20.

1.5K 55 0
                                    


Çok uzun zaman geçti diyemem çünkü şu sıralar zaman bize düşmanmışcasına geçmek bilmiyordu. O gizli anlaşmadan hala emin değildim ne aradığımı bilmeden arıyordum eğer onu bulursam babamın ipini kolayca çekebilecektim. Personel müdürü olalı üç ayı bulmuştu kendim teklif etmiş şirketi yıkmak için çalışmalara başlamıştım tüm personellerle aramı bilerek bozmuş çoğunun işten çıkması için elimden geleni yapmış, başarmıştım. Çalışan eleman sayısı git gide azalıyordu yeni gelenler gidenlere hızla katılıyordu. Böylece bir seneyi arkamda bırakırken güya başarısızlığım babamla aramı oldukça açmıştı.

Şimdi ise babamla karşı karşıyaydık. Sinirlerinin hat safhada olduğunu görüyor babam ise bunu yansıtmamak için elinden geleni yapıyordu

-Demir dedi alnında çıkan damarı yok sayarsak gayet düzdü ses tonu

-Buyurun dedim yeşil gözlerini eş gözlerime sabitlediğimde

-Ne olduğunu öğrenmek ister misin ? gözleri bir milim yerinden oynamazken bende çekmiyordum

-Evet, sizi dinliyorum dedim

-Senden başka dinleyecek kimse kalmadı zaten sinirle başı kapıya döndüğünde

-Çalışan kimse kalmadı farkındasın değil mi ?

-Evet gerçekten bende anlamıyorum bu insanlara ne oldu dedim dudağımı büküp başımı sağa sola sallarken, elini sertçe saçına atıp çekiştirdiğin de

-Oğlum sen buranın personel müdürü değil misin ? Bu pozisyona geçmeyi sen istemedin mi ?

-Evet öyle evet ama insanların bu kadar sorunlu olduğunu bilmiyordum

-Hayır şuana kadar neyi fark edemedin, bu iş bana göre değil başka bir pozisyona geçmek istiyorum demek çok mu zordu, son kelimelerde sesi bağırmaktan öte kükrer gibi çıkmış elini masaya sertçe vurmuştu, hiç bir tepki vermeksizin onu izlerken

-Annen haklıymış dedi belki de bu kadar kulak vermesem duyamayacağım tonda

-Annem neden haklıymış dedim kaşlarım istemsizce çatılırken, masadan kalkan gözleri korkuyla gözlerime çarptığında bakışlarını kaçırmıştı bir iki adım daha yaklaşıp sessize tekrar ettim

-Annem neden haklıymış ? adımlarını kapıya çevirdiğinde ondan önce ulaşıp

-Cevap ver ! bağırmıştım, artık takatim kalmamıştı yerinde geri geri adımlarken sandalyeye çarptı ayağı yavaşça koltuğa bıraktı kendini iki yudum su içti, bu mesafeden bile gözlerinin titrediği görülüyordu, suç üstü yakalanmış gibi. Hızlı adımlarla karşısına varıp

-Bana cevap vermeden bu odadan asla çıkamayacaksın dedim kapının anahtarını cebime koyarken bakışları bir an beni bulmuş sonra yine masaya inmişi

-Bana, bana seni böyle yetiştirmediğini söylemişti, benim gibi yani. Bana benzememen için çok uğraşmış. Yıllar önce böyle söylemişti.

-Yıllar önce, ne, ne zaman tam olarak dedim sesimin titremesini sabitlemeye çalışarak

-Sen çok küçüktün, ufacık bir oğlan çocuğuydun, istemsizce sıkılan yumruklarım iki yanımda asılıyken

-Annemi daha sonra hiç görmedin yani dedim sıkılı dişlerimin arasından

-Hayır, başını iki yana sallayıp, hayır görmedim dedi sessizce, boğazını temizleyip

-Maddi olarak hep arkasındaydım senin eşyalarını ben aldım ona belli etmedim, göstermedim. Karşısına çıkamazdım, buna ne gücüm ne yüzüm vardı. Ben onu hak edecek kadar iyi değildim. Ben Ayten'i çok sevdim. Kendimden bile çok. Onu bu Dünya'dan uzak tutmak için ne geliyorsa elimden yaptım, en büyük günahı işledim. Doğmamış bebeğimi terk ettim. Onu geri istedim, sen olmazsan bana geri döner sandım yapılmayacak şeyler yaptım, kulaklarım uğuldamaya başlamıştı neler söylüyordu bu adam birini bu kadar çok seven biri nasıl olur da onu öldürürdü. İnanmak istemiyordum başım hızla sağa sola sallanıyordu

PARÇAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin