Berilin yanından ayrıldığım da saat akşam altı olmuştu. Tüm gün kahkahalarla evde dolanmış, film izleyememiş, oyunlar oynamış, birlikte olmuştuk. İki gün sonra adalara gidecektik. Arabaya ilerlediğim de telefonu arabada unuttuğumu fark edip arabaya atlayıp eve sürdüm. Akşam trafiğine takılmış eve vardığım da saat on olmuştu. Feride'yi yatağında sevip alt kata indim oturma odasının yanan ışığına ilerlediğim de içki içen Şimal' le karşılaştığımda şaşkınlığımı üzerimden bir müddet atamadım
-Ne yapıyorsun sen burada Feride uyuyor ya bir şey olsa
-Evet kızımız iki gündür babası olmadan uyuyor
-Aslında bizi terk ettiğini düşünmüştüm, doğru dürüst cümle kuramıyor mantıklı konuşmuyordu
-Hatta bence git sen
-Şimal hadi yürü odana götüreyim seni dedim yaklaşırken
-Gelme! yaklaşma! odana! evliyiz biz, çocuğumuz var ayrı odalarda kalıyoruz, neden söylesene neden
-Duygusal bağımız yok, bağırma ayrıca Feride uyuyor
-Uyansın duysun biricik babasının yediği haltları
-Neyden bahsediyorsun sen
-Kimin yanından geliyorsun
-Babaa! ağlayarak aşağıya gelen Feride'yi merdivenden kucağıma alıp
-Şişşt tamam bir şey yok
-Yarın konuşucaz seninle diye seslenip odama girip Feride'yi yanıma aldım. Deliksiz bir uyku çekerken yüzümü kırıştıran saçlardan uyanıp bana gülümseyerek bakan karnıma oturmuş saçlarını yüzüme salmış kızıma baktım iki kolumu başımın arkasına atarken
-Saat kaç, iki elini yana açtı dudağını büzerken
-Kreşte ne öğreniyorsun bakayım dedim yatağa devirip gıdıklarken gülmesi kesilmeksizin aynı anda konuşmaya çalışıyordu.
-İşe gitmiyoy muşun
-Bir kaç gün izinliyim güzelim
-Haşta mışınn
-Değilim bebeğim, annemden gelen siyah saçlarını geri atıp, Berilden armağan mavi gözlerine baktım
-Seninle nasıl başa çıkıcam ben
-Yedeen
-Çok güzelsin elini ağzına kapatıp kıkırdarken
-Şende şok yaşılıklısın
-Öyle mi hanımefendi tekrar gıdıklarken kapı açılmıştı
-Çık dışarı dedim başımı yan çevirirken
-Berva yok
-Yanımda çık şimdi, kapı kapandığında
-İkimiz yaşayalım desem ne dersin
-Yani annemşiş mi
-Görmek istersen onu da görebilirsin
-Aynem bana Beyva diyoy ama ben Feyideyim şende bana Feyide diyorsun o şüşten şenle kaycam gülümsedim
-Hadi kahvaltıya omzuma alıp aşağıya indik. Sabahlığıyla masada kahvesini yudumlayan Şimal'e bakıp
-Kahvaltı?
-Ben yapmayacağım dediğinde Feride'yi ada tezgahına indirip
-İş başa düştü ufaklık sebzeleri çıkarıp yıkaması için ona veriyor iki tabaklık servis hazırlıyordum. Portakal suyunu sıkıp oturma odasına ilerleyip çizgi film karşısında kahvaltımızı yapıp tabakları götürmek için mutfağa girdim, masada oturan Şimal' in karşısına oturdum
-Boşanıyoruz
-Siz burada kalın ben taşınırım, düzeni bozulmasın Feride'nin, şaşırdığım sakinlik karşısında
-Nereden biliyorsun benimle kalacağını gözlerini devirip kahvesini yudumladı
-Nafakayı da konuşalım mahkemede uzamasın
-Yazılı söz alacağım Feride kendi isteğiyle senin yanına taşınmak istemediği sürece velayet davası açmayacaksın
-Bu kadar mı güvenmiyorsun bana
-Kimseye.
-Her görmek istediğimde görebileceğimin yazılı sözünü alacağım
-Belirli günler ve saatler, her daim göremezsin onunda aklınca bizi ikiye ayırması gerekiyor. Ben avukata haber verip gerekli işlemleri hallederim ayağa kalkıp içeriye yürüyordum. Tek gözünden düşen bir damla göz yaşı vardı. Hayır Alp bunu yapmamalısın, sakın sakın acıma. Hayatınızı nasıl tehlikeye attığını, hiçe saydığını en sevdiğini senden kopardığını sen yine de yıllarca sabrettin artık vakti geldi.
***
-Kuzucuk uyanma vakti vapurları kaçırıcaz yoksa
-Tayamm uyayıyomm dedi yastığına sarılırken
-Sadece iki dakika dedim odaya dönüp saatimi ve güneş gözlüğümü takıp cüzdanımı aldım odaya geri döndüğümde kıyafetlerine bakan kabarmış siyah saçları dağılmış pijamalarıyla oldukça kararsız görünüyordu.
-Prenses yardımcı olabilir miyim?
-Efet aşyında ne yenk giyşem biymiyoyum
-Sarıya ne dersin dedim tulumunu alıp
-Hayııy deyim elimden yere düşen tuluma bakıp dolaba döndüm
-Bunu peki kaşlarımı oynatırken elimdeki düzüne mavi beyaz çizgili sıfır kollu omuzdan fırfırlı elbiseye bakarken
-Bu oşun bayi, lacivert babetlerini giyip kendindende küçük beyaz çantasını taktığında saçlarını minik iki topuz yapıp gerisini serbest bıraktım yıldızlı güneş gözlüğünü taktığında koşarak aşağıya inerken arkasını toplamak zamanımı almıştı.
Beraber evden çıkıp kahvaltı etmeye gittik. Beril'i beklemek için Eminönü'nde aracı park edip dışarı çıktım az önce mesaj atmıştı caddeye iniyordu. Acı bir ani fren sesiyle irkildim tam yanımızdaki yolda belediye otobüsü çarpmıştı birine Feride'yi bacağımın arkasına alıp o tarafa ilerlerken kana bulanmış sarı saçlar ilişti gözüme, minicik bir beden, bembeyaz bir ten, açık kalmış masmavi irisler. Daha yeni kavuştuğum Beril'im. Başım dönüyordu, gözümün önü kararıyordu, yere yığıldım tek gördüğüm yığıldığım yerde güneşi başının arkasına almış simsiyah saçlı bir kız çocuğuydu, pembe çiçekli bilezikli elini uzatıyordu.
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇA
Teen Fictionİyiliğin olduğu her yerde çaresiz bir günah vardır. Birkaç yanlış, birkaç günah Bunların bir hayat doğuracağını kim bilebilirdi, Ya da bir hayat alacağını Öğreneceksin. Sihirli bir aşkın tepeden tırnağa intikama bulanmasıydı. Herkes terk edilir pek...