414K olmuşuz!
**
Aktan, parmak uçlarını yanağımda gezdirerek gözlerimin içine bakmaya başladı.''Sana dediğim şeyi hatırlıyorsun değil mi?''
''Hangisini? Bana çok şey dedin.'' Fısıldar gibi kurduğum bu cümleden sonra yüzümü inceleyerek tebessüm eden adam; kaburgalarımın aralarında sarı lilyum çiçeklerini yoktan var ediyordu. Ve bu güzel adamı, o lilyum çiçeklerinin arasında saklamak istiyordum.
Bu adamı kaburgalarımın arasına gömmek; her zaman canını, canıma yakın yerde tutmak istiyordum.
''Güçlüsün Alçin. Ölü sakallarımın uçlarına çiçekler açtıracak kadar güçlüsün.'' Kurduğu cümleyle gülümseyerek üzerime eğilmiş olan adamın yanağını okşadım.
''Ölü sakallarının uçlarında hangi çiçeğin filizlenmesini sağlıyorum koca adam?''
''Krizantem çiçeği sadakati temsil eder. Ölü sakallarımın uçlarında beyaz krizantem çiçeklerinin filizlenmesine neden oluyorsun minik şirine.''
''Biliyor musun koca adam, benim kaburgalarım kocaman bir mezarlık. Ben sevdiğim insanları biri yaramı görür, fark eder korkusuyla kalbime gömmek yerine kaburgalarımın altına gömdüm, orada sakladım. Ve yıllar sonra sen; ölüm kokan kaburgalarıma çiçek kokuları bahşettin. Kaburgalarımın altında hala o mezarlar duruyor ama artık her birinin üstünde binlerce çiçek yeşeriyor.''
''Kaburgalarının altında sakladığın mezarlığında hangi çiçeklerin filizlenmesini sağlıyorum küçük şirine?''
''Lilyum çiçeği güveni temsil eder. Ölüm kokan kaburgalarıma, sarı lilyum çiçeklerinin kokusunu bahşettin. Ölü bir mezarlığa yaşamı bahşettin koca adam.'' Burnundan sert bir nefes alan adam dizini yatağa yaslayarak oturdu ve önce boynuma sert bir öpücük kondurdu. Daha sonra nefesini kulağımda hissetmiş ve kasılmadan edememiştim.
''Bende sana şarkı söyleme isteği uyandırıyorsun. Yıllar sonra seni tekrar bacaklarıma yatırıp sallamak, söylediğim şarkıyla uyumanı izlemek istiyorum.''
''Beni ayağında sallayarak mı uyutuyordun?''
''Ne zaman size gelsem benden seni sallayarak şarkı söylememi istiyordun.''
''Ama büyüdüm, o küçük kız değilim.''
''Ben de büyüdüm, artık o küçük çocuk değilim.''
''Kucağına sığar mıyım ki?''
''Kalbime sığmışsın, kucağım sana kurban olsun.'' Kıkırdamadan edemedim.
''Bana hangi şarkıyı söylemek istiyorsun? Uykum geldi."
''Ben şarkı söylerken sen beni dinlemek yerine uyuyacak mısın?'' Huysuzca homurdanan Aktan'a gülümseyerek baktım.
''Uyuklarsam beni dövecek gibi konuşuyorsun.''
''Yataktan atarak uyandırırım seni. Şuna bak ben hanımefendiye şarkı söyleyeceğim o beni dinlemek yerine uyuyacak? Yok öyle bir dünya küçük şirine.''
''Küçükken uyumama izin veriyormuşsun ama!''
''Kim demiş? Uyuduğunu fark eder etmez önce biraz seni izliyor daha sonra da saçını çekip uyandırıyordum. Sen ağlamaya başlayıncada o lanet baban beni dövüyordu.''
''Ciddi olamazsın!''
''Gayet ciddiyim!''
''Ay ne konuştun, yürü git hadi banyoya!'' Son kez beni öperek banyoya giden adamın arkasından tebessüm ederek üzerimi giyindim ve Diyar'a bakmak için odadan çıktım. Bir alt kata indiğimde daha önce Diyar'ın oturup saatlerce müzik dinlediği oda dikkatimi çekti. Alt kata inmek yerine koridorda ilerledim ve boydan boya camla kaplı olan odanın manzarasına nefesim kesilerek baktım. Cama yaklaştım ve kollarımı göğsümde birleştirerek manzarayı izlemeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALTANAT (+18)
Teen FictionBeş yüzük, dört adam ve bir kadın. Beş mıntıka, onlarca hayat ve kana bulanmış kocaman bir masumiyet. Kahkahalar atıldı, kartlar dağıtıldı ve oyun başladı. Herkes uğruna canını vereceği mıntıkayı seçti, planlar yapıldı, gereken canlar alındı. "Feda...