Kaybetmek ve kazanmak... Jin bu iki kelime hakkında düşünüp duruyordu. Dün gece bu iki kelimeyi bir anda yaşamış ve hissetmişti o.
Hep kaybetmişti, Jin. Hayatı boyunca kaybetmişti. Kardeşini kaybetmişti öncelikle. Mutluluğunu, kahkahasını, şakalarını kaybetmişti sonra. Geriye kalan tek şey 'yalan' olmuştu. Yalandan gülmeler, yalandan 'iyiyim' demeler... Jin yalancıydı, çok yalancıydı hem de. Kendine bile yalan söylüyordu bazen. Aynanın karşısına geçip ağlarken gülümsemeye çalıştığı o anlar geldi gözlerinin önüne. Hıçkıra hıçkıra ağlarken, ertesi gün başkalarının derdini dinleyişi doldu hafızasına. Yok oldu günden güne, eridi. Fakat yine de belli etmedi. Sakladı gerçek benliğini, kendisinden bile.
Fakat dün gece bir şeyini daha kaybetti, Jin. Creatura'nın teki ölmesin diye yalvarışları doldu kulaklarına. O, Creatura'lara olan nefretini kaybetmişti. Kazandığı şey ise, Taehyung idi. Onun acılarını kazanmıştı. Onun mutluluğunu, sohbetini, bakışlarını ve güzel gözlerini... Yepyeni duygular kazanmıştı dün gece.
"Bir saattir duvara bakman oldukça korkutucu."
Jin, bir büyüden çıkmışçasına doğruldu. Elindeki alpaka kalemi sallarken yutkundu. Mi Ka'ya odaklanmaya çalışırken şapşalca gülümsedi.
"Ah, dalmışım."
Mi Ka hoşnutsuzca kafasını iki yana salladı. Bu psikoloğun psikolojisinden emin değildi.
"Tüple daldın galiba, bir saat sürdü."
Jin kıkırdadı hafifçe. Mi Ka'nın hazır cevaplı oluşu her zaman hoşuna gitmişti. Ona asla kızamaması bir kenara, onu cidden seviyordu.
"Bir şey düşünüyordum sadece. Psikoloğunla böyle konuşman çok ayıp!"
Mi Ka alayla gülüp kafasını iki yana salladı. Bu doktor kimseye kızamıyordu bile.
"3 dakikadır senin duvarla olan fantezinden bahsediyoruz. Bu yüzden 3 dakika daha fazla seans vermelisin."
Jin sırıtıp elini çenesine koydu. Bu çocuğun herkesten nefret ettiğini bilse de, nedense kendisinden nefret etmediğini düşünüyordu. Her ay bir psikolog değiştiren birine göre, üç aydır birlikte kalmaları mucizeydi.
"Benimle 3 dakika daha fazla sohbet mi etmek istiyorsun?"
Mi Ka suratını ekşitti. Jin iğrenç bir şeyden bahsedermiş gibi suratına baktı. Kendisini neredeyse öğürecekmiş gibi hissederken araları dudaklarını.
"Yavaş geçen dakikalardan nefret ediyorum. 3 dakika erken bitir. Kusmak için zamanım kalsın."
***
Jin yine bekliyordu. Son zamanlarda yaptığı tek şeydi belki de beklemek. Fakat devam ediyordu bu eyleme. Taehyung'u görebilmek için zamanın geçmesini umursamamıştı. Mesai biteli yarım saat geçmişti fakat kalkamamıştı yerinden. Taehyung'u beklemeye devam ediyordu işte.
"Mesai saati çoktan bitti, doktor. Çıkmayacak mısınız?"
Jin, Kwang Soo'ya dönüp gülümsedi. Endişeli halini tek bir yüz ifadesiyle saklarken, defterini kapatıp alpaka kalemini üstüne koydu.
"Sen çıkabilirsin."
Kwang Soo, kaşlarını çatarak baktı Jin'e. Merakla araladı dudaklarını. Biraz da endişeli çıkmıştı sesi.
"Siz çıkmayacak mısınız?"
Jin ne yapacağını bilmiyordu. Çıkıp evine gitmek istiyordu fakat yapamıyordu bir türlü. Taehyung'la konuşmadığı gün eksik hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CREATURA -TAEJIN-
FanfictionMors Certa, Vita İncerta. [Ölüm kesindir, Hayat değil.] * Kitap @justtaejinn 'e ithafendir 💜 * [TAMAMLANDI] * Angst sahneler içerir. *