Daha bir saat olmamıştı ikisi de yatağa uzanalı. Tahir, boynuna sokulduğu karısının kokusunda saklanırken, Nefes günün yorgunluğu ile gözlerini kısacık da olsa kapatıverdi. Anne olarak gözünü dahi kırpmaması gerekirdi belki ama o kadar çok yorulmuştu ki... Hâlâ iyileşmemiş dikişleri vardı, on gün önceki sancılar içinde kazınmıştı. Bukre’yi kucağına alınca unuturdu zaten çoğu şeyi ama şimdi yanında Tahir’in varlığı ona daha da güven verdi. Tahir ise sımsıkı gömüldüğü karısının boynunda öylece bekledi. Bir gözü karşısında duran beşiğe, diğer gözü başucundaki Nefesine gitti durdu. Belki on, belki on beş dakika geçmişti Nefes uykuya dalalı. Tahir, yavaşça kolunu çekti karısının başının altından. Üzerini güzelce örttükten sonra yatağın diğer tarafına geçti, oturmaya başladı. Kızını uyandırma korkusuyla öyle sessiz, öyle usulca hareket ediyordu ki...
Beşiğe uzattı elini, kızını izlemeye başladı. Alışkın değildi ki, kızı başucunda uyurken öylece uyumaya. On gündür uyuduğu saatler sayılıydı. Ya Nefesin başında biraz dalıyordu, ya da Bukre’nin kapısında. Bazen de oturduğu bir bankta Yiğit’i dizinde yatırınca kapatırdı gözlerini. Şimdi hepsinin de başucunda olduğunu bilmek öyle huzur doluydu ki. Bu huzuru uykuya kaptırmak istemedi.
Bukre’nin yüzünde bambaşka bir huzur, bambaşka bir güzellik vardı. Annesinin dokunuşu onu sanki çok daha güzel bir kıza çevirmişti.
Ne zor bir yoldu geldikleri, sanki yıllarca hapiste olan kendiymiş de, Nefesle birlikte oradan kaçıp kurtulmuş gibi hissetti.
Sanki azıcık arkasını dönse, bebeğine bir şey olacak gibi geldi. Bukre hafif elini oynatınca bile telaşa kapılıyor, uykusu bölünmesin diye elinden geleni yapıyordu. Beşiği çok yavaş sallamaya başladı yeniden. Az önce nefesi hızlanan Bukre’nin nefesi yeniden düzene girmişti. Babasının onu izlediğini bilmiş gibi alt dudağını oynattı hafifçe gülümser gibi. Bunu gördükten sonra Tahir’in yüzündeki tebessümün ise ucu bucağı yok gibiydi.Küçücük bir nefes... Böyle güzel gülmeyi nereden öğrenmişti ki. Annesine çektiği belliydi. Bir gülüşüyle dünyayı önüne serer gibiydi. Ardından sırtına uzanan el ile kendine geldi. Nefes, çoktan gözlerini açmış kızını hayran hayran izleyen kocasına bakakalmıştı. Diğer kolundan da destek alarak kendini doğrultmaya çalıştı. Tahir’in arkasından boynuna sarıldı sımsıkı.
Ardından yavaşça, kocasının yanına geçip o da kızının tam karşısına oturdu. Tahir’in omzundan destek alıp koluna girdikten sonra başını Tahir’in omzuna dayadı.
“Nefesim... Hiç uyumadın ama?”
“Uyuyamıyorum, ben uyuyamam zaten, sen bakma bana. Asıl sen kim bilir ne zamandır uyumuyorsun... Hadi sen uyu biraz.”
“Valla rekor sende...”
Nefes merakla ama fısıldar gibi sesiyle sordu.
“Neyin rekoru?”
Tahir, gözlerini kızından hiç ayırmadan bıyık altından güler gibi konuştu.
“68 saatti sanırım. Hastanede o kadar sürmedi. 54 te bıraktım!”
Nefes bir an anlayamadı ne dediğini ama uykusuz kaldığı saat olduğunu anlayınca yüksek sesle azarlar gibi sordu.
“Nee? 54 saat uykusuz mu bekledin sen hastanede?”
“Şşş... Kızımı uyandıracaksın, az sessiz da!”
Nefes biraz daha sesini azaltarak yeniden sordu.
“Tahir ne demek o kadar saat uykusuz kaldım? Hem 60 saat ne zaman kaldın? Askerde falan mı? Bir insan o kadar uykusuz nasıl durur ya! Boşuna deli demiyorlar ya sana!”
“Askerden alışkınız tabii ama asıl rekoru senin kapında beklerken kırmıştım. Gece yanında uyuyakalmasaydım 70 i bulacaktım da olmadı.”
Tahir, çok normal bir şeymiş gibi anlatınca Nefes anlam vermekte daha da zorlandı. Ama o anı hatırlayınca dik bakışlarını merhametle yere indirdi.
“Sen... Osman hocada uyuduğun geceyi diyorsun?”
Tahir Nefese tebessümle baktı.
“Seninle uyuduğum ilk gece... Nefesini duyduğum, kaybolmaktan korktuğum ilk gece."
"Osman hocadan korkmuş olmayasın!"
Nefes tebessüm etti, sonra tedirginlikle sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zarif Sevda : Nefes İle Tahir
FanficYorgun gönlün içinde... İkinci sezon finali sonrası yeni başlangıçlar... İçimizde kalanlar...