15~Susmaya Mahkum~

712 33 8
                                    

O gecenin üstünden uzun zaman geçmişti. Tahir ve Nefes boşanmışlardı. Cumartesi günüydü. Tahir çocukları görmek için gelecekti. Nefes Tahir'e ne diyeceğini nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. Nefes artık evli bir kadın değildi. Çocuklara boşandıklarını söylediğinde beklediği gibi bir tepki almamıştı. Çocuklar itiraz etmemişti, gözleri dolmamıştı, bu olaya bir çocuk gibi tepki vermemişlerdi.

 Artık Umut gibi Hayal'de içine kapanık olmaya başlıyordu. Olgun bir insan gibi davranıyorlardı.

Sabah daha çocuklar uyanmadan kapı çalmıştı. Gelen Tahir'di. İçeri geçti ikiside. İkiside nasıl davranacağını bilmiyorlardı. En sonunda Tahir başını yerden kaldırıp Nefes'in gözlerine baktı.

"Ben nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Sen de öyle sanırım. Alışmayı denesem olmuyor. Sensizliğe alışılmıyor. Ben kime nasıl davranacağımı şaşırdım. Nefes'ime nasıl davranacağımı bilmiyorum, bilmiyordum. Ben beni sadece çocuklarının babası olarak gören kadına nasıl davranacağımı da bilmiyorum. Sen söyle Nefes, sana nasıl davranmalıyım?"

"Ben de bilmiyorum ki. Aynısın benim için ama değilsin gibi de. Sen de söyle Tahir, ben sana nasıl davranayım?"

"Boşanmadan önce davrandığın gibi davranabilirsin. Kızgın olabilirsin, yaralı olabilirsin, nefret edebilirsin, sevebilirsin. Sen bana istediğin gibi davran, görmezden gelme bana yeter o."

"Biz birbirimize boşanmadan önceki gibi davranalım o zaman."

Tahir'in tavrı çok masumdu. Nefes'in gözlerine zorla bakıyordu. "Biz niye boşandık o zaman?"

"Tahir sorma, yine anlatıp aynı acıları tekrar çekmek istemiyorum."

Tahir Nefes'in yanına doğru kaydı. "Nefes, ben sana acı çektirmek istemiyorum. Hiç istemedim ama çektirdim, farkındayım. Bir anlamı yok ama yine de özür dilerim. Şimdi bugün ikimiz de yanalım ki bir daha senin canın bu kadar yanmasın. Tüm hesaplaşmamız bugün olsun, zaten sonrasında ben sende açtığım tüm yaraları sarmak için elimden geleni yapacağım. Ama bugün her şeyi bitirelim istiyorum ben "

Nefes ayağa kalktı ve koltukta oturup ona bakan Tahir'e baktı. Nefes bağırarak konuşuyordu, "Bitirelim bugün. En fazla ne kadar yanacaksa canımız yansın. Zaten kül olmuş birisi yanmaktan korkar mı sence?"

Uzun bir sessizlik oldu. "Nerde dağılalım? Burda mı, benim olan ama bizim olamayan bu evde mi? Ya da uçurumda mı, hani sen gittikten sonra çocuklarım olmasa atlayacağım o uçurum? Ya da çivra, her şeyimize şahit olan, sen gittikten sonra aklıma o zamanlar geliyor diye bi daha giddmediğim çivraya mı? Hangisini tercih edersiniz Tahir Bey? Hangisi canımı daha fazla yakar?"

Tahir de ayağa kalktı ve Nefes'in sinirine inat gayet sakindi ses tonu "Sanırım en az burası yakar, o yüzden burda konuşalım derdim ama çocuklar buradayken olmayacağına göre uçurum bence. Sence?"

"Tamam."

Nefes telefonunu çıkardı ve Asiye'yi aradı. "Abla, benim işim var. Çocuklara bir saatliğime göz kulak olur musun?"

"Tabii ablam, geliyorum hemen."

Asiye gelmeden 2 dakika önce çıkmışlardı evden. İkisi de kendi arabalarına bindi. Uçuruma gittiler ve uçurumn kenarına doğru gitmeden birbirlerine döndüler. Nefes Tahir'in gözlerine bakıp kollarını iki yana açtı. "Buyur başla. Ama en acıtacak olandan başla."

"Nefes bak acıtmak istemiyorum ama acımadan geçmeyecek. Sen içindekileri dökmeden bana gelemeyeceksin. Nefretini kusmadan sevemeyeceksin. İçindeki her şeyi dök, sen acılarından kurtul. Nefretinin sende bıraktığı yaraları kus ki o acıları ben çekeyim. Artık sen susmaya mecbur kalma."

Ayrılığın Gemisi|TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin