Alnımda hissettiğim soğuk metalle uyandım. Karanlığın içinde başımda dikilen silüetin kim olduğunu seçemesem de elindeki silahın kabzasını sıkıca sarmıştı avucuyla. Elim hızlıca yanıma gidip Şimal'in şiş karnının üzerine germiştim kolumu hiç bir darbeyi geri püskürtemeyecek bile olsam da onu koruma için şuan sadece bu kadarını yapabilyordum
-Ne istiyorsun dedim sessizce, silahı bastırıp ittirirken
-Canını, daha ne kadar belli edebilirim sıkarak mı dedi duvara ateş edip patlama sesiyle Şimal korkuyla uyanmış çığlığı basmıştı
-Korkma diyebildim namlu alnıma tekrar dayalıyken ağlama krizine girdiğinde
-Bırakın kocamı ne yaptı size bırakın diye dizlerinin üzerine kalkarken namlu bu sefer bebeğimize doğrulmuştu hızlıca doğrulup önüne geçtiğimde ellerimi arkama dolayıp belini sardım hıçkırıkları durmaksızın devam ederken alnını sırtıma dayadı
-Karımı korkutuyorsunuz bir meseleniz varsa dışarıda halledelim
-Hayır hayır hayır gitme öldürürler seni öldürürler gitme kısık sesle hızlıca konuşurken nefes almayı unutmuş gibiydi
-Bir şey olmayacak merak etme karşımdaki silüet geri giderken yerimden kalkıp arkamı döndüm hızlıca odayı tarayıp kimse olmadığını anladığımda yaklaşıp şakağından öptüm
-Kapıyı kilitle dedim kendim bile duymakta güçlük çektiğimde avuç içimle saçını okşayıp ayrılırken
-Sakin ol dedim önden ben arkamdan adam gelirken odadan çıktıktan sonra kilit sesi gelmişti. Merdivenleri inip girişe ulaştığımızda iki odadan aynı anda
-Demir! bağırışı yükselmişti merdivene koşarken
-Dur yoksa tek bir an bile bende durmam
-Bakalım hangisi daha güçlü Demir dedi gözlerim karşılıklı iki oda arasında hızlıca gidip gelirken hızlıca arkamı dönüp adama yaklaştım seri adımlarla havadaki bileğini kavrayıp sıkarken parmakları gevşemeye başlamıştı boştaki elimle gözüne yumruğumu indirdiğimde bir adım sendelemiş tek eliyle durdurmaya çalışırken parmağı tetikten kurtulmuştu burnuna attığım kafayla elindeki silah yere düştüğünde bacak arasına tekmemi geçirip yere düşürdüm yerdeki silahı hızlıca kavrayıp bacağına tek el ateş ettiğimde
-Demir ! bağırışı yine iki odadan eş zamanlı gelmişti arkamı dönüp merdivenleri tırmanırken ayaklarım beni kendi odama götürdü
-Çekil kapının arkasından
-Demir, demir sayıklamalar kapıyı kırdığımda vücutla buluştu. Biri Şimal' in oturtulduğu sandalyenin başında biri arkasında bekliyordu ellerindeki tabancayı karnına, kafasına tutarak ağlamaktan şişmiş gözlerini gözlerime dikip titreyen çenesinden nefes almaya çalışıyordu
-Arkadaşınız aşağıda çok kan kaybediyor dedim sakince kafasındaki silah bana dönerken
-Ne çok konuşuyorsun az sonra ölmeyecekmiş gibi
-Karımı bırakın dedim adım adım yaklaşırken birbirlerine bakıp güldüler sonra ciddi ifadeyle bana döndüler diğeri
-Bırakırız tabi, nede olsa o Feyruz Bey'in kızı
-Ama sen, sen kimdin? dedi elindeki silahı aşağı yukarı sallarken
-Alp Demir Saygın oluyorum ben elindeki silaha tekmemi vurup ayağımla kaydırdığımda adamı iki yakasından duvara ittiğimde tek el ateş sesi duyuldu nereden geldiğini anlayamamıştım, geri dönemiyordum Şimal miydi ? yoksa Cansu mu ? artık tepki veremiyordum
-Çekil sesiyle gözlerim açıldığında
-Çekil dedim! bağırışıyla aceleyle geri çekildim bir el daha silah ateşlediğinde, şaşkınlıktan beynim durmuştu. Şimale bakıp elindeki silahı kaptığım gibi kucaklayıp kan dolu odadan dışarı çıkardım aradaki banyoya bırakıp trabzandan girişe baktığımda ayaklandığını görüp iki el daha ateş ettiğimde bu sefer ayağa kalkamayacak durumdaydı. Koşar adım Cansunun odasına girdiğim de uzun zamandır reddettiğim gerçek yüzüme kapı gibi çarpmıştı. Omzuma dokunan ele dönmedim
-Yine unuttun değil mi ? Bir türlü alışamadın. Gitmemiz gerek Demir hadi, kalamayız burada daha fazla başımıza daha ne gelmesini bekliyorsun.
