Bugün günlerden Zifina... Bugün günlerden müjde kuşu... Bugün günlerden huzur... Bugün günlerden badem gözlü yar. Bugün günlerden leylak kokusu... Bugün günlerden orman yeşiline karışan bir çift çimen göz... Bugün günlerden hep içinde yarım kalmış, tamamlanamamış bir heves. Bugün günlerden Nefes...
Tahir en son başvurduğu şifa kaynaklarını birleştirip bir yol çizmeye karar vermişti. Önce Yiğit'in anlattığı çiçek şifasına başvuracaktı. Ardından Osman babasının sözüne uyup, bekleyecek ama tevekkülü elden bırakmayacaktı. En son olarak da doktorun sözleri... Sevginin ve en çok da Nefesin ona olan sonsuz güveninin yenilmez urganlarına sarılacaktı. Nefesi de götürecekti ama onunla birlikte iyileşerek, ona hep yanında olduğu güvenini her adımında fikrine sabitleyerek, ona duyurmadan ama onun yüreğini alıp kendi avucuna koyarak... İşte bu sensin, der gibi... Kendini gör, hisset, fark et yeniden içindeki coşkuyu. Yorulursan gel birlikte dinlenelim, der gibi...
Tahir bütün gece gemideydi. Sabaha karşı yeni evlerine dönmüş, duş almış, gerekli malzemeleri ayarlamış, hazır bir şekilde Nefesin yanına gelmişti. Nefes'i bir eli karnında saçları yüzüne serpilmiş, biraz da Tahir'in yastığına gömülmüş bir şekilde uyur halde buldu. Tahir için Nefes'ten uzak kalmak, içine sancı veren bir ağrı gibiydi. Onsuzken zamanında çok acı çekmişti ama şimdi ona kavuşmuş da olsa, bir kaç saat uzağında kalmak hâlâ canını yakıyordu. Hatta onun kokusunun her damlasını bu kadar ezberlemişken uzak kalmak çok daha acı veriyordu. Son olaylardan sonra ne kadar yalnız bırakmak istemediyse de Nefes ekmek kapılarını ihmal etmesin diye iyi olduğuna ikna edip, gece gemiye zorla göndermişti.
Tahir usulca yanına oturdu. Nefes'in alıp verdiği nefesi dinledi büyük bir tebessümle. Yüzüne serpilen saçlarını okşadı, yavaşça kulağının arkasına yerleştirdi. Acı içinde çığlıklarla depoda bulduğu gün geldi aklına. Ne kadar silip atmaya çalışsa da, Tahir için de çok büyük bir imtihandı o gün. Nefes'in sayısız çığlıklarından biriydi ama Tahir için Nefes'in bu çığlıklarına bu kadar yakından şahit olduğu nadir anlardan biriydi. Karısının bir damla gözyaşına kıyamayan bir adam için bu acı unutulacak bir şey gibi değildi. Nefes'in o zaman tek derdi belki sadece bebeğiyken; Tahir hem bebeği hem Nefes'i için sancı çekmişti. Ancak bugün Nefes için güçlü olmak zorundaydı. Belki de güçlüymüş gibi yapma sırası Tahir'deydi. Bu düşünceleri aklından çıkarmaya çalışıp sadece şu anın içinde hissettirdiği bahara sarılmak istedi. Elini Nefes'in saçlarından alıp, karnının üzerindeki eliyle buluşturdu. Nefes'in eli bebeğin üzerinde, Tahir'in eli Nefesin parmaklarının üzerindeydi. Gözlerini bu manzaranın üzerinden bir adım kaydırmayıp, kız olursa adını ne verirler diye düşünmeye başlamıştı. Aklından geçen sayısız isim arasından Nefes'e danışmak için henüz bir taneye bile karar verememişken, Nefes'in tebessüm eden sesiyle kendine geldi;
"Hangimize bakmaya doyamadın acaba?"
Nefes yine Tahir'e misilleme yapmış daha önce utana sıkıla yanına oturup uyurken izlediği bu adamın şimdi kendisini izlediğini anlayınca bu fırsatı kaçırmak istememişti. Tahir ise bu soru karşısında tebessüm etmiş ama kertenkelelik yapmayı da ihmal etmemişti.
"Ne bakıcam ben sana ya, kızıma bakıyorum ben."
Nefes bu cevabı duyunca biraz bozulsa da kızım diye bahsetmesi çok hoşuna gitmişti.
"Tamam ya, iyi, bak kızına, bir şey demedim." dedi gözlerini hafifçe yere eğerek. Tahir ise, Nefes'in gönlünü almak istercesine yanına uzandı. Bir elini kendi başının altına aldı, diğerini Nefesin başına yerleştirdi.
"Nefesime bakmaya doyamadım. Kızıma bakmaya doyamadım."
"Sen eminsin kız olduğuna?"
"Sen öyle hissediyorum, dedin. Sen ne hissediyorsan, o benim gerçeğim, demiştim sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zarif Sevda : Nefes İle Tahir
Fiksi PenggemarYorgun gönlün içinde... İkinci sezon finali sonrası yeni başlangıçlar... İçimizde kalanlar...