Şairin yüreğinde merhamet, bir çiçekçinin içinde uyanan keder gibi.
Sessizce sarılma, bir ömrün içindeki kör kalmış en deli köşeydi.
Nefes ile Tahir, uzun zamandır uğramadıkları gemiye böyle açılış yapmışlardı. Mustafa'nın, yangazların ve tüm gemi tayfasının gözlerinin önünde arabaya binip gittiler. Mustafa arkasından hırslı hırslı söylenmeyi ihmal etmedi.
"Sen dön gemiye, soracam sana bunun hesabını!"
Tahir duymamış gibi yapıp Nefesi de arabaya oturttuktan sonra kendi de yerine geçti. Biraz ilerlemişlerdi ki, ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu. Nefes içinde saklamaya çalıştığı öfkesi, Tahir içinde mahcubiyeti saklıydı. Söyleyeceği hiçbir şeyi yerine koyamadı. Aklına defterde yazılanlar geldi. Her birini tek tek yerine koymaktı asıl amacı. İçindeki telaşı, bekleyip kurutamadığı dut yaprağı bu yüzdendi.Nefese anlatmak için başka bir yol bulamamıştı belli ki.
"Asiye yengemi aradın mı, çocuklar uyanmış mı?"
Nefes başını hiç çevirmeden cevap verdi.
"Konuştum, Bukre uyanmış ama uyutmuş bir daha."
Tahir bunu duyunca, direksiyonu kırarak sahil tarafına yeniden dönüş yaptı.
"Tahir, niye döndün?"
"Az bekle da Nefes!"
Nefes daha fazla bir şey sormadı. Sessiz sessiz Tahir'in daha ne edeceğini merakla beklemeye başladı. Çok geçmemişti ki Çivra'yı görünce derin bir nefes aldı. Çivra'ya gitmeyeli ne kadar zaman olmuştu.En azından burası Tahir'in deliliğini estirdiği değil, fırtınasını dindirdiği yerdi.
Bu yüzden kayalıklara çıkana kadar hiç ses etmedi ikisi de. Tahir, Nefesin yukarıya çıkmasına yardım edip en uca kadar götürdükten sonra yere bağdaş kurup oturdu. Nefese de aynısını yapmasını ister gibi başıyla işaret etti. Nefes itiraz etmeden dizleri Tahir'in dizlerine temas edecek şekilde tam karşısına bağdaş kurdu.
"Ee Deli Tahir?"
Tahir Nefesin iki elini avuçları arasına aldı. Yüzü biraz yerde, biraz Nefesin kalbinin üzerinde gezdi durdu.
"Ben... Senin yazdığın defteri okudum."
"Defterimi mi karıştırdın?"
"He Nefes, karıştırdım. Ne yapsaydım, sen o kadar uzaktın ki, içinde ne yaşadığın hakkında en ufak bir fikrim yoktu."
Nefes cevap verip verdiği sözü bozmak istemedi.
Tahir, gözlerini utançla kaldırıp devam etti.
"Anne yazmışsın önce. Pek anlayamadım ama doktorun dediği şey dimi bunlar? Sonra yazdıkların falan, çok korktum Nefes. Bir gün daha, sadece bir gün daha içinde yaşadıklarınla bensiz savaşsaydın ölürdüm. Bu yüzden en kısa yol olarak bunu buldum ben de. Kızdın, Korktun, haklısın da. Ama tek derdim, beni affedip yanında uyutman değildi, benimle paylaşıp yüreğinden sakınmamandı."Nefes, Tahir'in bu anlattıklarını şaşkınlıkla dinledi.
"Bak, ben düşündüm. Ne dersin sen bilmiyorum ama Halime teyzeye burada kal, dedim. Öyle üç beş gün daha değil, hep buralı olsun. Kızını da buluruz belki. O evi kendine yuva, bize ana kucağı yapar. Ben gemideyken sana yardım eder. Kızma hemen. Sen yalnız başına yapamazsın diye değil ya da sana güvenmediğimden hiç değil. Ders çalışırsın, o Bukre'yle ilgilenirken. Sınavı var bunun, mezuniyeti var. Kolay değil ki, bunca zaman tek başınaydın zaten. Benim ailem sana aile olmayı beceremedi. Yine çektin bizim yüzümüzden, yine yalnız kaldın. Anne yarasını sarar mı bilmem ama belki şifa olur be Nefes! Sen he dersen, diğerlerine geçeriz... Ama birlikte!"
Tahir susunca, Nefesin gözleri konuşmaya başladı sanki. Çivra soğuktu, soğuk rüzgarlar esiyordu denizden, sabahın bu saatinde. Esen rüzgara karışan saçları içindekileri anlatmaya çalışır gibiydi. Bu adamın kafasını kırabilir miydi ki söz vermemiş olsa, kıyar mıydı bir nefeste. Ama Tahir kıymıştı işte ona. Hâlâ içinde ürkek bir endişe vardı sabahtan kalan. Ne kavga etmeyi biliyorlardı, ne de gönül almayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zarif Sevda : Nefes İle Tahir
FanfictionYorgun gönlün içinde... İkinci sezon finali sonrası yeni başlangıçlar... İçimizde kalanlar...