Tahir ve Nefes evlenmişlerdi. Her şey istedikleri gibi gidiyordu. İstedikleri tek şey de mutlu bir aile olabilmekti.
Aradan biraz zaman geçti, Tahir ve Nefes, Vedat'ın serbest olduğunu öğrendiler.
İkisi de düşünüyordu. Nefes o manyağın çocuklarına bir şey yapacağından korkuyordu. "Tahir, burayı biliyor. Seni burda bıçakladı ve şimdi burada yalnız değiliz, çocuklara bir şey yapabilir."
İkisinin de aklına pek bir şey gelmiyordu. Nefes en son bir fikir attı ortaya. "Muğla'ya taşınalım mı? Hem ev sorunu da olmaz annemler öldükten sonra bir kaç kez gittim. Oraya taşınsak."
"Hemen valizleri topla en kısa süre içinde gitmeliyiz. O manyak buraya gelmeden gitmeliyiz."
Nefes ve Tahir valizlerini topladılar. Konağa gidip herkesle vedalaştılar. Sabah Muğla'ya vardılar. 16 saat yolculuğun ardından çok yorulmuşlardı.
Eşyalarını yerleştirdiler ve hep beraber zaman geçirdiler. Eğlendiler, denize girdiler. Normal ve mutlu bir ailenin yapacağı her şeyi yaptılar.
Tahir, Hayal ve Umut bahçede oynarlarken Nefes evde oturuyordu. Etrafa baktıkça hayal meyal hatırladığı anılarını görüyordu. Abisini, annesini, babasını görüyordu. Gözleri boşluklara dalıyordu. Ama geçmişin yaralarından kurtulup şuanın mutluluğuna kapılması gerekiyordu ve de öyle yapıp bahçeye çıktı ve oyun oynadılar.
Aradan 6 yıl kadar uzun bir zaman geçtikten sonra;
Murat ve Nazar evlenmişti, hatta Nazar 8 aylık hamileydi, bir kızları olacaktı. Kızlarının ismi de Lila olacaktı.
Fatih ve Berrak da evlenmişti, Berrak da 5 aylık hamileydi bir oğulları olacaktı, ismini de Kuzey koyacaklardı.
Asiye ve Mustafa'nın da bir oğlu olmuştu. 5 yaşındaydı ve ismi de Eren'di.
_
Hayal ve Umut beraber bahçeye çıkıp köpeklerini sevdiler ve saat 7'de denize gittiler. Yaklaşık yarım saat sonra Nefes ve Tahir'de denize girmek istediler ve sahile gittiler.
Sahil bomboştu, Hayal ve Umut da denizde gözükmüyordu. Yerde kanlar içinde yatan iki beden gördüler.
Nefes ve Tahir ağlayarak çocuklarının yanlarına koştular.
"Tahir, ambulans... Ambulansı ara!"
Nefes ikisinin yanında diz çökmüş ağlıyordu. Çok kısa sürede ambulans geldi ve Hayal ve Umut'u hastaneye götürdüler.
Ameliyata alındılar Nefes ağlayarak yere attı kendini. "En değerlilerimi aldı elimden. O yaptı, o manyak yaptı. Bizi buldu bana acı çektirmek istedi. Benim yavrularımı öldürmeye çalıştı.
Uzun zaman sonra ameliyathaneden çıktı doktor. "Kızınız buraya getirdiğinizde çoktan ölmüştü, oğlunuz içinde elimizden geleni yaptık ama kurtaramadık, başınız sağolsun."
Nefes çığlıkları eşliğinde kendini yere bıraktı, Tahir de Nefes'e sarılıp kendini yere bıraktı.
O gün gece yola çıktılar, Trabzona dönmek için. Konağa geldiklerinde kapıyı çaldılar. Kapıyı Asiye açtı. Karşısında Nefes ve Tahir'i görünce çok sevindi ve Nefes'e sarıldı. Ama Tahir'in de Nefes'in de gözlerinin ağlamaktan kıpkırmızı olduğunu görünce endişelenmeye başladı. Nefes'le Tahir'in arkalarına doğru bakıp "Hayal'le Umut nerde?"
Nefes ağlamaya başladı yeniden "Çocuklarım öldü benim. Çocuklarım öldü!"
Evdeki herkes Nefes'in bu sözünü duyunca kapıya geldi. Herkes ağlamaya başladı. Nefes Tahir'e dönüp "Gidelim mi biraz?"
Nefes ve Tahir arabaya bindiler. Uçuruma geldiler.
Ellerinde Hayal ve Umut'un fotoğrafı ve de Nefes'in yazdığı bir mektup vardı.
Nefes telefonunu çıkardı ve ablasına mesaj attı.
"Ben kızım ve oğlum olmadan yaşayamam. Sizde daha fazla acı çektireceğimiz için üzgünüz... Ve lütfen mezarım annemlerin mezarlarının yanında olsun, çocuklarımın ve Tahir'in mezarı da yanımda olsun. Beni bu insanlardan hiç ayırmayın..."
