°HEGZA°

2K 314 176
                                    

Derin bir nefes aldı Jin. Burnuna tuhaf bir koku doldu ilk önce; Taehyung'un kokusu. Tanımlandıramadı Jin, bu kokuyu. Taehyung mutluluk gibi kokuyordu. Gökkuşağı gibiydi onun kokusu, aşk gibiydi. Hem bahar gibi kokuyordu, hem kış. Karmakarışıktı, insana her şeyi hissettirebilecek kadar güzel kokuyordu.

Taehyung ise tutmuştu nefesini. Jin'i koklamak istemiyordu. Onun konuşurken gözlerini kırmasını, dudaklarını hafifçe yalamasını ve kaşlarını hafifçe çatmasını görmek istemediği gibi... Hiç gelmek istemediği bu psikoloğa neden hala devam ettiğini bilmiyordu. Onunla konuşmaya çalışan tek insan diye miydi; yoksa ona sarılan ilk insan diye miydi, bilmiyordu. Taehyung, onu itememişti bile.

"Öhöm öhöm!"

Jin, profesörün sesini duyduğunda ayrıldı Taehyung'tan. Bir anda ikisinin de anlamlandıramadığı o büyü kayboldu. Kokular dağıldı, düşünceler kayboldu.

"Ah, profesör. Bu Taehyung. Geçen gece..."

"Seansa başlayalım."

Jin, Taehyung'un onu susturmasıyla durdu. Profesör, Taehyung'a bakarken; Taehyung da profesöre odaklanmıştı. Jin, Taehyung'un profesörle neden öyle baktığını anlayamasa da önemsemedi. Belki de televizyonda görüp tanımıştı profesörü. Çünkü Creatura'ları inceleyen ünlü bir profesördü o.

"Ben çıkayım. Size iyi seanslar."

Profesör Park Seo Joon tam odadan çıkacaktı ki, Taehyung'un sert sesi yankılandı.

"Seo Joon!"

Odada derin bir sessizlik oldu. Profesöre adıyla seslenmesi Jin'i de, profesörü de şaşkınlığa uğratmıştı. Herkes sessizken, profesör Taehyung'a döndü. Odada koca bir gerginlik varken, tek kasını kaldırdı yaşlı adam. Taehyung'u bir yerden tanıyıp tanımadığını düşünüyordu.

"Adınız buydu, değil mi profesör?"

Profesör hafifçe gülümseyip kafasını sallarken Jin, Taehyung'un bu tutumunu anlamamıştı. Onun profesörün adının Seo Joon olduğunu bildiğini anlamıştı.

"Ve sende?" dedi profesör, elini Taehyung'a uzatarak. Taehyung onun eline baktı. Bakışları bir süre profesörün eline odaklandı.

"Taehyung." derken elini kaldırdı. Fakat eli, profesörün eline değdi sadece. Elini cebine koyup güler gibi bir ses çıkardı fakat gülmemişti.

Profesör ise havada kalan elini çekti gülerek. Bu çocuğu sevmişti nedensizce. "Creatura'ları sevmediğim kadar insan severim, evlat. Umarım psikolağa gelmeyecek kadar iyi hissedersin."

Profesör, Jin'e selam verdi ve çıktı odadan. Ortamdaki gerginlik elle tutulacak cinstendi. Jin sessiz kaldı birkaç saniye. Taehyung da sessiz kaldığında, Jin kafasını kaşıdı. Taehyung'a oturmasını işaret etti. Taehyung bir süre daha ayakta kaldı fakat oturdu sonra. Jin'le göz göze geldiklerinde yutkundu. Biliyordu, birazdan onu anlamaya çalışacaktı Jin.

"O gece neden dışarı çıktın, Taehyung? Nasıl kurtuldun? Şimdi iyi misin, bir yara aldın mı?"

Jin kapattı gözlerini sonra. Soruları ardı ardına sormuştu. Taehyung'u boğduğunun farkındaydı. Şu an üniversitede yapmaması gerektiği söylenen şeyleri yapıyordu. Fakat Taehyung varsa zaten bir psikolog olduğunu unutuyordu.

"Gördüğün gibi." dedi Taehyung sakince. "Ya sen? Hastaneden çabuk taburcu olmuşsun."

Jin kaşlarını çattı. Taehyung'un bunu nerden bilebileceğini düşündü. "Sen nasıl..." derken Taehyung yine atıldı.

"Kolundaki damarda bir nokta var. Muhtemelen damar yoluydu, değil mi?"

Jin şaşırarak koluna baktı. Orada belli belirsiz olan noktaya bakarken güldü. Taehyung'un dikkatli olduğunu ilk geldiği gün anlamıştı zaten. Yüzünde bir keyifle döndü Taehyung'a.

CREATURA -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin