'Önce Ellerin'

1.8K 116 27
                                    

"Ellerin anlatır sabahın olduğunu, Ellerin yoksa bil ki gece ve karanlık. Mevsimler onlarla değişiyor,
Görüyor musun?
Önce ellerin,
Anlasana ellerindeyim artık."

Acayip normal bir aile olmanın binbir zengin adımları gezindi bütün gün. Bir gelgit yaşansa da güz asrında, bir bahar öterdi birinin kulağında. Bir adım atılırdı sokağın başında, bir mucizeye rastlanırdı yolun sonunda. Yorgun olmak engel değil, gülümsemeye tek bir sebep olurdu.

Nefes, adamları evden gönderince Bukre’yi yıkadı hazır Halime teyze yanındayken. Tahir ile kaç defa denese de, Tahir’in eli bir türlü yetişmiyordu bu işe. Beceremediğini söylerdi ama aslında kıyamadığından tutamazdı elinde bilirdi. Kızı suyun altında kayıp giderken, karnına bastırmaktan korkardı. Başından dökülen sudan korkmasına dayanamazdı. Ona özel şampuanı olsa da, gözlerinin köpük köpük olmasına izin vermezdi. Ama  banyo sonrası masaj işini de kimseye bırakmazdı. Doktor rahat uyusun diye losyonla masaj yapın dedi diye, her gece yapmadan uyutmazdı Bukre’yi. Bugün gemideyken banyo yapmasına bu yüzden bozulabilirdi ama artık bu duruma alışması gerekti.

Nefes, Halime teyzeyle banyo işini hallettikten sonra masajı da kendi yapmak isteyince Halime teyzeye verdi. Nefesin de yapmakta zorlandığı şey şu masaj işiydi, belki de Tahir bu yüzden bu konunun üzerine bu kadar düşüyordu. Nefesin aklında ise, banyo sonrası masajını yapacak kadar lüksü olmadığı Yiğit’in bebekliği geziniyordu her defasında. İçi sızlardı bunu düşündükçe ve bazen Tahir gizliden gizliye duyduğu bu sızıyı hissettikçe Yiğit’in üzerine daha çok düşer, onun içinde yaşayamadığı hiçbir şey kalmasın isterdi.
Halime teyze, yıllardır özlemini duyduğu bir ailenin içindeymiş gibi başladı Bukre’nin masajına.
Nefes kapıya yaslanıp izlemeye başladı küçük bir kız çocuğu edasıyla.

“Kızınıza ne oldu?”
Halime teyze başını hiç kaldırmadan, aniden yaşaran gözleriyle usul usul masaj yapmaya devam etti.
“Çok özür dilerim... Bu konunun sizi üzdüğünü biliyorum ama Tahir sizden kalmanızı isteyince... Sizi bekleyen biri yok mu İstanbul’da?”
“Kızım... Beni bekliyordur dimi? Yıllardır benim onu beklediğim gibi...”
Nefes endişeyle sordu.
“Yoksa... O da... Benim gibi?”


Nefes artık kendiyle ilgili böyle şeylerden konuşurken kötü olmuyordu eskisi gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Nefes artık kendiyle ilgili böyle şeylerden konuşurken kötü olmuyordu eskisi gibi. Ama karşısında kızına hasret bir anne vardı.
“Bilmiyorum... Nerede, ne yapıyor... Yaşıyor mu... Bilmiyorum.”
Nefesin sesi buz gibi oldu. Halime teyze başını hiç kaldırmadan devam etti.
“Belki de... Ha bu uşağın senin umudunun kefareti olması gibi, kızımın akıbeti de, benim vicdan yükümün kefaretidir kim bilir.”
“O ne demek Halime teyze?”
“Sana uzanamadım zamanında, seni kurtaramadım. Beni kızımla tehdit etti, kızı alıp zorla satarmış, senin yaşadığını yaşatırmış. Korktum... Sustum... Ama korkmak kızımı kurtarmama yetmedi.”
Halime teyze iyice içli içli ağlamaya başladı. Nefes ise soğukkanlılığını korumakta kararlıydı.
“Bana da öyle derdi.”
“Bir gün yine polise gidicem diye direttim. Çok dövdü. Abisiyle, babası o adamın kapısında yatıyor, kurtarılacak bir durum olsa onlar kurtarırdı dedi.” Halime teyze bu cümleyi çekine çekine söylemişti.
Nefes abisinin adını duyunca daha fazla dayanamadı. Yaşları usul usul akıtmaya başladı. Halime teyzenin yüzünü dönmeye cesareti yoktu ama o da yaşlarını eşlik etti Nefesin içli dolu sesiyle.
“Babam bile isteye... Abim kanaya kanaya yattı o kapıda.”
Nefes, her abim dediğinde içinde bir deprem kopar gibi andı adını.
“Abine ne oldu?”
Halime teyze bunu sorar sormaz lafı toparlamaya çalıştı.
“Bağışla kızım. Sana iyi geleyim diye buradayım ama sana acılarını hatırlattım.”
“Merak etme. Artık acıtmıyor, umut inatla karışınca acısı kalmıyor.”
Nefes içli içli kaldırdı başını yerden. Güçlükle cevap verdi.
“Hani umudun kefareti dedin ya? Bazen... Umut ölüyü diriltmeye yetmiyor. Belki de, umudun elinin uzanamadığı tek şey bu.”
Şimdi ikisi de hüngür hüngür ağlamaya başladı. Bukreyi beşiğine yatırıp Nefese kocaman sarılan teyzenin yarası tazelenmiş gibiydi. Nefese sarıldıkça kendi kızını andı. Nefes...

Zarif Sevda : Nefes İle TahirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin