one day⁴¹

1.8K 195 67
                                    

"Maçın kuralları belli. O yüzden tatava yapmadan başlayalım. Pekala iki takımında kaptanları buraya gelsin."

Taehyung ve karşı takımdaki sarışın çocuk hakemin yanlarına gitmişti. Hakem bir kız öğrenciydi. Kendisi fotoğrafçılık kulübünde tam bir inek öğrenciydi. Not ortalaması bu kadar yüksek olan bir kızın yalan söylemesini beklemiyordu kimse.

"Hadi Eun-Ae napacaksan yap artık."

İlk yarı Taehyung ve takımının okulundan, ikinci yarı karşı okulundan kızlar hakem olacaktı.

"Kuru mu ıslak mı?"

Her iki takım kaptanına da yönettiği soru her ikisinin de yüzünü buruşturmasına neden oldu. Karşı okuldan sarışın olan konuştu.

"Bozuk para varken neden?"

Omuz silkti kız, daha önce aldığı taşı cebinden çıkarıp tükürüp sorusunu tekrar sordu. Taehyung ilk cevabı veren oldu.

"Islak!"

Jin arkada gülerken Taehyung ona doğru döndü. Duyulacağını bile bile söyledi Jin.

"Çok sever ıslak şeyleri."

Taehyung gözleri irileştiğinde ayağındaki kramponu çıkarıp ona savurdu. Jin yakaladığında ona geri fırlatıp önüne dönmesi gerektiğine dair işaret yaptı. Taehyung hiddetle kramponu giyerken en afilli küfürleri ona yolluyordu.

"Seul Lisesi ilk başlıyorsunuz!"

Taehyung Jin'le birlikte forvetteydi. Aynı zamanda zorla getirttiği Yoongi vardı. Defans da asla tanımadığı fakat Jin'in arkadaşı aynı zamanda boyu uzun olduğu için Namjoon, tavşan Jungkook -zamanında Taehyung'la büyük kavga etselerde Taehyung paşa paşa özür dilemişti- , her boka gülen Hoseok ama bu onların arkadaş olmasına büyük vesileydi ve son olarak kantinci ablanın kocası vardı. Ajhussi iki karpuz taşıyan göbeğiyle savunmada paha biçilmez kaftandı. Kalede civciv Jimin -kesinlikle herkesin iyiliğini düşünen bir boktu o yüzden ikna etmede zorlanmamıştı Taehyung- vardı. Son olarak orta sahada Taehyung'un etkileyici tavırlarına(!) dayanamayan Soo Ah, Jin de takımda diyince anında kabul eden Soobin ve Yeonjun vardı. O şerefsizler neyin peşindeydi bilmiyordu ama bulacaktı Taehyung. Yedekte kimse yoktu zaten asil oyuncaları bulmak bile çok zordu. Dizilişlerine 4-3-3 olarak karar vermişlerdi. Ve düdükle ilk yarı başlamıştı.

Takım tamamen vasat ilerliyordu. Yaklaşık yirmi dakika olmuş ve iki gol yenilmişti bile. Jimin boyum kısa diyerek topları yakalamıyor, Jungkook çok fazla koşup terleyip kızlara yapışık formasından kaslarını gösteriyor, Hoseok her çarptığı oyuncudan özür diliyor, Yeonjun ve Soobin Jin'in peşinden ayrılmıyor, Yoongi yürüyor, Jin ise aşırı sinirlenip herkese omuz atıyordu. Şimdiden üç sarı kart yemişlerdi ki bunun birisi Jin'indi. Taehyung ise kendisini Tsubasa sanıyor ve saçma saçma haraketlerle topla oynuyordu. Tek oynayabilen kesinlikle Soo Ah ve Namjoon'du ayrıca enteresan bir şekilde Ajhussi idi. Onlar sayesinde fark sadece ikiydi.

Oyunun otuz beşinci dakikasında işler daha çok karışmıştı. Jin Yoongi'yi aşıp Taehyung'la oynuyor. Hatta onunla tensel teması fazlaca arttırıyordu. Tribünde ki kızlar bununla coşarken gol attıldığını sanan Taehyung Jin'e kocaman sarılmış ve gülümsemişti. Jin gözleri apaçık neye uğradığını şaşırırken ilk yarının bittiğini haber veren düdük çalmıştı.

***

İkinci yarı başlamak üzereydi fakat altı gol geride oldukları için herkesin morali yerlerdeydi. Taehyung bir gol attıkları için mutlu olmuştu fakat asla öyle bir şey olmamasını öğrenince Jin'e küfürler savurmuştu. Şimdi ise bir odada on bir genç on dakikadır sadece susuyordu.

"Siz ne diye buradasınız ki? Topu sürmeyi bile bilmeyen aciz tipsiniz sadece. Ulan anlamıyorum ya orta sahada olması gereken adamlar Yeonjun ve Soobin neden Jin hyung'un götünün gibinden ayrılmıyorsunuz. Hoseok maç yapıyoruz değil mi ne diye herkesten özür diliyorsun? Jimin zıplasan her golü kurtarcaksın ama kıçını eritmekten korkuyorusn herhalde. Jungkook kasların balon gibi söner inşallah. Yoongi neden bir bok yapmıyorsun ve sadece adımlarını sayıyorsun? Peki siz çifte kumrular? Bari maçta ayrılın."

Taehyung bir anda yerinde kalkarak kıza doğru yürüdü.

"Kim o çifte kumrular, biz mi?"

Jin'le kendisini göstererek sormuştu. Jin asla oralı değildi. Yerdeki pis fanyasa odaklanmış sadece düşünüyordu.

"Göbek bağınız birlikte kesildi herhalde. Hiç ayrılmıyorsunuz! Konumuz bu değil ama. Artık silkelenin. Koşmayan ve saçma haraketlerde bulunan herkese iğne batırcam. Nokta!"

İkinci yarı öyle böyle başladığında sahiden de Soo Ah herkese iğne batırıyordu ki Jin buna gerek olmadan fazlaca maça odaklamıştı kendisini. Belki de dakikalarca sadece Taehyung'un aynı o şekilde içten gülmesini hayal etmişti. Şimdi ise delicesine koşuyor ve topu yönetiyordu. Herkesin tek amacı vardı. Gol atmak.

Öyle böyle doksan dakika dolduğunda maçı uzatmalara bırakmadan bitirmişti hakem. Normaldi. Çünkü sonuç belliydi. 7-1
Seoul Lisesi ağır yenilmişti.

Tek golü sırf Taehyung gülsün diye atabilmişti Jin. Fakat Taehyung asla oralı olamadı. Kaybedeceklerini biliyordu ama aklı orada da değildi.

Fakat Jin pes etmeyip Taehyung'un yanına gitti.

"Bir gol attık. Sarılmayacak mısın?"

Taehyung'un onu duymadığını fark edince omuz silkti ve kocaman sarıldı ona. Aynı onun gibi. Ondan az bir az uzun boyu ve kambur duran Taehyung başını onun başının üstüne koyabilmişti. Terli vücutları birbirlerine değdiğinde Taehyung da sarılmıştı ona. Kısık sesiyle teşekkür etti sonra. Tribün bu anları fotoğraflarken Soo Ah gelmiş ikisinin de kafasına vurmuştu.

"Daha maç bitmedi salaklar!"

Soft yazmamalıyım. Soft yazmamalıyım...

Karakter patlaması oldu bu bölüm.

Karakter patlaması oldu bu bölüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
body and soul ㅃTAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin