18. bölüm

7 0 0
                                    

Sabah uyandığımda Burcu bütün ayrıntıları öğrenmek istiyordu sonuçta randevu onun eseriydi. O kadar çok şey soruyorduki yediğimiz yemeğe kadar anlattırmıştı.
“Her şey iyi hoşta keşke öpseymiş seni be..”
Tam burcudan beklenecek sözlerdi bunlar.
“Saçmalama seninde ayarın yok kızım ya..”
“Tamam yeni tanışmış olsanız ağırdan sat kendini derdim ama siz kaç aydır görüşüyorsunuz benim ilişkilerim
den daha uzun bir tanışıklığınız var. Bence artık adını koyalım.”
En son akıl verdiğinde Korhan a mesaj attığı aklıma gelmişti ve hemen telefonuma sarıldım. “Sakın Burcu yemin ediyorum konuşmam seninle!”
“Yok canım o kadarda değil zaten kimliğim açığa çıkmış. Yazım hatalarım bile konuşulmuş kıymetim bilinmiyor ki millet televizyonda çöp çatanlıktan dünyanın parasını kazanır övgüler alır bize gelince sesli harf kullanmıyor olur.”
“Bir dokun bin ah işit oldu bu biraz. Hadi dün okulu boşladım bugün geç kalmamam lazım.”
Yoğun ders programım ardından kendimi sonunda kampüsün bahçesine atabilmiştim.
Şuan beni bir kahve ancak kendime getirebilirdi.  kahvemi yudumlarken bir yandan da oturacak boş bir yer arıyordum. Sonunda kendimi yeşilliklerin içine atmıştım. Istanbul’da yeşil bir alan bulmak kolay olmuyordu. Bu yüzden çoğu vaktimi kampüsteki bu güzel alanda geçiriyordum.
Kahvemin tadını çıkartırken yanıma birinin oturduğunu fark ettim. Kim olduğuna bakmak için döndüğümde siyah boncuk gözleriyle bana gülümseyerek bakan yetenek abidesi emreyle göz göze gelmiştim. Belliki oda günün yoğunluğunu bu güzel bahçede sıcak bir kahveyle atmak istiyordu.
“Çok şanslıyım güzel bir kahve arkadaşı buldum. Kahve dediğin güzel bir sohbetle içilir.”
“Benim sohbetimin seni açacağını sanmıyorum.” diyerek gülümsedim.
“Olsun bizde sessizce oturup etrafı izleriz. Belki dün neden okulu astığını anlatırsın.”
Şaşkınlıkla ve merakla yüzüne baktım dün seçmeli dersimde yoktu nasıl olduda gelmediğimi anlamıştı. Şaşkın suratıma bakarak tekrar gülümsedi.
“Korkma medyum değilim Burcu söyledi. Bende seni sorumluluk sahibi biri olarak düşünmüştüm. “
Bu sözü beni utandırmıştı. “Ben sorumsuz biri değilim. Bunun içinde sana açıklama yapacak değilim.”
Benim sinirlenmem hoşuna gitmiş gibiydi. Kahvesinden bir yudum içti ve çimene uzandı.
“Sinirlenme şaka yapıyorum. Hem bu kadar narin olup hem de nasıl hırçın olabiliyorsun. Seninle vakit geçirmek keyifli, uzun uzun sohbet etme isteği duyuyorum. Belki bir gün beraber okulu asarız.”
Bu kadar değer verebileceği ne yapmıştım ki? Şuan kendimi önemli hissettiğim bir an yaşıyordum. Ve bu çok farklı bir duyguydu. kahvelerimiz bitene kadar bir sürü şey konuşmuştuk çocukken ilk müzik aletinin darbuka olmasını, annesinin günlerde ona zorla çaldırdığındaki duygularını anlatırken yüzünün şekilden şekle girişini izliyordum. Ve büyük annesinden kalan piyanoyla hayatının nasıl değiştiğini anlatırkenki duyduğu mutluluğa bakıyordum.
Harika  anılarla dolu bir çocukluk, imrenmemek elde değildi. O an düşündüm bir insanın kaderi neye göre çiziliyordu? Biri güzel bir hayat yaşarken diğeri ne yapmıştıda zor ve kimsesiz bir hayata mahkum ediliyordu? Sonra bu düşüncelerimden dolayı kendimden utandım. Bana karşı olan samimiyetindense mutluluk duydum.
Konuşmamız sırasında bir an duraksadım. Hani olurya birinin sizi izlediğini hissedersiniz ve etrafınıza bakınmaya başlarsınız. Işte tamda onu yaşıyordum. Biri bizi izliyordu.

Selam arkadaşlar, hikayeme uzun bir ara vermiştim ama artık tamamlama zamani geldi. Hiçbir şey yarım kalmamalı değil mi?😉 Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum. Olaylar yakinda başlıyor.. umarım karakterleri sevmişsinizdir.yeni bölümlerde gorusmek üzere..

Bugün ve Diğer GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin