°VİGİNTİ UNUM°

1.5K 250 372
                                    

Neydi aşk? Onu öpmek, koklamak ve sonsuza kadar sarılmak mıydı? Yoksa delicesine sevişmek, ona sevgi sözcükleri söylerken vücut sıcaklıklarını eşitlemek mi?

Hayır diye düşündü Taehyung, babasına sarılmış bir haldeyken. Jin'in de ikisine birden sarıldığını hissettiğinde yanaklarından yaşlar düştü. Aşk için sevgi sözcükleri gerekmiyordu. Hayır sevişmek, öpmek, koklamak, sarılmak gerekmiyordu. Kalp gerekiyordu sadece. Birbirini anlayıp hissedebilecekleri bir kalp yeterliydi. Ailesiyle sevgilisinin arasını düzeltmek için çabaydı, aşk. Sırf ona zarar gelmesin diye, seni en çok üzen şeyden yalan söylemekti. Onun kalbi acımasın diye kendi kalbine hançer saplamaktı. Onun tenini teninde hissetmene gerek yoktu, aşık olmak için. Onu çok uzaktan izlerken, bir köpeği sevişini gördüğünde dudaklarında oluşan minik bir gülümsemeydi. Ona zarar gelmesin diye gözlerini kapatıp kokusunu hayal etmekti. O idi, işte aşk. Kim Seokjin'di.

Taehyung o geceden sonra ilk kez rahatça bir uyku uyuyabilmişti. İlk kez babasının parasıyla alınan o yatakta huzurla kapatabilmişti gözlerini. İlk kez vicdanı rahatsız etmemişti, yok olmak istememişti.

Jin ise uykusuz geçirmişti gecesini. Taehyung'la babasını rahat bırakmak için çıkmıştı evden. Gecenin bir vakti hiçbir korkusu olmadan evine varmıştı. Hiçbir şey olmamıştı ona fiziken, fakat kardeşini hatırlamıştı. Taehyung'u babasıyla barıştırdığı gibi, kardeşiyle ölmeden önce de barışmak isterdi. Ona söylediği her sözü yok etmek isterdi. Defalarca kez özür dileyip kardeşine kocaman sarılmak isterdi. Bu yüzden ağlamıştı, Jin. Bu yüzden dökmüştü göz yaşlarını.

Şimdi ise karşısında Mi Ka vardı. Onu her zaman neşelendiren hastası... Fakat Jin biliyordu ki, onu kardeşi yerine koymuştu. Bu yüzden ona kızamıyordu. Bu yüzden o gelince yüzünde gülücükler oluşuyordu.

"Doktor, neden yine üçüz çocuğa hamile kalmış otuz kilo kadın gibi bakıyorsun bana?"

Jin gülümsedi hafifçe. Fakat bu gülümsemesi gözlerine kadar ulaşmadı. Kardeşinin son anlarını hatırladı. Hafifçe yutkunduktan sonra gözlerini açıp kapattı.

"Bugün benim psikoloğum olur musun?" dediğinde, Mi Ka birkaç kere gözlerini kırpıştırdı. Yanlış duyup duymadığından emin olmak adına Jin'e dikkatle baktı.

"Maaşını da bana verecek misin?" diye alayla konuştu başta. Fakat durdu sonra. Jin'in gözleri yine dolu dolu bakıyordu. Son zamanlarda oldukça mutlu görünüyordu fakat yine gölge düşmüştü doktorun gözlerine.

"Neyin var?" diye sordu büyük bir ciddiyetle. Bir psikoloğun böyle olması normal miydi, bilmiyordu. Fakat bildiği tek şey, Jin'in bir tek kendisine içini açabildiğiydi. Bekleme odasında karşılaştığı hastalara sormuştu fakat hiçbiri Mi Ka'nın ne demek istediğini anlamamıştı. Bu yüzden biliyordu, Jin'in konuşmaya ihtiyacı vardı.

CREATURA -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin