Cansu ameliyattan çıkalı üç hafta olmuş eve yeni gelmiştik. Cansu'yu odasına yerleştirdiğimde uyuması için yalnız bıraktım. Bir kere bile aramamış, sormamış karımın(!) yanına gitmek için koridoru dönüp karşıya geçtim kapıyı tıklatıp beklemeye başladım ne ses nede hareket vardı. Uzun bir kararsızlıktan sonra içeriye girmemle bornozuyla yatakta yatan Şimal karşılamıştı beni gözlerimi devirip arkamı dönmüştüm inlemeden hallice
-Demir sesini duyup ona doğru yürüdüm alnı boncuk boncuk ter içinde kalmış ıslak saçları yüzüne yapışmıştı
-Şimal elimle omuzundan sarsıp
-İyi misin?
-Demir, mırıltıdan farksız boynuna değen parmaklarım alev aldığında alnına götürdüm cayır cayır yanıyordu. Hızlıca kapıya doğru ilerledim Cansu daha yeni kendine geliyordu yarası bile tam iyileşmemişti Şimali nasıl banyo ettirecekti. Kararsızlıkla arkamı dönüp tekrar yatağa döndüm daha sert sarsıp daha yüksek sesle seslendim
-Şimal şimdi hiç tepki vermiyordu
-Tamam yapabilirim, kucağıma alıp banyosuna ilerledim hızlıca küvetin içine oturtup ılık suyu açtım bornozuna sıkıca sarılmış vücudunu sakınırken kuşağını çözüp ayağa kaldırdım üzerinden sıyırırken tek elimle belinden kavrayıp diğer elimle tişörtümü çıkarıp üzerine giydirdim
-Demir cılız sesi kulağıma iliştiğinde küvete tekrar oturttum.
-İyi olacaksın buradayım elimi alnına götürdüğümde sıcaklığını koruyordu. Eve gelmeyeli neredeyse bir ay olmuştu gözlerim istemsizce daha büyümüş karnına takıldı. Orada ki şey tüm hayatımı mahvedecek olandı. Benim ya da değil. Alnına tekrar baktığımda daha iyi durumda olduğunu görüp suyu kapattım yavaşça kucakladığımda gözleri milim de olsa açılmış buruk tebessümünü göndermişti. Kendi odama ilerleyip başka ince tişörtümle üzerindekini değiştirip yatağıma yatırdım. Saçlarını tarayıp bağladıktan sonra bir kaç ilaç içirip yatırdım. Odadan çıkıp Cansun'un odasına girdim, boş oda beni karşılarken istemsizce çatılan kaşlarımla odamıza girdim. Sandalyeye çökmüş başını tek eline yaslamış duruyordu
-Cansu sessizce seslenip bekledim
-İyiyim merak etme, sadece kafamda oturmayan şeyler var git uyu yarın konuşuruz
-Seni dinliyorum dedim yanındaki sandalyeye çökerken kızarık gözlerini gözlerime dikip
-İzin verirsen kendimle hesaplaşmak istiyorum kaşlarım çatılırken yanağına uzandı elim
-Beraber de yapabiliriz ben buradayım dedim gülümseyerek
-Biliyorum, sadece alışkanlık
-Bugün bir kaç haber aldım Demir, elebaşının çıktığını öğrendim yarında iki ortak daha serbest bırakılıyor, baban yirmi dört yıl hapse mahkum edilmiş kayınpederin yirmi iki yıl. Durmayacaklardır. Kimin yaptığını bulacaklardır. Bu durumda kaçmanızdan başka çare yok onu da alıp kaçman gerek. Bütün mal varlıklarına haciz gelecek, bu evde gidecek. Yaşayacak bir yer bulmalısın kendinize.
-Sen de olacaksın değil mi? içimde hiç büyüyemeyen o çocuk sormuştu bu soruyu tüm masumiyetiyle
-Ben çoktan gitmiş olacağım dedi yanağını yasladığı elimden uzaklaşırken
-Gideceğimiz yerde mi bekleyeceksin bizi gülümsedi başını salladı yukarı aşağı gülümsedim
-Hadi yataklara dedim ayağa kalkarken
-Demir geri oturup
-Abla dedim
-Babanın yapmadığını öğrendin, yani anneni o-
-Babamı büyük bir suç işlediği için ihbar ettim, annemi beni yokluğuyla cezalandırdı. Bizi mi korudu? Belki. Ama baksana gerçekten karım bile olmayan, benden olduğuna emin bile olamadığım bebeği de koruyorum hem de onun koruyacağı kişilerin ta kendisinden.
-Sorunda bu ya, göründüğünden daha tehlikeli olabilir. Kaçak dövüşeceklerdir. Her şeye hazır ol. Her anlamda. Büyük bir savaşa girdik kendini koru her şeyden.
-Halledeceğim Cansu dedim saçlarının bittiği yerden öpüp.
-Hadi yat lütfen dinlenmen gerek başını sallayıp odadan çıktık beraber kapıyı kilitleyip odalarımıza girdik. Üzerimi çıkarıp alt iç çamaşırımla yatağa girip arkamı döndüm.
-Sen yokken bazı adamlar geldi ani şekilde dönüp doğruldum
-Ne oldu
-Seni sordular uzun zamandır gelmediğini söyledim
-Başka, sana bir şey yaptılar mı?
-Hayır, sonra gittiler. Kimdi o adamlar?
-Bunları daha sakin bir zamanda konuşalım dedim. Babasının hapse girdiğinden bile haberi yoktu belli ki. Nasıl denirdi ki babanı hapse attırdım diye. Başını sallayıp arkasını döndü
-Nasıl hissediyorsun ateşin var mı? dedim elimi uzatırken
-Daha iyiyim sağol, gidecektim aslında bende seninle konuşmayı bekliyordum.
-Testi yaptıralım
-Olur dedi yataktan kalkarken
-Gece tekrar ateşin çıkarsa seni duyamayabilirim çok yorgunum, eğer istersen burada kalabilirsin. Yatağa geri uzandığında sırt üstü uzanıp ellerimi göğsümde birleştirdim
-Şimal
-Efendim dedi başımı ona çevirdiğimde bana dönük yüzüne baktım
-Bilmen gereken bir şey var ben-
-Söyleme, eğer söylersen burada kalamam yanında duramam ben hiç bir şey bilmiyorum, gözleri dolduğunda arkasını döndü
-Yani sen sırf yanımda kalmak için bildiğin halde
-Bilmiyorum, haberim yok dedi. Her şeyi bilip yanımda kalmak için bilmiyormuş gibi yapıyordu
-Ne zamana kadar, karnında ki çocuk bendense ne diyeceğiz ses vermediğin de gözlerimi kapattım.
-Kimse olmak istediği kadar masum değildir. Cevap vermemiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇA
Teen Fictionİyiliğin olduğu her yerde çaresiz bir günah vardır. Birkaç yanlış, birkaç günah Bunların bir hayat doğuracağını kim bilebilirdi, Ya da bir hayat alacağını Öğreneceksin. Sihirli bir aşkın tepeden tırnağa intikama bulanmasıydı. Herkes terk edilir pek...