17~Yaşatmak İstiyorum~

652 28 1
                                    

Asiye kısa bir süre sonra eve döndü. Eve döndüğünde sert ve hızlı adımlarla Mustafa'nın önüne geldi ve durdu.

"Kız affetmiş işte, sanane."

Mustafa anlayamadı bir an Asiye'nin tepkilerini "Hatun, sana n'oluyor?"

Asiye daha da sinirleniyordu. "Ne demek bana ne oluyor? Nefes benim kardeşim, ablayım ben, abla. Kardeşimi üzmene izin vermem Mustafa. Bir daha Nefes'i üzecek bir şey dersen,"

Mustafa da sinirleniyordu, "Ne yaparsın dersem?"

"Ben Balım'ı da alıp babama gidiyorum."

Asiye arkasına bile bakmadan Balım'ın odasına çıktı.

"Dedene gidiyoruz annem."

Balım'ın sırt çantasına bir kaç tane kıyafet kattı ve çantayı tek koluna geçirip Balım'ın elinden tutup aşağı kata indi.

"Fatih, Murat beni babama götürsenize."

Fatih ve Murat Asiye'yi Osman Hoca'nın evine götürdü. Osman Hoca'nın kapısının önünde Tahir'in arabasını gördüler ve Hayal ve Umut bahçede oynuyordu.

Balım, Hayal ve Umut'un yanına koştu. Asiye ve yangazlar içeri girdi.

Tahir ve Osman Hoca bir odada oturuyordu, Nefes ise başka bir odada. Çünkü Nefes yalnız kalmak istediğini söylemişti.

Asiye ve yangazlar Osman Hoca'nın olduğu odaya girdiler. Asiye, "Selamun Aleyküm."

Osman Hoca ve Tahir, "Aleyküm selam."

Asiye başını sallayıp "Ben bir Nefes'e bakayım."

Asiye diğer odaya doğru gitti. Onun peşinden de diğer herkes. Ama kimse kapıdan içeriye giremedi. Sadece Asiye girdi.

Nefes yerde oturmuş. Sırtını duvara yaslamış, başını sağ tarafındaki duvara yaslamış, dizlerini karnına kadar çekmiş elleriyle dizlerini tutarken gözlerini boşluğa dikmişti.

Asiye Nefes'in yanına çöktü ve "Nasılsın ablacım?"

Nefes hareket dahi etmeden "Yorgunum. Ben çok yoruldum artık abla."

Asiye elini Nefes'in saçlarına götürdü ve yavaşça saçlarını okşadı. "Geçecek ablacım, söz veriyorum. Her şey düzelecek."

"Hiçbir şey düzelmiyor abla, düzelmeyecek. Mustafa abi, Saniye anne, yangazlar, herkes beni biraz daha kıracak. Ben daha fazla parçalanamam. Hadi kendimi de geçtim, çocuklarım. Onlar bu yaşına kadar babalarını tanımadılar zaten. Çok acı çektiler, daha fazla çekmesinler. Düşünsene abla, Balım gözlerinin önünde yok oluyor, 10 yaşında kocaman bir insanmış gibi davranıyor, acılarını saklamaya çalışıyor. Bir de bu hissettiğin acıyı ikiyle çarp. İki çocuğum da gözlerimin önünde yok oluyor. Hayal artık hayal kurmuyor, Umut tüm umutlarından vazgeçiyor. Neden? Kimin hakkı var benim çocuklarımı yok etmeye. Onların canı acıdıkça benim canım bin kat acıyor. Ben artık yaşamak istemiyorum."

Osman Hoca yavaş adımlarla içeri girdi. Koltuğun ortasına oturdu. "Benim kızlarım çok yorulmuş, benim kızlarımın canı çok yanmış ama bir şeyi unutuyorsunuz. Benim kızlarım çok güçlü. Benim kızlarım birbirini korur. Düştüğünde kaldırır. Benim kızlarım kalkamıyorsa ben onları kaldırırım."

Asiye ayağa kalkıp elini Nefes'e uzattı. Nefes Asiye'nin elini tutup oturduğu yerden kalktı. Biri başını Osman Hoca'nın bir dizine koydu diğeri diğer dizine.

Eskiden Osman Hoca, Nefes ve Asiye üzüldüklerinde ve birbirlerini kaldıramadıklarında dizinde uyuturdu ikisini de.

Osman Hoca ikisininde saçlarını okşuyordu. "Benim kızlarım pes etmez. Benim kızlarım vazgeçmez. Benim kızlarım yorulsa bile çok güçlüdür."

Uzun bir süre sonra Nefes ve Asiye uyuyakalırlar. Osman Hoca onları uyandırmadan yavaşça kalkar koltuktan ve diğer odaya geçer.