-Gidemem, gidemem Cansuyu bırakıp gidemem anlamıyor musun, sorudan çok sitemdi sözlerim
-Çocuğunda bende öleyim yani bunu mu istiyorsun ?
-Saçmalama Şimal
-Daha fazla burada kalamayız bu evin her yeri kan görmüyor musun?
-Ama bu oda değil bu oda kan değil tertemiz
-Bak gidelim her şey daha kolay olacak Demir başımı salladım iki yana
-Gidemem anlamıyorsun
-Bende sensiz gidemiyorum ne olacak Demir ha söylesene bebeğimiz ha doğdu ha doğacak hiç bir hazırlığımız yok, ismi bile seçmedik onu bu eve mi getireceğiz. Sen yorulmadın mı Demir aylardır burada savaşmaktan yorulmadın mı ?
-Yapamam dedim sessizce başım kapı pervazına dayandığında Şimal' in ayağa kalktığını gözümün önünde duran ayaklarından anlamıştım
-Aylar oldu terk etti gitti seni hala anlamıyor musun? Bak yok bak yok diyerek yatağını tekmelerken kendimi onun omuzlarından tutarken bulmuştum
-Daha ne yapmam gerek soru zihnimde ağır ağır dağılırken idrak edebilmem çok geç olmuştu bu sırada Şimal daha nice şey söylemişti ama beynim bu kelimeyi duymayı bekler gibi her söze kapamıştı kulaklarımı. Ne yapmam gerek, bu her şeyi ben yaptım itirafından başka ne olabilirdi ki kaşlarım eğilip bükülürken, gırtlağımda ki kuruluğu gidermek için iki kere yutkunmuş, kuruyan dudaklarımı sürekli ıslatıyor salisede bir kırpışan kirpiklerime engel olamıyordum sonunda kelimeler acıyla tek tek dilimden dökülüp havayla buluşmuştu
-Sen ne yaptın ki ?
-Hiç yanlış konuştum işte açıkladım düzelttim ya tuttuğum omuzlar elimin altında kırılmak üzereydi kızaran yüzünden ne denli acı çektiği ortadaydı
-Cansu'yu gönderen sensin değil mi ? cevap vermiyor sadece buruşmuş kırmızı yüzüyle bana baktı
-Bunu sormaktan çok korkuyorum ama tüm bu aylardır yapılan baskınlar da senin işin mi ?
-Ne saçmalıyorsun, kelimeler dilinden ezile ezile çıkarken
-Sen yaptın nefesimi dışarı vurup kendimi geri çektim iki adım
-Sen kafayı yemişsin, ayaklarım durmuyor olduğumuz dar alanda dolanıyordum
-Evimizi bastıracak, kafama silah dayayacak kadar kör mü oldun he dedim önünde durup gözlerine dikildiğimde
-Sen kör oldun o gittiğinden beri hiç bir şey görmüyorsun bizi yok sayıyorsun sesi odayı inletirken durdu sağa eğdiği başıyla bana baktı yutkundu kaç kere açtı kapadı ağzını bilmiyorum
-Bana başka çare bırakmadın sessizce söylediği sözden sonra yüzünün buruşmasıyla elini büyümüş karnının altına koyup arkadaki yatağa çöktü kendini ne kadar sıktığı boğumlaşan ellerinden kızaran yüzünden anlaşırken
-Ah...Şimdi olmaz olmaz diye sayıklarken biranda boşalan suyuyla ne yapacağımı şaşırdım, elim ayağım birbirine dolanırken şoktan çıkamıyordum
-De-mir has-tane zorla çıkan kelimelerin ardındançığlık attığında alelacele kucaklayıp merdivenleri koşarak inip şehirmerkezindeki hastaneye sürdüm hızlıca acil doğumhaneye alındığında benliğimikaybetmiş her zerrem titriyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇA
Teen Fictionİyiliğin olduğu her yerde çaresiz bir günah vardır. Birkaç yanlış, birkaç günah Bunların bir hayat doğuracağını kim bilebilirdi, Ya da bir hayat alacağını Öğreneceksin. Sihirli bir aşkın tepeden tırnağa intikama bulanmasıydı. Herkes terk edilir pek...