8. bölüm

207 80 61
                                    

Uçak inince rahatladım. Valizlerimi elime tek tek topladım. Daha doğrusu toplayamadım. Birini ayağımla birini elimle ittirmeye çalıştım.

Bir anda elimle ittirmeye çalıştığım valizimi biri tuttu . Kafamı kaldırınca valizimi tutan kişinin Emre olduğunu gördüm.

"Özür dilemek amacıyla bunu yapmama izin ver" dedi.

Konuşmamaya karar verdim. Kapıya getirince "Tamam burda bırakabilirsin. Teşekkür ederim" dedim.

"Asıl ben özür dilerim. Yani kabalığım için kusura bakma."

Artık uğraşmak istemediğim için kısa kesmeye karar verdim.

"Sorun değil gerçekten."

Gerçekten de sorun değildi. Önemli olan yaptığı şeyin farkına varmasıydı.

Arkadan gelen Mert'e baktım. Elinde küçük siyah bir valiz vardı. Yanımıza gelince  "Al şu valizini." diyerek valizi Emre'ye ittirdi. Emre ayağıyla valizini durdurup, Mert'e sırıttı.

Bakışlarını bana çevirdiğinde bir an heyecanlandım. "Telefona ihtiyacın var mı?" diye sordu. Hazırlıksız yakalandığım için "Hı!?" dedim bir anda. (Tabi jeton biraz geç düştü!!!).

Hemen toparlamaya çalışarak "E-evet" dedim.

Gerçekten çok düşüncelilerdi.  Telefonunu cebinden çıkarıp bana uzattı. Elinden alınca kayıtlı numarayı bir kez daha aradım.

"Alo." bu sefer ilk ben demiştim.

"Küçük hanım uçaktan indiniz mi? " dedi aynı ses.

"Evet indim. Şimdi nereye gideceğim?" diye sordum.

"Küçük hanım şimdi arabanız gelir, sizi tanıması için üzerinizde ne var ?" diye sordu. Hadi ama!

Üstüme bakıp " Haki bir üst ve siyah pantalon. Üç de valizim var. Zaten kapının önünde bekliyorum." dedim.

"Tamam küçük hanım." dedi ve kapattı.

Mert ve Emre'ye döndüm. Emre valizinin şifresiyle oynuyordu. Mert ise elini cebine koymuş camdan dışarıya bakıyordu. Konuşmamla ikisi de bana döndüm

"İkinize de çok teşekkür ederim."dedim. Mert sadece kafasını sallamakla yetinirken, Emre "Rica ederiz tehlikeli kız!" dedi.

Utanmıştım. Tehlikeli biri değildim aslında. Sinirlenince garip oluyordum o kadar.

"Bizim gitmemiz lazım. Umarım bir kere daha görüşürüz."dedi Emre.

Bende "Görüşürüz." dedim.

İkiside arkasını dönüp gittiler. Arkalarından bakarken Mert bir an bana dönüp baktı. Göz göze geldik. Hemen kafamı çevirdim. Kötü zamanlama! Onu izliyormuşum gibi gözükmüştüm ama neyse bir daha nerde karşılaşacaktık ki sonuçta?

Beş dakika sonra simsiyah  giyinimli biri kapıdan içeri girdi. Biraz etrafı inceledikten sonra bakışları beni buldu. Beni süzdükten sonra yanıma geldi. "Ela hanım?" dedi sorarcasına.

"Evet benim." dedim.( Bu adamlarla ne garip konuşma tarzımız vardı!)

"Sizi evinize götürmeye geldim. Lütfen buyrun. " dedi eliyle kapıyı işaret ederken.

Bence bu işe ayak uydurmalıydım. Adımlarımı kapıya doğru attım. Siyah giyinimli adam da arkamdan valizlerimi alıp geliyordu.

Havalimanından dışarı çıkınca hava güneşliydi. Hırkamı çıkarıp elime aldım. Siyah giyimli adam beni siyah bir arabaya doğru yönlendirdi. Önüme geçip kapıyı bana açtı. İçeride krem renginde deri koltuklar vardı. Yavaşça geçip oturdum siyah giyimli adam valizlerimi bagaja yerleştirdi. Ardından direksiyona geçip arabayı çalıştırdı. 

