Gördüklerinin gerçekliğini test etmek istercesine kulağını genç adamın önce göğüsüne dayadı sonra sıkıcak sarıldı, her an birisi ayırabilirmiş gibi sıkıca vücudunu kavradı güçsüz kollarının arasında burnunu tarçın gibi kokan temiz ipeksi saçının arasına daldırdı kokusunu derin, derin içine çekti.
Saçları yavaşça kömür siyahına dönerken gözleri gri ve yeşilin en vahşi tonlarına bürünmüş ruhsuz ve delici bakışları ile genci şifacılara emanet ettikten sonra bakışlarını arkasındaki adamın gözlerine dikmiş o an herkesin dilinin tutulacağı gerçeklikten uzak bir fenomen gerçekleşmiş, tarihe kazınacağından habersiz herkes bu vahşeti izlemekten rahatsız olmuş yerlerinde kıpırdanıyordu.
Sen, sen öldün!
Buradan cesedin bile çıkamayacak!
________
-------------
•
•
•
•
•
•
•
•Jade: Hadi Feng yoksa korkuyor musun?
Feng: Hmph! kapa çeneni Jade açık vermemeye çalışıyorum sadece.
Jade: Hı hıı kessin!
•
•
•
•Jade ve Feng Han'dan o kadar erken çıkmışlardı ki daha güneş bile doğmamış, hafif karanlık açık gök mavisi bulutlar buraya neden Mavi Ay Krallığı dendiğinini kanıtlar nitelikteydi, yumuşak gök mavisi rengi çölün ortasında ki Krallığın her bir sokak arasında parıldayan beyaz sarı ışıklarla birleşmiş daha yeni ötmeye başlamış kuşların cıvıltısı boş sokakların sesiymiş gibi oldukça canlı ötüyorlardı.
Jade: Gücün hakim olduğu bir dünyada asla bu kadar huzurlu ve sakin görebileceğimi düşünmezdim Feng..
Feng: Çok daha mutlu günler göreceğiz Jade sana söz veriyorum.
Kuş seslerinin doldurduğu dar sokakta yürdükleri yolda birbirlerine verdikleri sözün güzelliği ile günlerinin daha ne kadar mutlu başlayabileceğini düşünmeye başladı başladı iki genç.
Jade Feng'in yanında yürümeye devam ederken bir yandan da arenanın güzelliği hakkında yorumlar yapıyordu.
"Demek Krallığın arenası burasıymış, fena değil".
Krallığın Arenası altın renkli işlemelerin süslediği, belki birkaç milyon seyirciği kaldırabilecek kapasiteye sahip, birkaç bin özel localar ne kadar gelmesi imkansız da olsa Krala ait bir adet süslü ve görkemli sayılabilecek bir taht arenanın otuz metre yukarısında heryeri görebilecek bir noktada uçuyordu.
Arenanın girişinde ki vezne gibi bir bölümde oturan yaşlı yeşil gözlerine taktığı geniş gözlükleri ile yaşlılığın getirdiği buruşuk elleri ile ince sarı kağıda birşeyler yazıyor bir yandan da başka kağıtlara benzer işleri uyguluyordu.
Feng adımlarını hızlandırdı ve yaşlı adamın bulunduğu yere gitti, adam dalgınca işini yapmaya çalışırken Feng camı birkaç defa tıklattı.
"Merhaba ben Jade, arenada paralı dövüşlere katılmak istiyorum efendim."
Gencin saygılı tonda konuşması yaşlı adamı tatmin etmiş olacak ki yüzüne yerleştirdiği samimi gülümsemesi ile gence baktı.
'Adın ile beraber bu kağıdı doldur ve arenada dövüşçülere ayrılan bölümlere gitmek için kıdemlilerden yardım iste.'
Jade'de Feng gibi kendilerine verilen sıradan gibi gözüken ama büyülü bir sözleşme olan bu kağıdı titizlik ile doldurup yaşlı adama uzattılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eternal Magician [DÜZENLENİYOR]
FantasíaYeni bir dünyada ikinci bir şansa kim hayır diyebilir? o demedi zaten seçenek sunulmamış doğrudan emir verilmişti, ya güçlenecek kendisinden beklenilmeyen bir güç yaratacak ya da ezik olarak öldüğü dünyasında ki gibi ezik olarak ölecek. • • • • • • ...