8~Ömrümün Yarısı~

1.5K 56 3
                                    

(Arkadaşlar yorum sayıları çok az bol bol yorum yapabilir misiniz?) Keyifli Okumalar

Neden hep masumların canı yanar? Neden hayat hep masumlara kötü davranır? Nefes'in canı neden bu kadar yandı? Yanmasaydı, hayat bu kadar zalim olmasaydı ne olurdu ki?

Bugün Nefes için başkaydı, daha fazla acılıydı bugün Nefes için. Bugün ailesinin 25. ölüm yıl dönümüydü. Ailesi olmadan geçen 25. senesiydi Nefesin.

Cumartesi günü sabahın ilk ışıklarıyla gözünü açtı Nefes. Üzerini değiştirdi. Telefonunu aldı eline saate bakmak için. Saate baktığında tarihi de gördü. 22 Nisan...  Tarihi gördüğünde bir garip atmaya başladı kalbi... Unutamadığı o an geldi yine aklına... Kaza anı. Annesini, babasını, abisini kanlar içinde görmesi. Hastanede doktorun ailesinin öldüğünü ona söyleyememesi, Nefes'in de soramaması. Sorduğunda bir daha ailesi göremeyecek olduğunu duyması. Sonra hiç bitmeyen göz yaşları...

Nefes hemen telefonundan Asiye'yi aradı. "Alo. Asiye abla, 1-2 saatliğine Hayal ve Umut'a bakabilir misin? Ben... Ben mezarlığa gideceğim de..."

"Geliyorum ablam hemen."

10 dakika sonra Asiye ve yangazlar geldiler. Nefes'e sarıldılar, ağlamasını bir nebze olsun dindirebilmek için. Dindiremeyeceğini bildikleri halde. Çünkü hepsi biraz da olsa biliyorlardı o acıyı. Yangazlar babalarını kaybetti. Asiye annesini. Nefes tüm ailesini. Bir de Asiye'nin annesi Fatma Teyze vardı. Nefes'e annesi gibi davranmıştı.

"Ablam ben de senle gelebilir miyim? Ben de annemi özledim de..."

Nefes konuşamıyordu. Çok kötüydü çünkü. Bir şey diyemedi ama kafasıyla onayladı Asiye'yi. Mezarlığa gittiler. Asiye kendi annesinin mezarlığının yanına gitti. Nefes de ailesinin yanına...

Asiye annesinin mezarının kenarına oturdu. "Annem... Canım benim... Seni çok seviyorum anne. Çok özlüyorum seni. Balım'da çok merak ediyor seni. Sadece çok önceki fotoğrafların var. Sensiz geçen kaçıncı senem bu anne? Çok zor. Sen de çok özlüyorsun değil mi beni? Çünkü ben düşünüyorum. Ben Balım küçükken ölsem diye, kızıma doyamadan ölmek istemiyorum. O beni çok özler. Ben de onu çok özlerim. Çok özledin değil mi anne? Ama ben hep senin gibi güçlü olacağım. Sen çok güçlü bir kadınsın anne."

-

Nefes oturdu en kenara. "Annem, babam, abim... Ben sizi çok özlüyorum. Çok yalnız hissediyorum kendimi. Ama çocuklarım için güçlü durmalıyım değil mi anne? Senin gibi olacağım değil mi anne? Anne, baba torunlarınız kocaman oldular biliyor musunuz? Kocaman... Sizleri çok merak ediyorlar... Abim yeğenlerin seni çok seviyorlar. Fotoğraflarınıza bakıyorlar. Neden hiç göremediniz onları? Neden o gün o kaza oldu? Ben güçlü durmakta çok zorlanıyorum..."

Sustu bir süre Nefes. Sonra yeniden başladı konuşmaya. "Tahir geri döndü. Hep size anlatırdım Tahir'i. O geri döndü. Neden gittiğini bile öğrenemeden geri döndü. Hemen yoruldu. Ağladı. Ağlaması canımı acıttı ama affedemem. Sevsem de, çocuklarımı 10 yıl babasız bıraktı. Onu asla affedemem. Kimse böyle bir durumda affedemez zaten. Hayatta yaşayan en sevdiğim kişi. Ama en çok acıtan da o. Ben çok yoruldum anne. Keşke o yıl gelmeseydik Trabzona. Buraya, bu mezarlığa, babaannemle dedemi ziyaret etmek için gelirdik. Şimdi ben sizi ziyaret ediyorum. Bu acı çok büyük."

Asiye annesiyle konuştuktan sonra uzaktan Nefes'i izledi. Konuşmasını dinledi. Ağlamaya başladı. Çok duygusaldı bu konuşma, çok canı acıyordu Nefes'in. Asiye 11 yaşında kaybetti annesini, Nefes 5 yaşında tüm ailesini kaybetti. Asiye Nefes'in acısını tahmin bile edemiyordu.

Asiye yavaş adımlarla ve gözyaşlarını silip Nefes'in yanına gitti. Nefes'in yanına gittiğinde omzuna dokundu. Nefes başını Asiye'ye çevirdiğinde, Asiye hadi gidelim der gibi gözlerini kapatıp başını hafif yana eğdi. 

Ayrılığın Gemisi|TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin