Nefes dünkü üst üste gelen sürprizlerden sonra çok daha rahat bir uyku çekmişti. Tahir ile Yiğit gece geç saatte döndükleri için ikisinden de çıt çıkmıyordu. Nefes de gece boyu onları beklemişti ancak, böyle rahat uyuyunca Bukre erkenden uyandırmıştı işte. Yiğit'e de bakıp geri döndükten sonra, az önce arkasını dönmüş bir şekilde uyuyan kocasının düz bir şekilde uzandığını ve sanki sol kolunu nefesini aramış gibi yatağın boş tarafına uzattığını gördü.
Yanağını hafifçe yana eğerek gülümsedi. Yatağın diğer tarafına geçip oturdu. Boşluğa uzanan elin parmağındaki yüzüğe takıldı gözleri. Az önceki gülümsemesinin yerini kocaman bir tebessüm aldı. Yüzüğünün üzerine dokundu, kendi yüzük parmağıyla birlikte. Bu anı ilk kez yaşadığı zamanı hatırladı. Utana sıkıla odaya girmesi, yatağın kenarına otururken ki utanıklı halleri ve yüzüğüne dokunduğu o an... Tahire attığı her adım gibi bu da, öyle özeldi ki... Kendi için yaptığı onca şeyden sonra, bir yüzükle teşekkür etmek istemişti belki. 'Yüzük bana vedatı hatırlatıyor' diyerek yüreğinde açtığı yarayı sarmak için taktığı bir yüzüktü belki. Tahir'in onca zulme rağmen korkusuzca elinden tuttuğunun en büyük kanıtıydı. Şimdi bu adamın kızını taşıyordu karnında ve geldikleri bu yolu her düşündüğünde içindeki kelebeklere engel olamıyordu.Tahir'in sol elini kocaman açtı, sıcak narin ama bir o kadar da Nefesin başını sarabilecek kadar heybetliydi. Nefes başını Tahir'in avucuna yerleştirdi. Yan yatmasına Bukre izin vermediği için sadece başını yana çevirdi. Pencereye uzandı gözleri, kulağındaki küpenin Tahir'in parmağındaki yüzüğe temas etmesiyle çıkan sesi dinledi. Güneş ha doğdu, ha doğacak... Bukre zamanı sanki... Bunu hatırlayınca içi daha da huzur buldu. Bu kadarıyla kalmayacaktı huzuru, az önce boşluğa uzanan avucunun içinde karısının yumuşacık saçlarını hisseden Tahir'in beline uzanan sağ elini hissedince ikiye katlanacağını hissedecekti.
Tahir sol elini hiç oynatmadan Nefesine biraz daha yaklaştı. Sağ eli kızının üzerinde gezinirken, diğer eliyle çoktan karısının yanağını okşamaya başlamıştı. Tahir kendini biraz daha aşağı alıp, başını Nefesin boyun hizasına gelecek şekilde indirdi. Saçlarını koklayarak yaklaştı iyice.
"Benim güzel kızım nereye gitmiş?"Demesiyle birlikte gömüldü boynuna. Gözlerini hâlâ açmakta zorlanıyordu, uykulu sesiyle konuşup, biraz daha sıkı sarıldı karısına. Nefes başını kocasına çevirdi, uyanmış ama yataktan kalkmak istemeyen nazlı çocuklar gibiydi yüzü.
"Tahir..."
Tahir kapalı gözleriyle cevap verdi.
"Nefesim..."
"İşe gitmiyorsun, benim dizimden ayrılmıyorsun, alışverişi bile yangazlara yaptırıyorsun, doktorun yanında da hep birlikteyiz..."
Tahir merakla gözlerini açtı.
"Hayırdır kaptan, sıkıntı mı var? Sıkıldın mı yoksa!"Nefes elini Tahir'in sakallarında gezdirdi. Masum masum, sessiz sessiz, sanki şiir okur gibi konuştu.
"Sıkılmak mı? Senden mi?
Kaptan Nefes sıkılsa, çocuk Nefes özler, o sıkılsa anne Nefes bekler bir köşede. Bazen sevdalı Nefes daha ağır basıyor. Bazen babasını arayan küçük bir kız çocuğu uyanıyor. Bazen öğretmenine hayran nazlı bir öğrenci...""Oohh, ne çok sevenim varmış öyle. Hepsi de bir nefese sığıvermiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zarif Sevda : Nefes İle Tahir
FanfictionYorgun gönlün içinde... İkinci sezon finali sonrası yeni başlangıçlar... İçimizde kalanlar...