20.Bölüm | Part I

48.9K 2.8K 3.5K
                                    

Instagram: askadususofficial / missfirat

Playlist: Witt Lowry feat. Ava Max - Into Your Arms

20.BÖLÜM | Part I

Serçe parmağımla dudağımın kenarına hafif bir şekilde taşırdığım bordo rujun kalıntılarını temizlerken aynadaki yansımama hayretler içinde bakıyordum. Dudaklarımdaki aptal, anlamsız gülümsemeye dün işittiklerimden beri engel olamıyordum. Bazen olanları kestiremediğim gibi kendi duygularımı da yontamıyordum. Bir şekil vermem gerekirken daha da çok kayboluyordum kalbimin içindeki duygu savaşında. Nasıl hissediyorum, nasıl düşünüyorum veya nasıl bir durumun içindeyim, asla çözemiyordum ama ilk defa kendimi çok rahatlamış, sanki üzerimden büyük bir yük gemisi kalkmış gibi hissediyordum. Garip bir şekilde tüm bunların gerçek sebebin altında ise İlker Altan yatıyordu.

Günün birinde bambaşka birine duyacağım o yoğun heyecanla uyanacağımı söyleseler belki de inanmazdım ama tesadüflere ya da hayatın karşıma çıkardığı mucizelere artık inanmaya başlayacaktım. Belki de benim sürekli diretmek, oldurmak istediğim kaderim değişiyordu. Dün kalbimin en derinliklerine sokularak varlığını usulca hissetmeme neden olacak o cümleleri işitmek, bu sabah hiç ummadığım bir şekilde güne dinç bir şekilde başlamak, sanki her şey yoluna girmiş gibi rahatlamak... Hayatım bir anda o kadar düzgün ilerlemeye başlamıştı ki daha öncesinde kendimi bu kadar huzurlu hissettiğimi hatırlamıyordum.

''Çünkü senden hoşlanıyorum! Senden çok hoşlanıyorum Melek Güçlü. Seni çözmek istiyorum. İçimde bitmek bilmeyen bir merak var sana karşı. Kendime engel olamıyorum.''

Uzun bir süre boyunca bu cümleler hep kulaklarımda çınlayacak ve bana üzerimden atamadığım o sarsıcı etkileri bırakacaktı. Daha öncesinde böyle sarsıldığımı, yıkıldığımı, bin bir parçaya bölündüğümü hatırlamıyordum. Soğuk duvarlara çarpan, her defasında biraz daha parçalanan kalbimin ilk defa havada asılı kaldığını ve zamanla kendini o çarptığı duvardan artık kurtardığını hissediyordum. İlker'in söylediği her kelimede yüreğimin buz tutmuş tarafı bir şekilde erimeye ve yeniden yeşermeye, bana can katmaya başlamıştı. İlk defa kalbimdeki kördüğümlerin başka biri tarafından çözüldüğünü ve beni boğulduğum halatların arasından kurtardığını hissetmiştim. Bir taraftan bütün bunları yeniden yaşayabildiğim için mutluydum, hem de hiç istemeyeceğim kadar mutluydum ama diğer taraftan onu beklediğim yılları hatırladıkça, öylece kenara atmak sanki kendime büyük bir haksızlık gibi geliyordu. Yine de kolay kolay vazgeçemiyordum her şeyden. Dün İlker'in söylediklerinden sonra sessiz kalmamın, ona hiçbir şey diyemememin ya da arkasından gidecek cesareti bulamamamın asıl nedeni bunlardı. Kibirli bir Galata istemiyordum artık ama bir başkasının avucunun içine yüreğimi, benliğimi öylece sorgusuz sualsiz bırakabilir miydim? Beklediğim onca yılı bir çırpıda yok sayabilir miydim? İşte içinde kaybolduğum tüm bu düşünceler elimi kolumu bağlıyordu. İlker'e atacağım adımı zorlaştırıyor ya da yolumdan caymama neden oluyordu. Oysa dün çekip gittiğinde titrettiği kalbimi de yanında götürmüştü sanki ve Cenk yanıma gelene dek öylece arkasından bakakalmıştım.

İşin bir de Cenk tarafı vardı tabii. Ona engel olmadığım, kendimi ansızın kollarına bıraktığım için o kadar kafamı duvara sürtmek istiyordum ki... Tüm bunların tek sebebi benden başka kimse değildi. Cenk'e kızamıyordum çünkü şarkıyı söylerken onu engelleyecek, benden uzaklaştıracak küçücük bir davranışta bile bulunmamıştım ve bu onun cesaretlenmesini sağlamıştı, İlker'in ise çıldırmasını.

İlker'le koridorda geçirdiğim dakikalardan sonra her şeye kapı eşiğinde bizi izleyerek şahit olan Cenk, İlker'in gidişiyle de soluğu vakit kaybetmeden yanımda almıştı. Üstelik hatanın büyüğü bende olmasına rağmen özür dilemiş ve olanlar için üzgün olduğunu belirtmişti. Ayrıca bilmediğim birkaç ayrıntıyı ise kaçınmadan ortaya dökmüştü. Meğerse İlker ve Cenk'in tartışması sadece dün ile sınırlı değilmiş. Daha öncesinde, hatta benim provaya geldiğim ilk gün müzik odasını terk edişimin ardından karşı karşıya gelip tartıştıklarını öğrenmiştim. Cenk'in anlattıklarına bakılırsa İlker'e meydan okuduğunu ve sırf pisliğine ona benimle uğraşacağını söylemişti. Başlarda duyduklarımın etkisiyle çok öfkelenmiştim hatta hemen grubu bırakıp gitmek istemiştim ama Cenk her şey için defalarca özür dilediğinde ve amacının sadece İlker'in damarına basmak istediğini belirttiğinde onu anlam veremeyen bakışlarla süzdüm. Sonrasında ise asıl gerçeği öğrendim. Onu reddettiğim için bana hâlâ kırgın olduğunu ve acısını bir şekilde İlker'den çıkarmak istediğini dile getirmişti. Kızamamıştım. Erkekler reddedilmeyi bazen gerçekten gururlarına yediremiyorlardı ama beni ortaya katarak böyle bir şey yaptığı için ondan bir kez daha soğumamı sağlamıştı fakat yine de grubu bırakamamıştım. Tuhaf bir şekilde şarkı söylemek bana iyi hissettirmişti ve ben bu duygunun çabucak elimden alınmasını istemiyordum. Bu yüzden de Cenk'le aramızdaki mesafeyi koruyarak çalışmalara devam edecektik.

AŞKA DÜŞÜŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin