Kimdi bu canlılar, neydi? Tanrı neden yaratmıştı ki tüm her şeyi? Neden kendi başını ağrıtmıştı? İyi bir insan mı olmalıydık şimdi? Kime göre iyi olmalıydık? Beş yaşındaki bir çocuğa göre mi iyi olmalıydık, yoksa hayatı boyunca acı çekmiş ve kendinden bile nefret eden bir adama göre mi?
Haksızlıktı her şey. Bazılarının çok mutlu olması, bazılarının ise ölmek için bile dua etmesi... Sessiz çırpınışlardı haksızlık olan. Hayatı boyunca üç kuruş para için çırpınan insanlara haksızlıktı. Nedenini sorgulamadan sadece yaşamak zorundaydı herkes. Tanrı'nın yanına gidip "Neden?" diye soramıyordun. "Neden başıma bunlar geldi? Neden ben?"
Jin, ellerine bulaşan kana bakarken bir hıçkırık koptu yüreğinden. Kafasını iki yana sallarken kimsenin soramadığı o soruyu fısıldadı sessizce.
"Neden?" derken titreyen bacaklarıyla kalktı ayağa. Koskoca tankın önünde dururken göz kapakları bile titriyordu. "Lanet olsun, neden?!" diye bağırdı karşısındaki iğrenç insanlara. İyi olmaya çalışan kimse iyi olamazdı. İyi olmak için çabalamak saçmaydı. Yüreğinden gelmeliydi bu şey. Kendini zorladığın andan itibaren kötü sayılırdın çünkü.
"Ne yaptı size?!" diye bağırdı, boğazı yırtınırcasına. Boğazı acıdı fakat hissetmedi. Kalbi acıyordu onun. Taehyung'a dönüp bakamayan gözleri acıyordu.
"Jin, geri çekil!" diye bir ses duyuldu megafondan. Profesörün sesini duyunca kapattı gözlerini Jin. Her şeyin kendi suçu olduğunu anladı o an. Eğer onu sevmeseydi, kalbini kırmayacaktı. Jin eğer onun kalbini kırmasaydı, vurulmayacaktı.
"Yere düştüğu için hedef almamızı zorlaştırıyorsun!"
Jin kanlı elleriyle kapattı yüzünü. Arkaya dönmeliydi, biliyordu. Taehyung'un kanayan yerlerine bastırmalı ve kanamasını durdurmalıydı. Jin, dönmek için zorladı kendini fakat yapamadı. Eğer Taehyung'u kanlar içinde görürse devam edemezdi hayatına. Birinin daha kalbini kırdıktan sonra bu hale geldiği gerçeğine alışamazdı aklı, kaybederdi onu; delirirdi.
"Beni vurmaktan mı korkuyorsun profesör?!" diye bağırdı Jin, ağlayarak. "Az önce iki kez ateş ettin zaten bana. O kurşunlar başka bedene saplanmış olsa da, delinen benim ruhum oldu!"
Zaman geçiyordu ve Taehyung kan kaybetmeye devam ediyordu, Jin'se nefes alamamaya... Ona dokunamamak, ona bakamamak çok zordu. Taehyung'a kocaman sarılıp ona geçeceğini bile söyleyemiyordu. Jin şimdi fark etmişti işte. Asıl korkak Taehyung değildi, kendisiydi. Hayatındaki önemli insanlardan birine daha bir zarar gelecek diye ödü kopuyordu.
Jin bir şeyler yapmak için düşündü. İlk başta silahın önüne koşup durmayı düşündü fakat Taehyung kalkıp gidemeyecekse bunun bir anlamı olmayacaktı. Sabah olmadan halletmelilerdi. Taehyung dönüşmeden kurtarmalıydı sevgilisini.
O sırada koca bir beden tuttu Jin'i. Kendine yapıştırıp sıkıca tuttuğunda, Jin'in kesildi nefesi. Bu koca bedenin bir Creatura olduğunu anlaması uzun sürmedi. Taehyung'un onu sıkıca tutmasını istedi. Bu Creatura'nın Taehyung olması için tüm mutluluklarını feda ederdi.
"O çok kan kaybediyor, doktor."
Soyeon'un sesi diye düşündü Jin, gözleri dolu dolu. O kalkamayacak kadar kötüydü. Taehyung'u, Jin bu hale getirmişti. Şimdi sesini duymaya bile hasretti.
"O ölürse, beni de öldür." dedi Jin ağlayarak. "Al intikamını... Ben katilim, ben bencilim. Taehyung'a yakışmayan tek canavar benim aslında."
Soyeon yutkundu. Dudakları yaralandı ve kapattı gözlerini. Bu olayda kimdi kötü olan? Taehyung'la kavga ettiği için Jin miydi, yoksa dikkatsiz olduğu için Taehyung mu? Yüzsüzce buraya Taehyung'u kurtarmaya gelen Soyeon muydu? İnsanlığı ve oğlunu kurtarmak için bir canavardan kurtulmaya çalışan profesör mü? Hayır, kimse değildi. Kötü olan hayattı. Onun getirdikleriyle yapılan savaştı aslında. Hayat sana ne verirse, onu yaşıyordun sadece. Düzeltmeye çalıştığında daha çok dibe batmanın sebebi de buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREATURA -TAEJIN-
FanfictionMors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] * Angst sahneler içerir. *