Nefes mesajı gönderdi ve telefonunu uçurumdan fırlattı. Tahir'e baktı. Çocuklarının fotoğraflarını ve mektubu ellerinin arasına alıp ellerini kenetlediler. Sımsıkı tutuyorlardı ellerini. Aynı anda gözlerini uçuruma çevirdiler ve gözlerini kapattılar. Ve kendilerini uçurumdan aşağıya bıraktılar.
Ertesi gün sabah polisler Nefes ve Tahir'in cesedini buldular. Nefes ve Tahir'in elleri hala kenetliydi. Buldukları fotoğrafları ve mektubu ailelerine teslim ettiler.
Mektubu Asiye eline aldı ve konakta sesli bir şekilde okumaya başladı. Tüm ailenin gözleri dolmuştu ağlamaya başlamışlardı.
"Sevgili Ailem,
Bu mektubu okurken ağlıyorsunuzdur belki, ben de ağladım yazarken. Çünkü çocuklarımı kaybettim. Hayatımdaki en değerli varlıklarımı kaybettim. Tahir yokken çocuklarım var diye atlamamıştım uçurumdan, şimdi çocuklarım yok diye Tahir'le beraber atlıyoruz o uçurumdan.
Berrak ve Fatih'e,"
Asiye Berrak ve Fatih'e dediğinde Berrak ve Fatih başlarını yerden kaldırıp Asiye'ye baktılar.
"Yengem, yaşanamayanlar hep daha acıdır demiştim sana, benim Tahir'le yaşayamadıklarım çok acıydı. Ama siz benim acılarıma inat doya doya yaşayın olur mu? Her anınızın keyfini çıkarın. Ve Kuzey'e de söyleyin ileride, Nefes yengesi onu çok seviyor. Keşke ben kendim söyleyebilseydim bunu ona ama yapamadım affedin beni, bizi.
Nazar ve Murat'a,
Sizin sevdanız öyle zorlu engelleri aştı ki inanılmazsınız. Demiştim ya Nazar, sevdanın sonu kötü bitiyor kendimden biliyorum diye, evet bazıları kötü bitiyor. Ama sizinki onlardan değil, kızınız yanınızda olduğu sürece size gülümsediği sürece, her şey çok daha anlamlı olacak. Ve Lila'ya da söyleyin, Nefes yengesi onu da çok seviyor.
Abim ve ablama
Abim, ablam. Sizi ne kadar çok sevidiğimi biliyorsunuz. Kimi zaman size kızsam da sinirlensem de sizi çok seviyorum. Balım ve Eren onları çok sevdiğimi biliyorlar zaten. Ama abla senden bir ricam olacak, arabada arka koltukta bir sırt çantası var orada yıllarca yazdığım mektuplar var. Onları atladığım uçurumdan özgür bırakır mısın? Ben sonsuzluğa uçtum madem, mektuplarımda acıların arasında kalmaktansa özgür kalsınlar. Ben yüreğimde bütün mektupları özgür bıraktım çünkü.
Anneme
Saniye Anne, beni çok sevmezdin eskiden biliyorum. Sen her ne kadar hislerime karşılık vermesen de ben seni ölen annem yerine koydum. Sana her baktığımda onu gördüm. Her ne kadar farkında olmasan da sen bana yıllarxa annelik yaptın. Seni çok seviyorum anne.
Hepinize bir şey söylecek olursam, hepinizi çok seviyorum, seviyoruz. Biz yokuz diye hayatınızı eksik yaşamayın, aksine bizim yerimize de yaşayın. Bir şeyden zevk alırken bizim için iki katı zevk alın. Ve çocuklarımın katilinin peşini bırakmayın. Adaletin eline verin onu."
Evet, sevgili okur arkadaşlarım. Severek yazdığım bir hikayenin sonuna geldik.
Belki finali 20. bölümde değilde daha sonra bekliyordunuz ama ben yazıyı uzatıp saçma şekilde devam ettirmek istemedim.
Bu hikayedeki Nefes ve Tahir beni o kadar etkiledi ki, çoğu zaman yazdığım durumun içindeymişim gibi hissettim. Sanki ben Nefes'mişim ya da Tahir'mişim gibi hissedip çektikleri acıları anladım.
Umarım aynı hissi size de hissettirebilmişimdir.
Ben aradan zaman geçsede burda yazmaya devam etmeyi düşünüyorum.
Ve size bir sorum olacak? Bundan sonra yazdığım hikayelerde baş karakter Nefes ile Tahir olmasa yeni karakterler yaratsam okur musunuz?
20 bölüm boyunca hikayemi okuyan herkese, sizleri çok seviyorum💙💙
Ve Ayrılığın Gemisi'ne de bir elveda💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrılığın Gemisi|Tamamlandı
Ficción GeneralNefes ve Tahir evlenirler. İkizlerinin doğumuna iki gün kala Tahir gemiye binip gider. Nefes'inin çığlıkları eşliğinde gider Tahir. Aradan 10 yıl geçtikten sonra geri döner. İlk Bölüm Yayın Tarihi: 22.08.2019