"Hayat içinde siyah rengi de barındıran bir gökkuşağıdır..."
Yevtuşenko
🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃🍃Aklıma gelen bir soru ile "Teyze!?" dedim birden sorgular bir sesle. Aslında bu soruyu sorup sormamakta kararsızdım.
"Efendim tatlım?" dedi meraklı bakışlarını bana çevirirken. Yatağın kenarından kalkıp, valizlerin yanına bıraktığım çantamı aldım.
Çantanın küçük gözünden bej renkteki kadife kutuyu çıkarttım. Teyzemin bakışları kutuya kayınca kaşları şaşkınlıkla havalandı...
Açıkçası teyzemin böyle şaşırmasına beklemiyordum. Yavaş adımlarla çantamı yatağa bıraktım ve yatağın kenarına oturdum. Kutuyu açtım ve içindeki bilekliği kutudan çıkarttım. Bilekliği çıkartınca ellerimin titrediğini farkettim.
Biraz bekledikten sonra, konuşmaya devam ettim: "Annemle babam, kaza geçirdikten sonra annemin çantasında bulmuştum bu kutuyu. Kutuyu açınca içinde bu bilekliği buldum. Başta annemin aldığını zannetmiştim ama mektubunda 'Umarım gönderdiğim bilekliği beğenirsin' yazmıştın." dedim bir solukta.
Teyzem ise biraz durdu. Gözleri dolmuştu. "Evet bu bilekliği sana, ben yaptırdım. O yüzden 'Umarım beğenirsin' yazmıştım. Açıkçası, eğitimin için buraya geleceğinden çok emindim. O yüzden belki bu hediye ile önceden tanışmış oluruz diye düşünmüştüm..." Teyzem biraz durdu ve sonra nefes alarak devam etti "Sana bu bilekliğin annenle babanın ölümünden, uzun zaman önce ulaşması gerekliydi."dedi. Sesinde şüpheci bir ton vardı. Eğer bu bileklik anneme çok uzun zaman önce ulaştıysa neden bana söylememişti? Neden saklamıştı?
"Ama ben yaklaşık dört yaşlarındayken de bu bilekliğin aynısından vardı bende. Uçağa binince kaybetmiş olduğumu biliyorum, daha doğrusu annemin anlattığı kadarıyla. Dört yaşındaki fotoğraflarımın çoğunda o bileklik hep bileğimde. O bilekliği ,annemin aldığını biliyorum ya da yanılıyorum." diyerek devam ettirdim konuyu. Bu bileklik konusunun nereye varacağını çok merak ediyordum.
"Evet Ela, onu da ben yaptırmıştım. Sana uğur getirsin, teyzenden bir parça taşı diye. Ama annen benim varlığımı hiçbir zaman kabul etmedi." dedi ağlamaklı bir sesle.
Teyzem odamda bir tur attıktan sonra, sakin bir şekilde gelip yanıma oturdu. Elimdeki bilekliği aldı ve biraz inceledi. Bileğimi ters çevirip, bilekliği zarifçe koluma taktı. Memnun olmuş gibi bir hali vardı. Gözleri bile tebessüm ediyordu sanki.
"İşte oldu. Bunu hiç çıkarma olur mu Ela?"dedi bileğimdeki bilekliğe bakarak.
Teyzemin gözlerine bakarak "Olur" dedim ve tebessüm ettim. Sonuçta bir bileklikti. Bunun için bir insanın kalbini kırmaya değermiydi?
"Teyze ,bu bilekliğin yanında bir de not vardı." dedim. Teyzem meraklı bakışlarla tekrardan bana döndü.
"N-ne notu Ela!?" Sanki korkmuştu.
"Üzerinde ' Annesinden küçük Ela'ya hediye" yazıyordu.
Teyzem yine gizemli haline bürünmüştü.Aslında her şeyi söylememem gerekiyordu ama cevapları alabileceğim tek kişi de teyzemdi.
Teyzem tekrardan bakışlarını bilekliğime odaklayıp"Annen belki bu bilekliği kendi adına sana verip hem benim istediğimi yerine getirecekti, hem de benim varlığından sana bahsetmeyecekti."
Bana göre çok mantıklı bir açıklama yapmıştı .Ama bilmiyorum her şey o kadar karışık ki . Annem neden teyzemi hep yok saymıştı ki?
"Başka sorun var mı Ela?" diyerek beni düşüncelerimden sıyırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE (Yeni Kitap)
Teen Fiction♣Acı neyle başlar? Hayatınızda acıyı ne zaman tatdınız? Kalbiniz kırıldığında mı? Bebekken ilk kez yürümeye çalışırken yere düştüğüzde mi? Biri sizi yüzüstü bırakıp gittiğinde mi? Bunlar herkesin farklı cevap verebileceği sorular. Ela'nın da farklı...