°TRİ°

2.2K 326 195
                                    

Jin baktı gökyüzüne yavaşça. Pencereden süzülen ayın ışıklarını izledi. Küçüklükten beri kurduğu hayali bu kez de burada kurdu. Kışın, gecenin bir vakti dışarı çıkmayı isterdi. Karların arasında uzanıp şarkı söylemek... En büyük hayali buydu dünyada. Fakat lanet Creatura'lar yüzünden yapamıyordu. Her an öldürülme korkusu vardı çünkü yüreğinde. Bir sabah tüm dünya uyandığında, cesedini çürümüş bir halde bulabilirlerdi.

Yavaşça bir nefes verdi Jin. Nefret ettiği çok şey vardı hayattan. Fakat asıl nefret ettiği şey Creatura'lardı. Onların dünyadan yok olmasını istiyordu. Ancak böyle sönerdi içindeki nefret. Ancak böyle daha iyi hissederdi, ay ışığının altında.

Jin, düşüncelerini bozan bir telefon sesiyle kendine geldi. Cebinden telefonunu çıkarırken, ekranda profesör yazısını görmesiyle bu sefer endişe duygusu sardı tüm vücudunu. Yavaşça bir nefes verdi ve açtı telefonu.

"Profesör?" dedi titrek sesiyle. Jin, profesörün diyeceği şeylerden korkuyordu. Bunları öğrenip öğrenmemek arasında gidip geliyordu.

"Seokjin..." dedi Profesör, yavaşça bir nefes vererek. Yorgun çıkıyordu sesi, fark etmişti Jin. Tüm bunların hepsi yaşlı profesöre ağır gelmiş olmalıydı. "O öldü."

Jin, yumruklarını sıktı sertçe. Onun ölmesine üzülmemişti, sinirlenmişti. Yavaşça gözlerini sıkıp geri açtı. Hiçbir şey öğrenemeden ölmüştü. Ölüsü de, dirisi de bir işe yaramıyordu.

"Onu paramparça et, profesör. O böyle güzel bir şekilde bile ölmemeli."

***

Jin, hızlı adımlarla ilerledi uzun koridorda. Bekleme salonunun önünden geçerken, Mi Ka'yı görmesiyle sırıttı. Direkt olarak odaya girip Mi Ka'ya selam verdiğinde, Mi Ka da memnuniyetsizce karşılık vermişti Jin'e.

"Bugün ilk beni almazsan, giderim."

Jin düşünür gibi yaptı. Bu ergeni ilk olarak alacaktı tabiki. Fakat bunu çok da çaktırmak istemedi. Mi Ka'yı sinirlendirmek hoşuna gidiyordu.

"Bugün kimseden nefret etmezsen, tabiki seni önce alırım."

Mi Ka, bu aptal cümleye gözlerini devirdi. Bu psikologa gelmenin iyi bir fikir olup olmadığını sorguladı. Konuşup onu sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyordu.

"Herkes o kadar salak ki... Onlardan nefret edemeden duramıyorum."

Jin saçlarını geriye atarken hafifçe güldü. Mi Ka, tanıdığı Mi Ka idi. Buraya aylardır gelmesine rağmen çözememişlerdi sorununu. Hala ısrarlı bir şekilde herkesten nefret ediyordu.

"Herkes mi? Ben de mi?"

Mi Ka dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Eğer gülerse, imajı bozulurdu. Bu doktorun kendisini daha mutlu ettiğini, hala bu yüzden buraya geldiğini belli etmiyordu, Mi Ka. Eğer belli ederse, psikolog kazanmış olurdu.

"Bana yalan söylememem gerektiğini söylemiştin, doktor."

Jin ayıplarcasına Mi Ka'ya baktı. Dudaklarından 'Hah!' sesi çıktıktan sonra arkasını döndü.

"Seninle 'terbiye' konusunda da konuşmalıyız." diye söylenirken, odasına doğru birkaç adım attı. Mi Ka da ilk hasta olduğunu sanıp doktorunu takip ederken, Jin durdu. Jin durunca, Mi Ka da durdu.

"Ve sen bücür, ilk hastam değilsin."

Mi Ka, gözlerini devirdi. Bir psikolog nasıl hastasına 'bücür' derdi ki? Sonra etrafa göz attı. Bekleyenler diğer doktorların hastalarıydı. Yani, Jin'in hastası olarak sadece kendisi vardı.

CREATURA -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin