Mutluluğun kelime anlamı neydi, bilmiyordu Jin. Tam olarak ne demekti, ne işe yarardı bu duygu, emin değildi. Şöminede yanan odunların çıtırtısı doldu kulaklarına. Sonra döndürdü bakışlarını sevgilisine. Onun gülümseyen dudaklarına baktı.
Aylar öncesini düşündü. Sahi, kaç gün geçmişti onunla böylesine mutlu olalı? Kaç gün önceydi, Jin'in onu güldürmeye çalışması? Yıllar geçmiş gibiydi. Yıllar öncesi gibiydi, Taehyung'un o soğuk ve savunmasız halleri. Onun kendinden nefret edişi geldi Jin'in gözleri önüne. Onun siyah kapşonlusu, asık dudakları ve ateş dolu gözleri... Hepsi isyan ediyordu. Bir insan olmadığı içindi o isyanı. Diğerlerine benzemediği içindi, yalnız kaldığı içindi. Fakat anlamıştı Taehyung, sonunda. Farklıydı fakat kendiydi. Kendini olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmişti iyi bir psikologtan.
Kim bilebilirdi, şimdi her şeyden uzak bir dağ evinde, şöminenin karşısında sarmaş dolaş oturacaklarını? Kim bilebilirdi, sırf aşkları için evlerinden, işlerinden, ailelerinden ve kendilerinden vazgeçeceklerini?
"Biliyor musun?" dedi Taehyung, koca gözlerini kırpıştırarak. "Önceleri benim bu yaratık halimi görmenden korkuyordum. Seni korkutmaktan, o güzel gözlerine karanlık düşürmekten korkuyordum. Fakat şimdi bu yaratık bedenime sarılarak oturuyorsun. Rüya gibi..." diye fısıldadı Taehyung, Jin'i kendine çekerken. "Hiç yapmadığım bir iyiliğin ödülü gibisin."
Jin gülümsedikten sonra elini Taehyung'un yanağına koydu. Onun yüzünde eli ne kadar küçük kalmıştı böyle...
"Ben sana bakmadım ki, gördüm." dedi sessizce. "Herkesin korktuğu bu şuraya yakından baktığımda, ne kadar güzel göründüğünü gördüm. En az kalbin kadar güzel bu halin de."
Taehyung hafifçe gülümseyip öptü sevgilisinin saçlarını. Kendisinin aynaya bakmak bile istemediği o günleri hatırladı. Bu adam ona ne yapmıştı böyle? İlaç mıydı, ödül müydü bu adam?
"Biri bana kasten zarar vermeye kalktığında, insan ya da yaratık olmam önemli olmuyor. Bedenim, beni korumak için beni Creatura'ya dönüştürüyor. Gündüz ya da gece olması önemli değil. Etrafımda kaç insanın olduğu da önemli değil. Creatura halim, insan halimden daha güçlü olduğu için direkt olarak dönüyor bedenim. Her Creatura'da bu böyledir."
Jin kafasını salladı yavaşça. Taehyung vurulduğunda, Soyeon'un söylemek istediği şeyin bu olduğunu anlamıştı. Ayrıca Yeonjun denilen Creatura'nın yakalanmasına yardım etmiş olsa da, onun dönüştüğünü görmemişlerdi. Sebebinin bu olduğunu da yeni anlıyordu Jin. Onu öldürmek istedikleri için dönmemişti o, insan bedenine.
"Bu demek oluyor ki, ölürken bile bir yaratık olarak kapatacağım gözlerimi dünyaya."
Jin, yaladı dudaklarını. Neden bir anda böyle konuştuğunu anlamamıştı, Taehyung'un. Ona yaratık olmadığını söylemek için dudaklarını araladı fakat tekrar konuştu Taehyung.
"Eğer bana bir şey olursa, sakın bana bakma. Ölsem bile, dön arkanı. Beni en son insan olarak hatırlamanı istiyorum."
Jin'in dudakları aralandı. Birkaç gün sonra ülke dışına kaçacaklardı. Ve bambaşka bir ülkede devam ettireceklerdi hayatlarını.
"Taehyung..." dedi Jin, ellerini onun yanaklarına koyarak. "Seni insansın diye sevmedim. Seni Creatura olduğun için de sevmedim. Ben daha senin kim olduğunu bile bilmezken, iki bedenine de aşık olmuştum. Sakın bir daha bunu söyleme! Her halin sensin. Şu an bana bakan güzel göz kapaklarına sahip olan kişiyle, insan Taehyung aynı kişi... Aynı güzelliktesin."
Sonra sarıldılar birbirlerine. Kurtuluşlarını kutlamak istercesine, artık sonsuza kadar mutlu olacaklarını göstermek istercesine. Şöminenin ateşini izlerken, uyuyakalmaları huzurdu onlar için. Hiç yaşayamadıkları bu huzura sıkı sıkı tutundular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREATURA -TAEJIN-
FanfictionMors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] * Angst sahneler içerir. *