Selamm biraz uzun bir ara oldu ama geldim ..
Nasılsınız bakalım .. herkese Sevgiler ❤❤
Bu bölüm Admir'den gelsin ..
🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊Admir Türkmen ...
Polis bir baba ve öğretmen bir anne bir de iki kardeş ... mutlu bir aile de büyümek ... ve çocukluğumdan beri yemek yapmaya aşık olmak .. ailemin beni bu konuda desteklemesi ..
Sonsuz minnet borçluydum onlara ama ben de çok çalışmıştım.Bugün Türkiye'nin en iyi şeflerinden biriydim. Bir sürü ödüllü yemeğim ve insanların lezzeti tercih sebebi olan bir restoranım vardı.
Hayatımda kadınlar hep oldu. Popüler olmanın verdiği imkanları inkar etmiyordum. Ama hiç aşık olmadım.
Yardımcım Sibel ve menajerim Eda ile Eskişehir'e bir gastronomi konferansına gidiyorduk. Ve benim yanımda oturan " harika" bir kadın vardı. Yüzünde hiç makyaj yoktu. Kumral saçları uzundu ama tepesinde dağınık bir topuz yapmıştı. Ve çok zayıftı. Ama gözleri bir elmas gibi parlıyordu. Bal rengi kocaman gözler ...
Bana bakıp "Mariana çukuru"dediğinde o bal gözlerine baktım. Ve sordum. Ama söylemedi.
Tren Eskişehir garına geldiğinde,öyle güzel uyuyordu ki eğer başka bir yerde olsak uyandırmaya kıyamazdım. Ama kolunu hafifçe dürttüm."Ne dürtüyorsunuz iki de bir , babanızın kolumu " sözleriyle kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
"Harika" mı demiştim ben az önce ...vazgeçtim. Tam bir cadalozmuş meğer ...
kafamı salladım. Ekibimle beraber trenden indik.
Sonra Gaziantep'de röportaj yaparken, onu fark etmemle birlikte çileden çıktım. Yine karşıma çıkmıştı. İnsanı sinir eden bir tarafı vardı. Ama yine çok güzeldi. Fotoğrafçıymış birde... ukala tavrı beni daha da çileden çıkarmıştı. Ve atıştık.
Sonra onu yemek yerken izledim. Biliyorum iğrenç gibi gelebilir insanlara ama ben onun kadar iştahla yemeğini yiyen bir kadın daha görmedim. Çevremdeki kadınlar genelde bu kadar yemez ve daha kibar yerler ama o resmen masada ne var ne yoksa hepsini gömdü. Bayıldım...O kadar sevimli gözüküyordu ki keşke sadece ona yemek yapsam ve sadece o yese diye geçirdim birden içimden ...
Ne diyorum ben yahu ? ..
Lidya ... adı Lidya'ymış ... tanıştık.
O kızmaları, beni terslemeleri, doğal davranışları ... izledikçe izleyesim geliyordu onu ama biz anlaşamıyorduk. Çünkü bende ondan altta kalmıyordum ne yazık ki ...
Onu daha da sinirlendirmek istiyordum. Sinirlendiği zaman o alnında çıkan minik damarı görmek beni mutlu ediyordu sebepsizce ....
Ve Month Blanc ... vardığımız son nokta ... Lidya'yı uçakta gördüğümde şok geçirdim. Ama artık bunun kader olduğuna da inandım. Ve orda yaşananlar ... onu bilerek uçakta üzmem ve o pastanenin kapısında o kırgın bal gözlerini görmemle birlikte pişmanlıktan ölmem ...
Bana ne oluyor Allahım ? Neden bu kıza karşı böyle saçmalıyorum ben ..
Dağda karşılaştığımızda iki normal insan gibi konuştuk ilk defa .. ödüllü bir fotoğrafçı bir sanatçı ..
aramızda kalsın hayran oldum bütün çektiği o fotoğraflara .. tek tek inceledim sosyal medya hesabından çektiği her fotoğrafı ....
Ve kaza .. o doktoru öldürebilirdim. Resmen Lidya'ya yazıyordu. Ama Lidya'nın sağlam duruşu yine beni ona hayran bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TADINDA AŞK
RomanceBir Kare'ye sığar mı Aşk Ya da Bir Tencereye .... Biri dünyayı dolaşan bir fotoğrafçı .. Biri kendini yemeklere adamış ünlü bir şef ... Bir trende yolları kesişirse ne olur ....