Nereye gideceğimi ,ne yapacağımı, nasıl davranacağımı ,kiminle yaşayacağımı, teyzemin nasıl biri olduğunu bilmiyordum .Ve şimdi de bunların cevaplarını bizzat kendisinden almaya gidiyordum.

Nasıl bir anda bu kararı aldığımı da bilmiyorum. Tanımadığım bir kişinin yanında yaşamaya gidiyordum.Belki annemle babamın son isteği olduğu için kabul etme gereksinimi duymuştum. Annemle babam yaşasaydı belki buraya gelmezdim.

Arabanın camındaki bordo perdeyi yavaşça araladım.
İzmir'in çok güzel bir yer olduğunu duymuştum ama buraya gelmek planlarımın arasında yoktu . Hiçbir şey planlarım arasında yoktu. Hayat bana sormadan planlarımı bozuyordu. Yeni maddeler ekliyordu.

Araba bir süre daha ilerledikten sonra büyük siyah kapılı bir bahçenin önünde durdu. Durduktan yaklaşık iki saniye sonra kapı kendiliğinden yavaşça açıldı. Kocaman bahçenin ortasında çardağa benzer ama daha modern bir oturma köşesi ve süs havuzu vardı .

Bahçenin sonunda ise büyük dört katlı bir ev (hatta köşk) vardı. Eve gri, yeşil ,turuncu ve siyah renkleri hakimdi .Teyzemin yaşadığı yer burası olmalıydı .Ama eğer burada yaşıyorsa çok zengin biriydi. Burası çok büyük ve çok güzel bir yerdi, ama buraya nasıl uyum sağlayacağımı bilmiyordum . Birazdan hiç görmediğim teyzemi görecektim.

Araba durunca siyah giyimli adam tekrar arabadan indi ve gelip kapıyı açtı . Yavaşça arabadan indim. Bakışlarımı etrafta gezdirirken, adam bagaja doğru ilerleyip bagajın kapısını açtı, içinden valizlerimi çıkarıp yere bıraktı.

Bakışlarımı tekrardan köşke benzeyen eve doğru yönelttim, ardından evin kapısı açıldı ve aynı filmlerdeki gibi siyah giyimli, önünde beyaz önlük olan ,saçını arkadan topuz yapmış ,yaklaşık 40'lı yaşlarda bir teyze daha doğrusu hizmetçi bize doğru yürümeye başladı . Yanımıza gelince sessizce siyah giyimli adamdan benim bir valizimi aldı ve eve doğru ilerledi .Ben de arkalarından gittim çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. En iyisi de ayak uydurmaktı.

Eve doğru gidince beni bir heyecan bastı . Ardından telefonda konuştuğum adamın sesindeki yaklaşık 30'lu yaşlarda ,saçları kahverengi ; yer yer ağarmış ,ince hafif uzun boylu bir adam kapıda belirdi "İçeri gel küçük hanım .Ne zamandır seni bekliyoruz." dedi. Bana neden küçük hanım dediğini hala bilmiyordum ama şimdi bunun sormanın sırası değildi bence.

Eve girince kocaman bir salon beni karşıladı. Krem renginde ve üzerinde lacivert çiçekler olan koltuk takımı vardı. Ortadaki sehpa camdandı. Sehpanın üzerinde iki tane dergi vardı. Duvarlar turkuaz rengindeydi. Eve girer girmez iki taraftan yukarı çıkan merdivenler sizi karşılıyordu. Evin içi de dışı kadar görkemliydi .

"Evine hoşgeldin küçük Elam." dedi arkamdaki yumuşak sesin sahibi. Arkama döndüğümde gördüğüm şey ile donup kaldım. Çünkü arkamdaki kişinin gözleri annemin gözleriydi...

🎆🎆🎆🎆🎆🎆🎆<<<

Merhaba👣
Bu bölümü nasıl buldunuz?

Ela'nın teyzesi nasıl biri olabilir?
Oy ve yorumlarınızı unutmayın🙏

Yeni bölümde görüşmek üzere🎆🎆🎆<<<

SAUDADE (Yeni Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin