Selammm nasıl gidiyor bakalım ..
Yorumlarınızı ve oylarınız unutmayın
Sevgiler... ♥♥
♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦♦
İnanamadığım Admir, elinde iki tatlı tabağı ve suratı bozguna uğramış bir halde bana bakıyordu...
Sonra elindeki tabakları masaya öyle bir bıraktı ki "kafamıza atsaydın ohaaa " diye çemkirmemek için kendimi zor tuttum. Romeo kaşlarını çatmıştı. Ve tabakaların masada bıraktığı ses ile birlikte öfke ile ayağa kalktı. Ben ise korktum. Cidden ilk defa böyle bir durumda kalıyordum. Ve bir an için beynim sanki "don "emri vermişti. Romeo Admir'e döndü.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun ?" Diye bağırdı. Allahım bütün restoran bize bakıyordu. Admir önce ona baktı. Sonra bana döndü.
"Lidya, senin bu pis İtalyan ile ne işin var ?"
Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Ne ne demişti o ... pis İtalyan " gözlerimin sinirle yerinden çıkacağına inandım bir an için ... Ayağa kalktım.
"Sen ... sen ne diyorsun be, ağzını topla yoksa ben toplarım " dedim. "Allahım Lidya iyice mahalle hatunlarına bağladın bravo " iç sesimi duymuyordum şu an ..
Onunda kaşları havalandı. Kafasını salladı.
"Demek öyle hastanede beni bu ... bu ...ne diyeceğini bilmeyen bir tavırdaydı... bu adam için mi bırakıp gittin ?"
Kahkaha attım. Ama kahkaham o kadar soğuktu ki .... Admir şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu.
" Hayır, hemşirenin o koca, sarkmış,memeleri, daha fazla göz zevkimi bozmasın diye gittim. "
Admir gözlerinde ki masumluk duygusu ve şaşkınlık ile bana bakıyordu. Bir şey diyecek oldu ama elimi kaldırdım. Susmalıydı çünkü ben daha hırsımı almamıştım.
"Hem sen kendini ne sanıyorsun be ? Bir hesap sormalar, bir alaylar ... Ben senin o oynaştığın kadınlara benzemem. Anladın mı beni ? Bir daha sakın karşıma çıkma ... değil seni, adını dahi duymak istemiyorum."
Romeo'ya döndüm. Kaşları çatılmış bir şekilde, bir eli yumruk bizi izliyordu. Türkçe konuştuğumuz için ne dediğimizi anlamamıştı ama bir sorun olduğunu çözmüştü sanırım.
"Romeo, gidelim lütfen "dedim. Kafasını salladı. Hareketlendi. Hesabı ödemek istediğinde, restoran sahibi ondan hesap almadı. Bir şey demeden çıktık. Moralim bozulmuştu. Arabaya doğru yürüdük. Romeo sessizdi. Bu benim canımı daha da sıkıyordu.
Durdum. Durdu. Ona döndüm."Biraz yürüyelim mi ?" Diye sordum. Kafa salladı. Sonuçta onun bir suçu yoktu. Hoş benim de suçum yoktu.
Eşşek gözlü .. öküz .. hepsi senin suçun .."Özürdilerim " dedim.
"Erkek arkadaşın olmadığını söylemiştin " dedi.
Hızla ona döndüm. Kafamı salladım.
"O benim erkek arkadaşım değil, bizim aramızda onunla hiç bir şey yok "
"Neden öyle davrandı o zaman?"
Derin bir nefes aldım. Manyak çünkü ... bende bilsem ah bende bir bilsem neden böyle dengesiz bir manyak gibi davrandığını ....
"Bilmiyorum "dedim. Bir tepeye geldik. Önümüzde karanlık bir vadi uzanıyordu. Yıldızlar bize göz kırpıyordu. Öylece çimlerin üstüne oturdum. Bir yerim açılmasın diye kendimi toparladım. Romeo yanıma oturdu. Şaşkındı.
Ona Admir ile ilk karşılaşmamızdan başlayarak olanları anlattım. Beni sessizce dinledi. Bitince ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TADINDA AŞK
RomanceBir Kare'ye sığar mı Aşk Ya da Bir Tencereye .... Biri dünyayı dolaşan bir fotoğrafçı .. Biri kendini yemeklere adamış ünlü bir şef ... Bir trende yolları kesişirse ne olur ....