Osman Hoca, içeri geçtiğinde Tahir, Murat ve Fatih onu bekliyordu. Osman Hoca koltuğa oturdu ve "Uyudu ikisi de"

_

Nefes uyanır. Yanında uyuyan Asiye'yi görür. Koltuktan kalkar ve pencerenin önünde durur. Siyah bir araba ve arabanın önünde duran bir adam görür. Tam Nefes'in bulunduğu pencereye bakıyordur.

Nefes hızlı adımlarla odadan çıkar ve evden çıkar. Odanın önünden geçerken Tahir Nefes'i görür ve peşinden koşar. Arka bahçeye doğru koşarlar.

Nefes arka bahçeye geldiğinde kimsenin olmadığını görür. "Buradaydı. Burada biri vardı. Bir adam vardı."

Tahir Nefes'in önüne geçti. Ellerini Nefes'i yanaklarona koydu. "Bir adam vardı. Simsiyah giyinmişti. Siyah bi gözlüğü vardı. Yüzünü tam göremedim ama iyi birisi olmadığı belli. Gidelim, gidelim lütfen, lütfen."

Tahir'in aklına Vedat geldi. Vedat Sayar. Korku dolu bakışlarla etrafına baktı. Ortada göremedi.

"Nefes gel, gitmemiz lazım."

Osman Hoca, yangazlar ve Asiye kapıda bekliyordu Tahir ve Nefes'i.

Tahir Osman Hoca'nın önünde durdu. "Hayal ve Umut'un bir süre burda kalması gerekiyor."

Nefes hızla Tahir'i geri itip Tahir'in önüne geçti. "Olmaz. Ben çocuklarımı bırakmam. Ya o adam onlara bir şey yaparsa. Olmaz. Hayal ve Umut benim yanımdan ayrılmayacak!"

"O adam bizi istiyor. Beni öldürmek, seni de benden almak istiyor. Çocuklar asıl bizim yanımızda tehlikede."

Nefes yangazlara döndü. "O zaman sizde burda durun. Ne kadar kalabalık olursanız içim o kadar çok rahat olur. Gerçi hiç rahat olmayacak ama"

Nefes bahçedeki Hayal, Umut ve Balım'ın yanına gitti.

"Biraz Osman dedenizde yangaz amcalarınızla kalmak ister misiniz?"

Hepsi evet diye bağırdılar aynı anda. Nefes saçlarını okşadı hepsinin. Ya onları kaybedersem korkusu sarmaya başlamıştı.

Nefes Tahir'in yanına geri döndü. Arabaya bindiler ve eve geri döndüler.

Nefes üst kata üstünü değiştirmeye çıkmıştı. Kapı çalmıştı. Kapıyı Tahir açmıştı. Her hangi bir ses yoktu. Bu Nefes'i gittikçe korkutuyordu. Nefes silahını aldı ve yavaş adımlarla aşağı kata indi.

Etrafa bakarak iniyordu ama kimseyi görmüyordu. "Tahir! Orda mısın?"

Nefes merdivenlerden inerken salonun ortasında baygın yatan Tahir'i gördü, kan da akıyordu ve arkasından birinin geldiğini hissetti. Hızla arkasını döndü ve kendine silah doğrultmuş bir adam gördü.

Kısa bir süre Tahir'e baktı ve kafasını yeniden silaha çevirdi. Gözlerini kapattı ve kendini ölmeye hazırladı Nefes.

"Aç gözlerini, seni öldürmek gibi bir niyetim yok."

Nefes gözlerini açtı ve karşısındaki adamın gözlerine baktı. Nefes kimsenin gözlerine bakarken bu kadar tiksinmemişti.

"Onu öldürmek istedin ama. Neden? Neden onu öldürdün?"

"Henüz ölmedi ama yakındır. Çünkü onu sevmiyorum, seni seviyorum. İtiraf et Nefes sen de onu öldürmek istedin."

Nefes gözlerini Vedat'ın gözlerinden bir saniyeliğine bile ayırmıyordu.

"Onu öldürmek istediğimi sandım ama ben seni öldürmek istedim. Beni kendinden yoksun bıraktığı için ona kızgındım ama beni ondan ayıran sendin. Bu yüzden seni öldürmek onu yaşatmak istiyorum."

Uzun süredir bölüm atamadım. Bu yüzdrn hepinizden özür dilerim ama bu sıralar yazmakta zorlanıyorum. Bu bölümde biraz kısa oldu ama diğer bölümde telafi etmeye çalışacağım.

Bu arada medyada Ulaş ve İrem tek bir kişi olsaydı nasıl olsaydı diye denedim ve bunu sizin de görmenizi istedim.

Ayrılığın Gemisi|TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin