Adsız Bölüm 15

7 0 0
                                    

İstanbul'a geleli 4 hafta olmuştu ve ne teyzemle nede Korhanla görüşememiştim. Teyzeme sormam gereken bir sürü şey vardı ama bir türlü fırsat bulup soramıyordum. Telefonda bir kaçkez sorma girişiminde bulunmuştum ama bu konuda iyi olmadığım ortadaydı.

Okulun ilk ayı bitmek üzereydi ve ben bir kaç arkadaş yapabilmiştim. Hani filmlerde olur ya kız gider ama arkadaş edinemez içine kapanık bir kız olarak yalnız takılır neyse ki onlardan olmadım. Sanırım doğru bölümü seçmiştim bildiğim bir işte ayni zevke sahip insanlarla bir aradaydım. Hayatımda çok şey değişmişti. Farklı bir şehir, farklı insanlar hatta artık işitme cihazımı daha sık kullanmaya başlamıştım.

Aslında apartda oda arkadaşım burcunun nefes almayı unutup sohbet diye nitelendirdiği sadece kendisinin konuştuğu günler çaktırmadan kapattığımda oluyordu cihazı.

Derse yetişe bilmek için yatağımdan kalktım ve ilk işim burcuyu uyandırmaktı. Gece geç yattığı için sabahları ayılamıyordu. Ne kadar seslensem de beni duymayacağını biliyordum. Bu yüzden en etkili silahımı kullanmalıydım.

"telefonun çalıyor. Sevgilin arıyor." bir anda yerinden doğrularak telefonuna baktı. " ya her gün aynı şaka yapılır mı kuzum yaa?"

"şaka yapmıyorum o kadar seslenmeme uyanmayıp sadece bu sihirli cümlelere uyandığın için bende sihirli kelimeleri söylüyorum."

"Çok uykum var, neden erken kalkıyoruz ki ? Hani sanatçı kesimi geç yatıp geç kalkardı?"

"Konservatuara bu yüzden başladığını söyleme.."

Burcu uzun bir kahkaha attı. "AY yok be masa işi bana göre değil birde farklı karakterlere bürünmeyi seviyorum."

"O zaman şimdi büyük bir arzuyla bilgiye aç bir öğrenciyi oynama zamanın geldi. Ben çıkıyorum sen de derse yetişirsin artık."

Bütün gün gastronomini yoğun derslerinden sonra sıra mecburi olan seçmeli dersime gelmişti. Yani bana uygun olduğunu düşünmesemde müziğin ruhuma iyi gelebileceğini düşünmüştük yani benden daha çok Burcu düşünmüştü, bana kalsa bir tercih yapamayabilirdim, modern dans topluluğuna da katılabilirdim aman Allahım kendimi bu kütüklükle pistte hayal edemiyorum. Sanırım bütün rezil olma kotamı doldurmuş olurdum. Neyse ki hala rezil olma kontenjanımda yer var.

Koridorda yayılan bu güzel ezgi piyanonun her tuşuna kendinden emin ve duyguyla basan çocuk Emre yine herkesten erken gelip yerine kurulmuştu bile müzik odasına girersem rahatsız olabilir ve çalmayı bırakır diye kapının arkasında oturup onu dinlemeye çalışıyordum.

Fakat geldiğimi anlamış olacak ki müzik ziyafetini yarıda kesti. Onu izlediğimi anlamaması için ders kitabımda rastgele bir sayfayı açıp okuyormuş gibi yaparak bu zamana kadar yapılmış en klişe harekete dahil olan aptallardan biri olmuştum.

"Gerçekten bu klişeyi yaşayacak mıyız?"

Anlamazdan gelmeye çalıştım.

"Nasıl yani ders sonrası bir tekrar yapıyordum"

Pek inanmışa benzemiyordu keşke Burcu dan biraz ders alsaydım. İlerde iyi bir oyuncu olacağı kesin, hazır oda arkadaşımken bir şeyler öğrensen iyi olur aslında.

"Şimdi de uzaklara mı daldın? Sürekli bunu yapıyorsun aslında seni ne zaman görsem biri bir şeyler anlatırken boş bakıyorsun orada değilmiş gibi bu kadar düşünmek insanı hasta eder."

"Sürekli beni izlediğini bilmiyordum."

"Ben herkesi izlerim ve karakter analizi yaparım bundan beslenirim her sanatçı gibi..."

"Bunları henüz 3. sınıfa giderken söylemen biraz kendini beğenmişlik göstergesi olmasın sakın. Nerede o sanatçı naifliği alçak gönüllülük.."

Gülümsemesiyle o ciddi tavrı kaybolmuştu. "Ben asistanım sonuçta bir kıdemim var hem kimse alçak gönüllü olduğu için taktir edilmez taktir edenlerde bu zaafını kullanacakları günü beklerler. "

Böyle düşünmesini gerektiren durumlar yaşadığı belliydi.

Ders başlamak üzereydi ve öğrenciler gelmeye başlamıştı bu küçük sohbet ikimizinde hoşuna gitmişti. Ders çıkışı sohbetimize devam ettik arada birbirimize uyuzluk yapmış olsakta ikimizde olduğumuz andan memnunduk...

Bugün ve Diğer GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin