Duygular... Jin şu an her türlü duyguyu hissediyordu. Taehyung'la beraber kumların üzerinde öylece uzanırlarken, her şeyi düşünüyordu. Her türlü his, iliklerine kadar titretiyordu onu. Nefes bile aldırmayacak kadar güçlüydü bu hisler.
Sevgi hissediyordu öncelikle. Kalbini ona emanet etmiş, Taehyung ise vermeyi unutmuş gibiydi. Jin de almak için bir girişimde bulunmamıştı zaten. Onda kalsın istiyordu.
Şefkat, mutluluk, endişe hislerinin yanında bir de hüzün vardı o iliklerinde. Kardeşinin katili olabilecek birine sarılıyor olması üzüyordu onu. Acı vericiydi bu fakat kendine hakim olamıyordu, Jin. Denemişti, çok denemişti. Fakat günün sonunda Taehyung'u beklerken buluyordu kendini. Dayanamıyordu, sarılma isteği her şeyin önüne geçiyordu. Eşsiz kokusu aklını alıyor, başını döndürüyordu. Onun acılarına ortak olmak istiyordu.
"Jin?"
Jin, Taehyung'un sesiyle gelmişti kendine. Hala aynı yerdelerdi. Hala o kumsalda uzanıyorlardı. Bu sefer ikisi de insandı ve güneş onlara göz kırpıyordu.
"Efendim?"
Jin, Taehyung'un göz kapaklarına bakarken gülümsedi. Onun kalp şeklindeki dudaklarına, yanağındaki bene kadar... Her şeyi Jin'i gülümsetebilecek kadar güzeldi.
"İşe gitmeyecek misin?"
Jin kafasını iki yana salladı. Gitmesi gerekirdi fakat bunu yapmayacaktı. Taehyung'u acı çekerken görmek acıtmıştı canını. Bu gece tekrar o acıyı çekeceğini bilirken gitmek istemedi. Onun yanında kalıp birlikte ağlamak istedi.
"Sinemaya gitmeye ne dersin?"
Taehyung gözlerini kocaman açtı. Hiç sinemaya gitmediği için kabul etti hızlıca. Jin gülümseyerek ayaklandı. Taehyung'u da elinden kaldırdı. En yakın alışveriş merkezine giderlerken, Jin oldukça heyecanlıydı. İkisi bir ilerlediler yolda. Çok fazla aç kaldığı için Taehyung'un bazen ayakları dolanıyordu. Düşecek gibi olduğunda Jin tutuyordu onu. Taehyung ise ona çeviriyordu gözlerini. Buna alışmaktan korkuyordu. Her düşüşünde onu Jin'in tutmasına alışmak istemiyordu. Korkuyordu Taehyung, çok korkuyordu.
"Bir gün sana güvenerek düştüğümde de beni tutacak mısın?"
Jin durdu bir süre. Beklenmedik bu soru, onu şaşkınlığa uğratmıştı. Gözlerini kırpıştırırken baktı Taehyung'un gözlerinin içine. Kendini toparladı hemen sonra. Güven verici bir şekilde gülümsedi ve salladı kafasını yavaşça.
"Tutacağım. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın... Sen sendelediğin zaman, seni tutmak için yanında olacağım."
Taehyung inanmadı ona. İnanmayacaktı da. O bir Creatura'ydı, o bir canavardı. Jin şu an hayal alemindeydi, kendisi gibi. Rüya sonlanınca ve hayal bitince, döneceklerdi gerçekliğe. Taehyung buna neredeyse emindi.
Sustu Taehyung. Alışveriş merkezine önden girmek için bir hamle yaptı. Kalbi hızlanmıştı ve dudakları kurumuştu. İstemese de, biliyordu bunu. Taehyung, Jin'e çoktan inanmıştı.
"Hangi filmi izlemek istiyor-" derken sustu Jin. Filmlere bakınca dudaklarını birbirine bastırdı. Yavaşça Taehyung'a döndüğünde onun şaşkın suratıyla karşı karşıya kalmıştı.
"Son Creatura Savaşçısı?" diye sorarcasına konuştuğunda Jin gülmemek için dudaklarını ısırdı. O sırada Taehyung, birkaç film isminin daha Creatura'lar ile ilgili olduğunu görüp daha da şaşırdı.
"Operasyon 2 : Creatura Çetesi mi? Biz çete falan değiliz, herkes tek gezer. Birinci filmi rekor kırmış ayrıca!"
Jin başka bir film ararken, yine Creatura'lar ile ilgili olan bir film gördü. Merakla onun afişine doğru yaklaşırken kaşları çatıktı. Kapakta bir kız vardı, bir de Creatura'ya benzetilmeye çalışan biri. Jin, ikisinin arasında olan imkânsız aşkı konu alınan filme bakarken Taehyung geldi onun yanına. Baktığı afişe baktı ve sorarcasına konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREATURA -TAEJIN-
FanfictionMors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] * Angst sahneler içerir. *