Mezar Kasabası

1.4K 117 15
                                    

Feng: Kaiii? Neredeyim ben?

Feng: Ölmemişim  şükürler olsun tanrım şükürler olsun tanrıya bile dualar ediyorum aman tanrım.. Bu kelimeyi fazla kullanmasam iyi olacak.

Kai: Efendi Feng,  acele edin sadece iki saatiniz kaldı dört saattir bilinciniz yitik uyuyordunuz hemen kalkmalısınız.

Lav çiçeğini Kai'nin bilgilendirmeleri ile pür dikkat olduğu yerden çıkarmış mağarayı birkaç dakika içinde hemen terk etmişlerdi.

Sık ağaçların bozuk yolların bol olduğu kasvetli uzun bir ormandan giderken Feng'in cebindeki hareketlilik neler olduğunu kimse anlamadan birden yüksek ısı ve inanılmaz derecede kırmızı parlak bir ışık yükseliyordu çocuk hiçbirşeye anlam veremedi yeni dünyasında ki yabancılığın ve bilgisizliğin nedeniyle oldukça cahil hissetse de ortaya çıkan şeyi bulunduğu dünyadan bir tek kişi bile görse çocuğu öldürürlerdi izini bilr bulamazlardı.

Yılandan aldığı sahiplenme taşı birden cebinden yükseldi ve dışarıya çıkabilmek için resmen tek taraflı bir savaş veriyordu,

Feng: Neler oluyor? Kai?

Kai: Efendi Feng, mağaranın ilk katında mücadele ettiğiniz patron seviye yılan aslında ölmedi size söylemek için görevi bitirmenizi bekledim.

Ölmediğini duyduğu anda gardını almış arkasında şimdiden buz bıçaklarını sıralarken Kai'nin cevabı gecikmeden çocuğu oldukça sevindirmişti.

Kai: Efendi Feng,  milyonda bir de olsa bulunduğunuz dünyada sahiplenme taşları bulmak mümkün, bu taşlar ile kurulan kan bağı içerisinde bulunan canavar bilinse bile kanın asilliğine göre güçlü yaratık verir. Şuan size olan şey de bununla aynı kanınızı taşa damlatın ve izleyin beğeneceksiniz..

Parmağını ağacın keskin dalına sürttü ve alan kanı kırmızı zümrütü andıran parlak cismin üzerine damlattı, sahiplenme taşı kanı anında emdi ve taşın yaydığı parlaklığı gören her gelişimci kesinlikle kıskançlıktan küçük dilini yutabilirdi böylesi parlaklık gelişimcinin yanında yoldaşı olacak evcil yaratığının gücünü belirliyordu.

Taş kendi etrafında o kadar hızlı dönüyordu ki Feng arkasını dönmek zorunda kalmış gücü tükenme noktasına gelirken dizlerinin üzerinde bu egzotik görüntüyü izlemeye çalışıyordu.

Birden ışık kesildi taş dört tarafından çatladı ve tam ortasından bir yılan kafası yavaşça Feng'e doğru uzanmaya başlamıştı, çocuk gördüğü görüntüler ile donakalırlen bu canavarı mağarada avladığını ve taşı belki satıp para kazanabilirim düşüncesi ile yanına almıştı ama şimdiki görsel iyi ki satmasına fırsat vermemişti yardımcı bir hayvanın etkisi kessinlikle muazzam bir güç ve şeref sembolüydü.

Yılan neredeyde bir buçuk metre boylarında hafif kızıl yılan derisi bakanın bir daha bakmasını kıskançlıktan boğulmasına sebep olurdu. Yılan Feng'in ayağının dibins kadar gelsi oradan beline uzandı daha sonra sağ omuzuna kadar sürünüp sahibinin tam gözlerine dikmişti gözlerini.

Bu manzarayı gören herkes daha bir seviye hayvanın sahibine bağlanması için gereken süreyi düşününce şoka bile girebilirdi.

Evcil hayvanlar herzaman sahiplerine itaat etmezdi ancak zararda veremezdi sadece kendi kafasına göre hareket eder bazen savaşlarda yardım etmek için bile çok uzun süre düşünürdü evcil yaratıkların bir diğer özelliği ise zeki ve düşünebilen varlıklar olması ilerleyen seviyerlerde ise bir insan gibi konuşabiliyorlardı.

Feng yılanın gözlerinden gözlerini alamıyordu, daha önce kendisine bu kadar bağlılık, saygı ve sevgi ile bakan birisi daha önce hiç görmemişti bu durum da en çok sevinen ve kazanan tabi ki Feng oluyordu.

Eternal Magician [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin