Yine pencerenin kenarında duruyordu, Jin. Hava güneşliydi ve o güneşe bakıyordu uzun uzun. İşten yeni gelmişti ve düşünüyordu. Kendisinin de bir psikoloğa başvurması gerekiyordu. İçinde büyüyüp giden ve tüm duygularını kemiren bir özlem vardı. O kadar büyüktü ki bu duygu; Jin'i olmadığı bir adam haline getiriyordu. İnsanlara iyi davranmayı seven biriydi o... Ne ara bu kadar gaddar olmuştu?
Not aklından çıkmıyordu. Kimin yazdığını bulması gerekiyordu, evet. Fakat bu not kendisini sorgulamasını sağlamıştı. Gözlerini kapattı ve yavaşça bir nefes üfledi. Gaddarlık bulaşıcıydı. Biri size nefret kustuğunda, siz de onu kendi nefretinizle birleştirip başkasına kusuyordunuz. Ve sonunda size gaddarlık yapandan daha fazla gaddar oluyordunuz. Bu önlenemiyordu.
Psikologtu, Jin. Kendi psikolojisi en boktan olandı oysaki.
Tak tak tak!
Jin, kafasını dış kapıya çevirdi. Kapı çok sert çalındığı için bir korku sardı bedenini. O notta yazdığı gibi, her şey anlatılırsa Jin'in sonu belliydi. Mimlenecekti ve ortadan kaldırılacaktı. Bu işe kalkışmadan önce bile bunu biliyordu.
Yavaşça kapıya doğru ilerledi. Nefesini kesik kesik alırken, delikten dışarıya baktı. Sadece bir kapşonun ucunu görürken, kaşları çatıldı.
"Kimsiniz?" dediğinde, tanıdık kapşonun tanıdık sesi yankılandı kulaklarında.
"Ben."
Jin hızla kapıyı açtı. Karşısında Taehyung'u göreceğini hiç düşünmemişti. Onun burada ne işinden tut, evini nereden bildiğine kadar bir sürü soru işareti vardı kafasında. Fakat o, en saçmasını sordu.
"Taehyung?"
Sesi oldukça şaşkın çıkarken, Taehyung hızla içeriye girdi. İlk yaptığı iş kapıyı kapatıp kilitlemek olurken, Jin ona daha da şaşırmış bir şekilde bakıyordu.
"Burada ne yapıyorsun?" dediğinde, Taehyung pencerenin önüne ilerledi hızla. Dışarıya göz gezdirirken konuştu.
"Hava bir saate kararacak ve ben anahtarımı kaybettim. Ailem de şehir dışında. Burada kalabilirim değil mi, doktor?"
Jin diyecek bir kelime aradı kafasının içinde. Ona izin verip vermemek arasında gitti fakat vicdanı kazandı. Onu dışarı bırakırsa, Creatura'lar saldırabilirdi.
"Salon şu tarafta." diye işaret ettiğinde, Taehyung hızla ilerledi. Jin'in evi olmasını çok umursuyor gibi durmuyordu. Kendi eviymişçesine ilerledi ve koltuğa attı kendini. Hala kapşonunu çıkarmamıştı.
"Adresimi nereden buldun?" dediğinde, Taehyung umursamazca "Çalışanından." diye cevapladı. Jin ise içinden Kwang Soo'ya küfürler etti. Eğer notu yazan evinin adresini isteseydi, ona da mı verecekti? Jin derin bir nefes verdi. Kwang Soo'yu tembihlemeliydi.
Jin de oturdu. Tam Taehyung'un karşısında bir yere yerleşirken, ortamda derin bir sessizlik oldu. Jin ilk defa bir hastasıyla aynı evde durduğu için tuhaf hissetti. Kimseyi evine almamıştı şimdiye kadar. Ortam buz gibiydi ve ısıtmak adına dudaklarını araladı, Jin.
"Nasıl hissediyorsun?" dedi yavaşça. "Son seansta yine gitmiştin."
Taehyung düz bir suratla baktı Jin'e. Sorusundan hoşnut olmamış gibi görünüyordu. Dudaklarını ıslattı hafifçe ve gözlerini yavaşça çekti Jin'den.
"Seni ilgilendirmez." derken, etrafa bir göz attı. Jin ise yavaşça bir nefes verdi. Her zaman bu konuşmaya geliyorlardı fakat bunu söylemekten usanmayacaktı. Vazgeçen o olacaktı, Jin değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREATURA -TAEJIN-
FanfictionMors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] * Angst sahneler içerir. *