26.bölüm

103 36 128
                                    

Güneş geceyi sevmedi diye Ay doğmayı bırakmaz...❤
🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸🔸

Arabada arkamda oturan Arzu'ya baktım. Saçları kabarmış ve dağılmıştı. Hemşireyle öyle bir kavgaya girmişti ki zar zor ayırabilmiştik. Arda bile koltuk değnekleriyle kavgaya karışmıştı. Arzu hemşireden, hemşire de Arzu'dan şikayetçi olmayınca konu kapanmıştı. Ama Arzu hâlâ burnundan soluyordu.

"İyi dövdüm mü ya? Yoksa geri dönüp tekrar mı..."

"Arzu!"

Mert'in sert sesiyle Arzu sustu. Zaten yeterince yorulmuştuk. Arzu neden kavga ettiğinide söylemek istemiyordu.

"Arzu neden yaptın böyle bir şey? Üstelik durup dururken."

Arda kısık kahkahalarla kafasını cama çevirdi. Arzu Arda'ya ölümcül bakışlar atarak "Lan bak kardeşimsin demem ikinci kere vururum ayağına!"diye tehdit etti. Arda eliyle ağzına hayali bir fermuar çekip sustu.

"Kız bana ters bakıyordu. Bir de Arda ile ilgilenmiyordu. O yüzden yani..."

Arzu yine aynı bahaneleri sıralıyordu. Ama bunun doğru cevap olmadığını hepimiz biliyorduk. Sesinden bile yalan söylediği belli oluyordu.

Arzu'ların evine yaklaştığımızda Arzu tırnaklarını kemiriyordu. Evin önünde durunca hepimiz arabadan indik. Arzu elleriyle kabaran saçlarını düzeltmeye çalışıyordu. Mert Arda'ya koltuk değneklerini uzattı. Arda koltuk değneklerinden yardım alarak ayağa kalktı. O anda evin kapısı açıldı ve Leyla teyze kapıda belirdi.

"Ay ne olmuş size. Savaştan çıkmış gibisiniz. Arda ayağına noldu? Kız Arzu yine mi kavga ettiniz? Ay birinizi mapustan topluyoruz, diğerini hastahanelerden. Bayılacağım şimdi!"

Arda kıs kıs gülerek annesine baktı. "Yok benim güzel annem. Bir kaza oldu. Ama önemli değil."

Leyla teyze Arzu ile Arda'ya sarıldı. "Ah yavrularım benim! Sizde gelin." Leyla teyze benle Mert'e yaklaşarak ikimize aynı anda sarıldı. Aynı Arzu gibi sımsıkı sarılmıştı. Lavanta kokuyordu. Aynı annem gibi... Annemin en sevdiği kokuydu bu.

"Size de teşekkür ederim çocuklar. Bu iki yaramaz sizi baya yormuş anlaşılan."

Mert kafasını sallayıp arabaya yöneldi. Ben de Leyla teyzeyle vedalaşıp arabaya bindim.

Bizim eve yaklaştığında Mert'e döndüm.

"Yarın okulu asabilir misin?"

Bana kısa bir bakış atıp yola döndü. "Neden, ne yapacağız ki?"

Şeytani bir gülüş takınarak "Dedektifçilik oynayacağız. Yarın okul saatinde bizim evin arkasında ol!"dedim.

Mert kaşlarını çatarak bana baktı. Aynen öyle! Teyzem bir işler çeviriyordu. Ve eğer benle yaşayacaksa bende bu işleri çözer, öğrenirdim. İzmir'i pek tanımadığım için de Mert bey bana yardım edecekti.

"Bekle, bekle. Bizim evin arka bahçesine doğru sür."

Mert omuz silkip evin arkasına doğru çevirdi direksiyonu. Evin tam arkasında durunca kapıyı açıp indim.

"Ne yapacaksın?"

Mert'e bakıp işaret parmağımı 'bir dakika' anlamında kaldırdım. Arka bahçenin duvarına baktım. Yaklaşık üç metre falandı. Duvarda bir çıkıntı bulup ayağımı o çıkıntıya yerleştirdim. Ellerimi duvarın üst kısmına koyarak, kendimi yukarı doğru çektim. Duvarın üstüne oturup arka bahçeye baktım. Kimse yoktu bahçede. Rahat rahat oturabilirdim ama sanki biraz fazla yüksekti.

SAUDADE (Yeni Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin