Selamlar çok sevgili okuyucular. Bir final bölümü daha yazmak üzere açıklama yapmaya çalışmaktayım... Ne yazacağımı bilmiyorum zaten bir çoğunuz da burayı okumadan geçiyor.
Bu yüzden,
Başlayalım bari.He unutmadan
Yine
3. Kişi Anlatımı:
•○°●•○°●•○°●•○°●•○°●•○°●•○°●•Kızlar, Eftalya'sız bir şekilde okulda saçmalamaya çalışarak bozulan morallerini düzeltmeye çalışıyorlardı. Ahenk ve Bediz klasik goygoylarını yaparken Zümrüt'ün aklı Erva'nın moralinde kalmış, endişeyle arkadaşını izliyordu. Çünkü Erva dışarı çıktıklarından beri gerekli gereksiz her şeye kahkahalarla gülmüş ilk defa üzgün olduğunu bu kadar saklama gereği duymuştu.
"Kanka bak şimdi sana soğuk bir espri yapacaz." Dedi Ahenk yanında Bediz'le birlikte Erva'ya dönerek.
"SOĞUUUK." diye bağırdılar aynı anda. Bu espriyi Erva'yı sinir etmek için her zaman yaparlardı. Fakat bugün ilk defa göz devirmek yerine kahkahalarla güldü bu espriye.Zümrüt Erva'ya dehşete düşmüş gibi bakarken Erva'nın kahkahaları dinmiyordu. Ahenk ve Bediz de endişeyle Erva'ya baktıklarında Erva'nın gülmekten gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı bile. Çok geçmeden de bahçenin ortasında kahkahaları hıçkırıklara dönüştü.
Ahenk endişeyle arkadaşının sırtını sıvazlarken Bediz Erva'yı tekli banklardan birine ittirdi ve oturmasını sağladı.
Erva buydu işte, somurtması mutsuz olduğu anlamına gelmezdi ama kahkaha atmasının gerçekten acı çektiği anlamına gelmesi muhtemeldi.
Zümrüt insanların Erva'nın ağladığını fark etmemeleri için önünü kapattı ve Ahenk ile Bediz de onu sakinleştirmeye çalıştı.
"Babasına çok bağlıydı, nasıl kaldıracak şimdi o acıyı? Nasıl güçlü duracak? Hayalleri vardı. Onu ne olursa olsun destekleyen babası olmadan bu hayallerini nasıl tamamlayacak? Sikerim gururumu. Ben Kıvanç'ı arıyorum."
Erva hıçkırıklarının arasında ağzına geleni sıralarken elini cebine atıp müthiş bir hızla telefonunu çıkardı.
Ezbere bildiği kayıtlı olmayan yabancı bir numarayı hızla tuşladıktan sonra arama tuşuna bastı.
Zümrüt, Erva'nın o an elinden telefonu almak istedi ama Kıvanç ne yapmış olursa olsun şuan babası ölmüş bir çocuktan fazlası değildi. Bu yüzden içindeki isteği bastırdı.
Göstermese bile şuan gerçekten kötü olmuştu Zümrüt. Polat'a ulaşıp sıkı sıkı sarılmak istedi. Aklının bir köşesine bu isteğini not etti, bugün bunu yapacaktı.
Erva telefonu sinirle kapattıktan sonra bir küfür daha savurdu. Anlaşılan telefonu kapalıydı.
Erva sinirle saçlarını yolmaya çalışırcasına ellerini sıktı. Zümrüt dayanamayıp arkadaşının elinden telefonu aldı ve hızla Erva'nın babasının numarasını bulmaya koyuldu. Bulmak çok zor olmamıştı. Düz bir şekilde "baba" diye kayıtlı olan numarayı aradı. "Alo Erva'nın babasıyla mı görüşüyorum. Kendisi şuan ağlıyor. Sanırım Gölcük'teki cenazeye katılması onun için çok daha iyi olacak şuan gerçekten çok kötü. Onu gelip alır mısınız lütfen?" Adamın konuşmasına fırsat vermeden telefonu yüzüne kapattı. Kendisini yemek siparişi veriyormuş gibi hissetmişti.
Ahenk ve Bediz, Erva'yı iki kolundan zorla kaldırarak yurda yönelirken Zümrüt elinde Erva'nın telefonu ile kalmıştı. Elindeki telefon bildirim sesiyle titreyince Erva'nın babasının bir şey yazmış olma ihtimaline karşı telefonu açtı. Gelen mesaj Erva'nın babasından değildi: Merve'dendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatılı Okul
ChickLitHangi salak bir yatılı okula gitmeyi tercih eder ki ? İtiraf ediyorum: ben ve kankalarım... º•.○●º•.○●º•.○●º○.○●º•. AHENK: Bizim tayfanın çılgını. Kendisi garip ama güzel kelimeleriyle ünlüdür. İnatçı ve bir o kadar da uykucu. Yabancı şarkıdan başka...