Sorumluluk

747 62 9
                                    


Odin: Şş sessiz olun uyanıyor.

Feng vücudu yenilenmiş gibi hissederken yavaşça gözlerini açtı, karşısında bir zamanlar kendisine yardımcı olan Odin'i görmeyi beklemediği yüzünde ki şaşkınlık ile karışık sorgulayıcı ifade dsn belli oluyordu.

Feng: O- Odin? Özür dilerim efendim, saygısızlık ettim.

Odin: Kendini yorma evlat seni buraya biz getirdik.

Kafasını Odin'in işaret ettiği yere çevirince, Odin gibi güçlü auralar yayan kadının güzelliği karşısında dili tutulmuştu.

Thaliya: Biraz daha böyle bakarsan bir daha uyanamazsın evlat.

Feng, Thaliyanın şakayla karışık gizli tehditini tabii ki de anlamıştı. Daha önce bu kadar güzel bir kadın görmediğinden gözü çok fazla bu kadını incelemiş olsada yaptığı hatanın hemen farkına varmış yüzü kızarmıştı, uzatmamak için Thaliya'dan özür diledi.

Feng: Özür dilerim efendim.

Thaliya: Önemli değil, çok güç tükettin 2 gündür baygın yatıyorsun arkadaşınıda seninle birlikte getirdik dışarıda senin uyanmanı bekliyor, z sizi yalnız bırakalım.

Feng Odin'in şaşkınlığını üzerinden atınca aklına Jade'in sonradan gelmesi onu çok kızdırmıştı. Dışarıda beklediğini duyunca iyi olduğunu amladığı için biraz olsun sevinmişti, Jade o arenada ölseydi bu Feng için büyük bir yıkım olurdu. İki gündür baygın yatakta yatmış olsa bile hala ayakta duracak gücünün olmadığını hissediyordu. Odin ile Thaliya çıktıtan sonra ürkek adımlar ile içeriye Jade girmişti, Feng Jade'i görür görmez gözyaşlarını daha fazla tutamadı ve ağlamaya başladı son olaylar Feng'in duygularını çok yıpratmış ve karışıklık hissetmesine sebep olmuştu.

Jade'de Feng'ten farksızdı, hızla yatağın kenarına oturduktan sonra sıkıca Feng'e sarılmış dakikalarca birbirlerine sarılı halde ağlayıp içlerini dökmüşlerdi.

Jade: Ahmak! sakın bunu tekrar yapma neredeyse ölüyordun, Odin seni kurtarmasaydı ölecektin!

Feng: Seni bırakıp hiçbir yere gitmem merak etme. Bana neler olduğunu anlatır mısın eh iki gündür yataktayım.

Jade: Ben de çok fazla birşey bilmiyorum ama Odin ile birbirinizi tanıyor muşsunuz. Bir de seni görmek isteyen başka birinden söz ediyorlarsı ama kim bilmiyorum hem sen bu kadar güçlü birini nereden tanıyorsun?

Feng yapacak daha iyi birşeyi olmadığı için yanına uzanan Jade'e yaşadığı bütün olayları en ince ayrıntısına kadar anlatmış zaman hızla akıp geçmişti.

İkili konuşmalarına devam ederken kapının açılma sesi ile içeriye giren Odin ve Thaliya, Feng'i yarın başka biryere götüreceklerini konakladıkları bu yerde daha fazla kalmamalarını söyleyip çıkmışlardı.

Feng Odin ve yanında ki güçlü olduğu belli olan kadının kendisiyle ne işi olduğunu anlamasada zararsız olduklarını bildiği için şimdilik hiçbir şey sormamış, Jade'i binbir zorlukla kendi odasına göndersikten sonra yorgun bedeninin dinlenmesi iöin uyudu.



Feng yeni gün de kendisini daha iyi hissediyordu, hızla yataktan kalkmış dolapta kendisi için getirilmiş koyu yeşik cübbeyi giydikten sonra yatağını toparlayıp Jade'i de bulduktan sonra bulundukları binanın bahçesinde Odin'i beklemeye başladılar.

Bulundukları bina haricinde başka yapı olmayan ormanlık alanın güzelliğini tarif etmeye hiçbir cümle yetmezdi. Dikdörtgen yapıda ki uzun binanın yuvarlak avlusuna bağlı dört koridor ve giriş bulunuyordu bunlardan en büyüğü yeşil altın renginde ki büyük altı metrelik kapı idi. Avlunun ortasında yuvarlak beyaz mermerden yapılma havuz ve iki tane peri heykeli birbirine sarılmış şekilde ileriye uzattıkları ellerinden yavaşça temiz su akıyordu. Binanın avlusu tamamen güzel çiçekler ve yapıların üstü sarmaşıklar ile kaplıydı. Feng ile Jade büyüleyici güzellikte ki avluda huzurla sohbete dalmışlardı. Sohbetlerine Odin'in geldiğini görünce ara vermiş kendilerine doğru gelen güzel adama saygılarını sunduktan sonra gidecekleri yeri öğrenmek için soru soruyorlardı ancak Odin bütün sorularını yanıtsız bıraktı.

Eternal Magician [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin