Elimdeki fotokopilerle arabadan inip hızlıca yürürken kapıya vardığımda kendiliğinden açılmıştı Şimal gülümsemesiyle geçmem için yer verirken
-Konuşmamız gerekiyor dedi o sırada yukarıda trabzana yaslanan Cansu acilen gelmen gerek dediğinde hiç düşünmeden elimdeki kağıtlara merdivenleri koşarak çıkmıştım odaya girip kilitledikten sonra
-Ne yaptığın beni ilgilendirmez ama artık şu kızın çenesini kapat sabahtan beri iğrenç izlerini gözüme sokuyor saçma sapan imalarda bulunuyor Cansu'nun bu konuda ki hassasiyetini bildiğimden bunları yaşamasına sebep olduğum için kendime daha çok kızmıştım. Başımı sallayıp
-Bana ne biliyorsan anlat Cansu dedim kağıtları masaya sererken
-Her şeyi anlattım dün tekrar etmemi ister misin, çünkü Şimal dün gece sana her şeyi unutturduğunu söyledi gülümsedim
-Yapmamam gereken bir şeydi bunu o da biliyor gerekirse tekrar hatırlatırım, bugün bunları buldum bir bak dedim masaya otururken o da yerini almıştı
-Bunlar beklediğimiz evraklar dedi evet ama çok eski yenileri nerede bilmiyorum ama eminim devam ediyor, elimde ki silah kaçakçılığında kar ortağı olduğu ve bir tırını hibe ettiği anlaşma vardı. Şu kızın babasıyla yapılan anlaşma dedi tek kaşını kaldırırken
-Orada ciddi bir şey yoktu
-Peki neden sizi evlendirecek kadar büyük bir söz verdiler birbirlerine
-Yani gizli bir anlaşma var diyorsun
-Tıpkı Şimalle senin aranda olduğu gibi başımı salladım
-İlgileneceğim dedim çantasından çıkardığı şeye bakarken titreme esir almıştı her yanımı
-Bu, bu
-Evet annenin cep telefonu istemsizce çatılan kaşlarım Cansu'nun gözlerini bulduğun da
-Kimsin sen diyebilmiştim sadece inanmak istiyordum annemin bana koruyucu bir melek gönderdiğine Cansu'nun bunları sadece kardeş gibi olduğumuz için yaptığına ölesiye inanmak istiyordum
-Ne demek kimsin sen iyi misin Demir Cansu ben
-Sen, nereden buldun onu
-Evinizden, kaşlarım daha fazla çatılması mümkünmüş gibi birbirine değerken
-Niye öyle bakıyorsun Demir
-Ben anlamıyorum, cidden bana bir anlatsana dedim daha fazla oturamayacağımı anlayıp ayağa fırlarken elime koluma hakim olamıyordum sağ elimle baş parmağımı içe kırıp
-Annem ölmeden Dünya'da yaşadığını bile bilmiyordum, işaret parmağımı katlayıp
-Annem öldükten sonra beni aylarca takip edip ortaya çıktın, orta parmağımı katlayıp
-Annemin ölümü hakkında bilmediğim onca şey biliyorsun ve seni hiç alakadar etmezken bu konuyla çok ilgileniyorsun adımlarım yerinde duramayıp odayı tarumar ederken sahte evliliğimin yüzüğü takılı olan parmağımı katladım
-Benden bir çok şey saklıyorsun ve hala sakladığın çok şey var hızlıca yanına ulaşıp ellerimi sandalyesinin iki yanına sertçe bırakıp gözlerimiz arasında mesafe bırakmamıştım
-Kimsin sen sakince dökülen soru Cansu'nun göz bebeklerini sağa sola oynatmasına sebep olmuştu hızlıca biriken yaşlar iri iri dökülürken
-Uzaklaş demişti
-Bunca yıldır yanımdasın Cansu halâ mı benden bile korkuyorsun gözlerimi üzerinden çekmeden, cevabım sadece kapanan göz kapakları olmuştu sakince geri çekildiğim de benim sakinliğime tezat oluşturacak hızla dolabına yönelip ceket almıştı aynı hızla odadan çıkarken peşinden gidiyordum sorularımın hiç bir cevabını alamamıştım Cansu kapıya ulaşıp sertçe kapatırken bende arkasından açtığım da Şimalin bana seslenmesini duymazdan gelip koşar adım Cansuya ulaşıp yanında yürüyordum nereye gittiğimizi bilmeden çok önemli de değildi aramızdan geçen sessiz dakikaların sonunda açılan oydu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇA
Teen Fictionİyiliğin olduğu her yerde çaresiz bir günah vardır. Birkaç yanlış, birkaç günah Bunların bir hayat doğuracağını kim bilebilirdi, Ya da bir hayat alacağını Öğreneceksin. Sihirli bir aşkın tepeden tırnağa intikama bulanmasıydı. Herkes terk edilir pek...