden"
"Şşşt, insan hiç yol arkadaşına bezdim der mi, aşk olsun bir duyan filan olur"
Aslı güldü.
"Tamam tamam, ben hallederim sen nerdesin ?"
"Eskişehir'e gidiyorum. Murat evleniyor."
"Murat kim be ?"
"Kuzenim, galiba, yani... uzaktan herhalde "
Aslı kahkaha attı.
"Uzaktan kuzeninin düğününde, sana iyi eğlenceler o zaman "
"Hah, sağol "
Kapatacakken birden aklıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TADINDA AŞK
RomanceBir Kare'ye sığar mı Aşk Ya da Bir Tencereye .... Biri dünyayı dolaşan bir fotoğrafçı .. Biri kendini yemeklere adamış ünlü bir şef ... Bir trende yolları kesişirse ne olur ....