"Burada ne işin var?" Elimdeki kutuları yere bırakıp arkama dönerken içimden lanet ediyordum. Kimseye görünmeden bırakıp gitsem her şey daha iyi olurdu. "Bunları bırakmamı istedi." Duraksadım çünkü kekeliyordum. "Koç. Yani koç istedi." Önümde basketbol takımından Lorenzo vardı. Oldukça popüler olmasının yanı sıra sizin de tahmin ettiğiniz gibi ponpon kızlardan biriyle çıkıyordu. Aslında onu bu kadar yakından görme şansım hiç olmamıştı. Üstünde bir şey yoktu. Sadece altında bir havlu parçasıyla karşımda dikiliyordu. Gözlerimi kaslı vücudundan ayırıp yer fayanslarına eğdim. "Neden sana inanayım." "Neden inanmayasın?" Bir adım yaklaştı. "Bir çok kişi soyunma odasına girip erkeklere bakmak istiyor da ondan." "Bunu erkekler yapıyor olmasın, kızlara." dedim alaycı bir tavırla. Yüzüne bakamıyordum. Küçüklüğümden gelen bir şeydi. Biri yakınımdayken ona bakmamak. "Kafanı kaldır ve öyle söyle." Kollarını göğsünde birleştirdi. "Buraya girmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?" Kafamı kaldırmadım. Bir adım daha attı. Sonra bir adım daha ve bir adım daha. Kolunu beni duvarla kendi arasında sıkıştıracak şekilde duvara koydu. Nefes alıp veriyordu. Ve sıcak nefesini yüzünde hissediyordum. Gözlerimi sıkıca yumdum. "Korkuyor musun?" "Hayır." "Gözlerini aç." "Yapamam." "Çünkü yalan atıyorsun." "Atmıyorum." "Atıyorsun." "Hayır atmıyorum." derken gözlerim onun yeşil gözlerine mühürlendi. Baka kaldım. Bembeyaz yeni tıraş olmuş yüzü , dağınık ıslak saçları ve pembe dudakları. Derin bir nefes aldım. Yüzüne bakıyordum. Bu sırada dudaklarını yaladı. "Sanırım haklıydın." Gözlerimi ondan ayıramıyordum ki kollarımı boynuna doladım. "Üzgünüm." diye mırıldandım ve dudaklarımı onun yumuşak pembe dudaklarına değdirdim. Önce şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi fakat daha sonra elinin birini yüzüme koydu. Öpüşüme karşılık veriyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ara vermek için çekildiğimde beni bırakmayan bu sefer oydu. Yanlış bir şey yapmıştım ve o buna devam etmişti. İstiyordu. Öpüyordu. Hızlı ve şehvetli... Duraksadı. "Güzel kokuyorsun." Nefes nefese mırıldandı. Bir yandan da ne zaman indiğini anlamadığım eliyle kalçamı kavramış sıkıyordu. Beni yeniden kendine çekmişti ki , ses duydum ve onu ittim. "Dur." Diye mırıldandım. "Biri geliyor. Dolabına git." Kalakaldı. "Lorenzo git." Kafasını salladı ve hızlı adımlarla dolabına yürüdü. Kolumla dudaklarımı sildim. Ve yavaşça açılan kapıya doğru yürüdüm. "Yanlış yere girdim galiba." "Hey soyunma odamız da ne işin var." "Koç'un burda olduğundan haberi var mi?"dedi takım kaptanı. Lorenzo konuştu peşinden. "Ben de bunu sordum beyler sorun yok koç koliyi buraya getirmesini istemiş. Bırakın da geçsin üstümü değiştireceğim." Önümdekiler kapının önünden çekildi. Ve geçmeme müsade ettiler. Kimse şüphelenmiş gibi de değildi. Kızlar tuvaletine gittim ve suyu sonuna kadar açtım. Yüzüme çarptığım buz gibi su bile ateşimi almamıştı. Aynaya baktım. "Ne yaptın sen?" diye mırıldandım.
