Gözümü açtığımda, yine tavanı süslemek için yapıştırdığımız yıldızlara baktım. Annem ve babamla beraber yılbaşı akşamı yapmıştık. O gün hava kapalı olduğu için yıldızları görememiştim. Çok üzülmüştüm ama annemle babam yine yanımdaydılar . O gece bu yıldızları asıp her akşam bunlara bakarak uyurdum.
Kafamı çevirip saate baktığımda saat 07.23 olmuştu. Yavaşça doğruldum . Ayıcıklı pijama ile ayaklarımı sürterek banyoya gittim. Dişimi fırçalayıp, yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltıya inmek için hazırlandım.
Bugün pazardı. Ailecek kahvaltı edecek, sonra Esra'nın evine gidip ordan Esra'yı alacak ve annemle babam bizi alışveriş merkezine bıraktıktan sonra işe gideceklerdi. Annemle babam öyle zengin değillerdi. Bende zengin züppe şımarık çocuklardan değildim. Her pazar rutinimiz böyleydi.
Ha tanışmadık dimi? Ben Ela . 19 yaşındayım İstanbul da sakin bir yaşam geçiriyorum . En yakın arkadaşım Esra. Onunla 9. Sınıfta tanışmıştık. Başta alışamasamda, sonra birbirimize çok bağlanmıştık. Şimdiye kadar hep yan yana olduk. Olmaya da devam edeceğiz.
Kahvaltı için mutfağa indiğimde leziz krep kokusu her tarafımı sarmıştı. Tahmin ettiğim gibi ,pazar kahvaltıları babamdan...
Babam önlüğü giymiş, tavadaki krebi çeviriyor, çevirirkende acayip sesler çıkarıyordu. Annem ise sandalye de oturmuş gülerek onu izliyordu. Anneme daha çok benziyordum. Daha doğrusu babamdan hiçbir özellik almamıştım. Uzun siyah saçlarım vardı. Kısa boylu değildim ama çok da sırık değildim. Tam ortasını bulmuştum. Göz rengim maviydi, fakat mavinin hiçbir tonu böyle koyu değildi. Sadece annemde ve bende bu tonda göz renginin olduğunu söylerdi babam. Ama benim gözlerim ruh haline göre, buz mavisi ile gece mavisi arasında gidip gelirdi. Ne yalan söyleyeyim bu özelliğimi çok seviyorum.
Yavaşça merdivenlerden indim. Annemle babama günaydın dedikten sonra yanaklarına öpücük kondurdum. Kahvaltı hazırdı. Hepimiz kahvaltıya oturduktan sonra açılışı annem yaptı "Bugün alışveriş merkezine gittikten sonra bir işin var mı tatlım?"
"Yok anne " dedim olsa da bu cevabı verirdim, çünkü annem bu soruyu sorduysa ucunda mutlaka bir şey vardı. Ve ben bunu kaçırmak istemezdim.
Babamda konuya katılıp "Seninle konuşmamız gereken bir konu var ama bunu bir yemekte konuşacağız." dedi.
"Nereye gideceğiz ki?" diye sordum merakıma yenik düşerek.
"Sürpriz " dedi. Ve evet biliyorum ,sürpriz söylenirse sürprizin anlamı kalmazdı.
Uzatmadan kahvaltımızı bitirdik ve yavaş yavaş el birliğiyle toparladık kahvaltıyı. Annem bulaşıkları makineye dizerken odama çıktım.
Kırmızı bir kazak, toprak tonlarında düğmeli bir etek ve kırmızı, üzerinde siyah puantiyeler olan çorabımı giydim. Siyah botumuda ayağıma geçirdikten sonra telefonumu aramaya başladım.
Yatağın yanında olduğunu gördüm. Mavi ışık yanıp sönüyordu. Telefonuma mesaj gelmişti. Şifremi girip telefonu açınca mesajın Esra 'dan geldiğini gördüm.
Nar tanem:Eloo ben hazırım. Bugün Starbucks kahveler senden❤
İnsan bir günaydın derdi . Esra sürekli havalı davranmaya çalışırdı ama komik olurdu. Bu hali beni güldürürdü. Ama o benim en iyi arkadaşımdı ve onu çok seviyordum. Çok iyi biriydi, bazen düşünmeden hareket ettiğinde başına gelmedik şey kalmazdı. Bende onunla beraber sürüklenirdim.
Telefonun mesaj yaz bölümüne tıklayıp yazmaya başladım.
Bir insan mesaj yazarken ilk önce bir selamlaşma kelimesi kullanır. Günaydın gibi. Tamam kahveler benden olsun da geçen hafta da benden değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE (Yeni Kitap)
Teen Fiction♣Acı neyle başlar? Hayatınızda acıyı ne zaman tatdınız? Kalbiniz kırıldığında mı? Bebekken ilk kez yürümeye çalışırken yere düştüğüzde mi? Biri sizi yüzüstü bırakıp gittiğinde mi? Bunlar herkesin farklı cevap verebileceği sorular. Ela'nın da farklı...